O kadar ki onsuz pek az şey tam olabilmiş; onun inceliği, kırılganlığı, gizemi kendi kültünü her şeyin içine eklemiştir. Görünen bir tek o olmamıştır elbet ama hep o aranmış, "İşte tamam," demenin en emniyetli yolu o olmuştur.
Bakış Acısı
Hanife Mert Hanım'ın 4 bölüm 400 sayfadan oluşan #BakışAcısı eserini
Dilek Fırıncı
Dilek Fırıncı
Özdemir moderatörlüğünde #okudum. Bu eseri okumadan önce #DüşBatımı eserini okumanızı tavsiye ederim. Her ne kadar ayrı eserler olarak algılansa bile birbirinin devamı olduğunu belirtmek isterim. ️️️️️️️️️️️️️️️️ Eser zamanlar arasında geçişlerle 1984 yılları ve
Reklam
Bütün o oluşların içinde bir yeri, başkalarının onsuz yapamayacağı bir yerciği yok muydu. Kendisiz nasıl devam edecekti her şey. Acaba öldükten sonra da bunlar var olmaya devam edecek miydi. "İster misin" dedi, bütün her şey benimle birlikte var olsun ve ben yok olunca onlar da yok olsunlar. Her şeyin yalnızca benim için yaratılmış olması mümkün mü. Benim minik hayatımın dekoru bunlar. Erişemediğim uzaklıklar, varlıklarından habersiz olduklarım. Tümü. Hayır hayır öleceğim ve hepsi acımasızca ve ben hiç olmamışım gibi yaşamaya devam edecekler. O halde neydi önemli olan. Anlayamadığım ne. Niçin doğdum, ağaçları ve yapraklarını, kuşları, gölü ve köyleri, insanları bu kadar zaman niçin gördüm, niçin onlarla beraber oldum.
"Olgunlaşmaya bekleyen bir cevizin kabuğuna Bahar'la sarılarak girmek ve ölene kadar orada yaşamak istiyordum. Sonra gözlerimi açıyor ve kendi gerçeğimle yüzleşiyordum. Bahar yoktu, bir damla bile yoktu. Hayatıma onsuz devam etmek çok zordu. Bir sihirli değnek arıyordum. Bana dokunup Bahar'la ilgili her şey içimden, kalbimden, aklımdan söküp alacak bir değnek. Çünkü ben artık Bahar'ı sevmek istemiyordum. Sonra düşünüyordum, işte aradığın şey burada deyip o değneği elime verseler... Bütün hatıralarımı bir araya koyup bedenimi onlara siper edeceğimi biliyordum. Ben Bahar'ın kendi elleriyle yolduğu kirpiklerini bile çarşaftan toplayıp kumbarama atardım. Bir anlamı olduğundan değil kıyamayışımdan. İçimdeki resmi öyle güzel ki onu unutmaktan ödüm kopuyor. Hafızamın en aydınlık duvarına asıyorum onu. Boydan boya Bahar. Başımi ne yana çevirsem o var. Yalnızca o var. Ah Bahar..."
Sayfa 549 - Pukka Yayınları, OzanKitabı okudu
Her şey Tanrıdadır ve ona bağlıdır, o derece ki, onsuz hiçbir şey var olamaz ve tasarlanamaz.
Reklam
Görüşümüzce bir üçüncü tür devrim daha vardır. Başkan Mao'yu ve ÇKP'nin kararlarını inceleyince proletarya diktatörlüğü altında devrimin devam ettirilmesi olarak Büyük Proleter Kültür Devrimi'nin önemini giderek daha iyi anlıyoruz. Bu vazgeçilmezdirn-onsuz devrim komünizme doğru yürüyüşüne devam edemez. Art arda kültür devrimleri olacağı görüşündeyiz ancak bu kültür devrimlerinin pratikte şekillenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Başkan'ın tezlerini ve ÇKP'nin muhteşem tecrübelerini temel almamız gerekmesine rağmen bunları kendi gerçekliğimize uygulamak zorundayız -bu konuda da dogmatizme karşıyız. Mekanik olamayız, aksi takdirde Maoizme ters gitmiş oluruz. Bir komünist parti olarak tek bir amacımız olduğu görüşündeyiz: Komünizm. Ama komünizme -tekrarlamamı mazur görün- ya yeryüzündeki herkes birlikte varacaktır ya da hiç kimse varmayacaktır. SSCB'de 1980 yılına kadar komünizmin kurulacağını söyleyen Kruşçev'in revizyonist tezlerine mutlak surette karşıyız. Başkan Mao, komünizm aşamasına ya herkesin birlikte gireceğini ya da hiç kimsenin girmeyeceğini yeniden teyit etmiştir. Bu nedenle devrimimiz kopmaz bir şekilde dünya devrimine bağlıdır. Bu bizim nihai ve kesin amacımızdır. Her şey aşama, adım, dönemdir. Komünizme ulaşmanın oldukça uzak olduğu görüşündeyiz. Başkan Mao'nun doğru bir bakış açısına sahip olduğuna inanıyoruz.
