Her şey onunla oldu, ve olmuş olanlardan hiçbir şey onsuz olmadı.
Sayfa 179Kitabı okudu
"Aşk, insanı pişiren bir hadise . Görünüşte zayıflatır, sarartır, inceltir, kaybettirir ama haddizatında insanın hayatı o kadar anlam bulmaktadır ki onsuz her şey boşluğa düşer, anlamsızlaşır; mahvolduğunu, kahrolduğunu hisseder insan. Aşkın muhatabı önemli yani."
Reklam
o benim bir parçam değil. o her açıdan benimle bir. onsuz kalırsam göğsümde başka hiçbir şeyin dolduramayağı kocaman bir boşluk, büyüdükçe büyüyen bir karadelik açılır. anlıyor musunuz? başka hiçbir şey o boşluğu dolduramaz.
Sayfa 280Kitabı okudu
"Sahip olduğum o kadar çok şey var, ama onsuz her şey bir hiç."
Sayfa 111 - Can YayınlarıKitabı okudu
Buda'nın sözlerinin bir derlemesi olan Dhammapada şöyle başlar: "Biz, düşündüğümüz şeylerin sonuçlarıyız şu an. O, bizim düşüncelerimiz üzerine kurulur ve düşüncelerimizden oluşur." Aziz Yuhanna'nın İncil'i de aynı ifadelerle başlar: "Başlangıçta Söz vardı ve Söz Tanrı'nındı ve Söz Tanrı'ydı. Her şey onun (Söz) tarafından yaratılmıştı; yaratılmış olan hiçbir şey onsuz yaratılmamıştı." Düşünceler ya da zihinsel kelimelerle şeyleri ayırt ederiz ya da yaratırız. Düşünceler yoksa "şeyler" de yoktur; sadece tanımlanmamış bir gerçeklik vardır.
Sayfa 144Kitabı okudu
Eğer ölümü bize böylesine korkunç gösteren şey var olmama düşüncesi olmuş olsaydı o zaman zorunlu olarak henüz var olmadığımız zamanı da aynı dehşetle düşünürdük. Çünkü şurası çürütülemez derecede kesindir ki ölümden sonraki var olmayış ölümden önceki var olmayıştan farklı olamaz ve dolayısıyla ilki diğerinden daha hazin ve acıklı değildir. Bütün
Reklam
Gerçekdışı acı yoktur hiç: Dünya olmasa bile acı olurdu. Hiçbir yararı olmadığı ispatlandığı zaman bile onda bir yarar bulurduk: Bizi çevreleyen kurgulara muayyen bir cevher yansıtma. Acı olmasa, hepimiz birer hayalet olurduk, onsuz hiçbir yerde bir içerik olmaz; sadece mevcudiyetiyle, önüne ne gelirse gelsin, bir kavramın bile, çehresini değiştirir. Acının dokunduğu her şey hatıra mertebesine terfi eder: Hazzın ancak kıyısından gecebildiği hafızada acı, izler bırakır: Acı cekmiş bir insan damgalı bir insandır (sefahat âlemine dalmış birinin damgalı olduğunun söylenmesi gibi, haklı olarak çünkü sefahat ıstıraptır).
Sayfa 97 - Metis Yayınları
VE... "İyi insan "SU" gibi olmalı" denmiştir...
Rengi yok, şekli yok, girdiği kabın şeklini alır, karakter atmaz, "Ben oraya girmem." demez, tepeyle karşılaşsa aşmak derdinde olmaz, usulca dibinden dolaşır. Hem görünmez hem görünür. Her hâliyle güzeldir; deniz iken de, akarken de, dururken de, damla iken de, ıslaklık hâlinde iken de, donmuş iken de, sıvı iken de, buharlaşmış iken de. Her hâliyle güzeldir. Gerçekten güzeldir. Vazgeçilmezdir. Kimse onsuz yapamaz, iyiler de kötüler de. Yumuşaktır. Ama en sert maddeden daha sağlamdır. Çelik bıçakları parçalayan granitleri, mermerleri onunla keserler. Sen ona bir şey yapamazsın. Kesemezsin, kurşunlayamaz, kıramazsın; o sana her şeyi yapabilir, varlığı ile hayattır ve yokluğuyla ölüm. Bir damla su donduğu zaman genleşecek saha bulamasa kayayı patlatır. Güzeldir evet, yani cemâl sahibidir ama celâl sahibidir de; çoştuğu, dalgalanmaya başladığı zaman transatlantikleri yutar. İçmeyen ölür içine düşen de ölür. Bütün rızıklar ona bağlıdır. Ve... "İyi insan "su" gibi olmalı" denmiştir. Yani aranmalı, özlenmeli, onsuz olunamamalı.
Sayfa 134 - Babıali Kültür Yayıncılığı 22. Baskı
Geçiyor be.... Sana yorgunluğu kalıyor belki ama geçip gidiyor her şey...
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.