Sahip olduğum o kadar çok şey var, ama onsuz her şey bir hiç.
Sayfa 111Kitabı okudu
Başmüneccim önce şu soruyu sordu: "Dünyadaki her şey için de en uzun ve en kısa, en hızlı ve en yavaş, en bölünebilir ve en geniş, en çok ihmal edilen ve en çok pişmanlık du­yulan, hiçbir şeyin onsuz yapılmadığı, küçük olan her şeyi yutan ve büyük olan her şeyi canlı tutan şey nedir?" Sadık ise cevabın zaman ol­duğunu söyledi. "Hiçbir şey ondan uzun değildir , diye ekledi Sadık, zira zaman sonsuzluğun ölçüsüdür . Hiçbir şey ondan kısa değildir , zira zaman hiçbir tasarımıza yetmez. Bekleyen için hiçbir şey ondan daha yavaş, eğlenen içinse hiçbir şey ondan hızlı değildir. Büyük ölçekte sonsuza uzanır, küçük ölçekte sonsuz parçaya bölünür. Bütün insanlar onu ihmal eder, hepsi de onu boşa harcadığına pişman olur. Hiçbir şey o olmadan yapılamaz. Zaman gelecek nesillere layık olma­yan her şeyi unutturur, bütün büyük şeyleri ölümsüzleştirir ."
Hasılı, siz ve ben sahip olduklarımız hakkında müteşekkir olmayı öğrenmek zorundayız. Bu bizim kolayca unutabildiğimiz bir şey. Sahip olamadıklarımıza çok fazla odaklan- maktan da vazgeçmemiz gerek. Şu an sahip olduğumuz her ne varsa, şunu kabullenmeyi öğrenmeliyiz ki, onsuz hayatta kalamazdık; biz onun fakir'iyiz. Bu tavrı hakiki olarak ve içten gelerek geliştirdiğimiz zaman, bize tüm dünyayı ve içindekileri verecek. Hiçbir sınırlama olmadan bize ikramda bulunacak.
Reklam
Renklerden Moru alıntılar
(1) Kimi kadınların sırtlarında çocukları vardı ne kadar yorgun olsalar da şarkı söylüyorlardı Celie! Bizim oralarda yaptığımız gibi tıpkı. Yorgun insanlar neden şarkı söyler, diye sordum Corrine'e. Başka bir şey yapamayacak kadar yorgun oldukları için, dedi. (2) İsa olmak da zordu, dedi Shug. Ama o bir yolunu buldu. Unutma bunu.
Sayfa 1 - Doğan Kitap - Renklerden Moru
Yapacaklarımdan korktuğum için beni sürekli izleyeni öldürdüm.Görmesin yeryüzündeki en insanlıkdışı insanı diye.Her şeyi bileni öldürüp yalnız kaldım.Tüfek patladı.Bulutlar hareketlendi.Gözler şekilsizleşti.Surat yok oldu.Ve Tanrı'nın kanı aktı.Üç gün yağmur yağdı.Ben,benim hayatımı bileni yok ettim.Geriye kaldı milyarlarca Tanrı!Diğer insanlar varlıklarını farketmeden ölecekler ya da izleyenleriyle göz göze gelip onunla ya da onsuz yaşamaya karar verecekler. Artık kimse bilmiyor beni.İzlemiyor yaptıklarımı.Hiçbir Tanrı'nın ilgi alanına girmiyorum.İlginç değilim hiçbir güç için.Kurtluşu olmayan bir ruh gibi.Freni patlamış bir kamyon gibi!Hiç ilginç değil.Yapacak bir şey yok önümden çekilmek dışında.
o plajda onsuz
- 1. İki beyaz martıdır ellerinle gelirsin Gizli bir yerinden tutuşmuş yanar Kederinle gelirsin Yorgun bir yelkenliyim hayatının ufkunda İntihar ihtimali gözlerinle gelirsin Sinsi bir deprem sürer gider Durgunluğunda 93 senesinin en uzun
“Çok şeye sahibim. Ama onu düşünmek her şeyimi silip süpürüyor. Nelerim var! Fakat onsuz her şey bana hiç oluyor”
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.