Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Umutsuzluk yıkmıştı onu.Ruhu o kadar acı ve keder, o kadar yalnızlık ve korku içindeydi ki...
214 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Merhaba Bugün sizlere Herdem Yayınları’ndan Nesibe Kuzu kaleminden Pruva kitabı ile geldim. Pruva yazarın kalemiyle tanışma kitabım oldu. Kalemini severek okudum anlaşılır ve akıcıydı konusu sizi sürüklüyor elinizden bırakmadan okuyup bitiriyorsunuz,bolca altını çizdiğim satırlar eşliğinde.Yaşanmış olaylardan esinlenerek kaleme alınması daha
Pruva
PruvaNesibe Kuzu · Herdem Kitap · 20243 okunma
Reklam
Ruh-tininin yaralanabileceğim, hatta sakatlanabileceğini, ama onu öldürmenin neredeyse imkansız olduğunu biliyoruz. Ruhu çökertebilir ve eğebilirsiniz. İncitip derin yara izleri oluşturabilirsiniz. Üzerinde hastalık lekeleri, korku ürünü yanık işaretleri bırakabilirsiniz. Ama o ölmez,
Sayfa 49 - Ayrıntı Yayınları
Kollarında olsa da Siegmund’un ruhu onu görmezden geliyordu.
Sayfa 117
O halde, yolumuza devam edelim ve kendimize vahşi ruhu tekrar hatırlatalım. Şarkılarla onu ete kemiğe büründürelim. Bize verilmiş olan sahte elbiseleri çıkarıp atalım. Güçlü içgüdünün ve bilginin gerçek elbisesini giyelim. Bir zamanlar bize ait olan psişik topraklara yayılalım. Sargılan açalım, ilaçlan hazır edelim. Şimdi uluyan, gülen, bizi çok ama çok Seven’in şarkısını söyleyen vahşi kadınlara geri dönelim. Bizim için sorun basit. Biz olmadan Vahşi Kadın ölür. Vahşi Kadın olmadan da, biz ölürüz. Para Vida, gerçek hayat için, her ikisi de yaşamalıdır.
Ayrıntı Yayınları
Platon (Eflatun) Devlet Adlı kitabın da gecen Mağara Benzetmesi
Şimdi, dedim, insan denen yaratığı eğitimle aydınlanmış ve aydınlanmamış olarak düşün. Bunu şöyle bir benzetmeyle anlatayım: Yeraltında mağaramsı bir yer, içinde insanlar. Önde boydan boya ışığa açılan bir giriş... İnsanlar çocukluklarından beri ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş, bu mağarada yaşıyorlar. Ne kımıldanabiliyor ne de
Kitap Adı: Devlet Yazar: Platon Yayıncı: İş Bankası Kültür Sayfa 231 -237
Reklam
Bunun nedeni, Türk aydını, gene sensin! Bu viran ülke ve yoksul insan kitlesi için ne yaptın? Yıllarca, yüzyıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa halinde katı toprak üstüne attıktan sonra, şimdi de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun. Anadolu halkının bir ruhu vardı, nüfuz edemedin. Bir kafası vardı, aydınlatamadın. Bir vücudu vardı, besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı! İşletemedin. Onu hayvani duyguların, cehaletin, yoksulluğun ve kıtlığın elinde bıraktın. O, katı toprakla kuru göğün arasında bir yabani ot gibi bitti. Şimdi, elinde orak, buraya hasada gelmişsin. Ne ektin ki, ne biçeceksin? Bu ısırganları, bu kuru dikenleri mi? Tabii ayaklarına batacak. İşte, her yanın yarılmış bir halde kanıyor ve sen, acıdan yüzünü buruşturuyorsun. Öfkeden yumruklarını sıkıyorsun. Sana ıstırap veren bu şey, senin kendi eserindir, senin kendi eserindir.
Balkan savaşı sırasında "Medeniyet" ismi altında masum insanların öldürülmesi üzerine; o tür medeniyeti lânetlediği için, birileri de; onu "Yobaz adam" olarak nitelediler. Oysa Balkan harbinde Rumeli Müslümanlar, küçük-büyük, kadın-erkek farkı gözetilmeden sözde medeni Avrupalılar tarafından bir soykırıma tâbi tutulup hunharca ve vâhşice öldürülerek nehirlere atılmışlardı. Müslüman şehitlerin alınlarına bıçaklarla haç çizilmiş, Müslüman din adamları sarıklarından asılmış ve masum genç kızlar da sürüklenerek götürülmüşlerdi. Bu acılar ve ızdıraplar karşısında Âkif, elbette ki susamazdı. O da susmadı; savaş halindeki orduya destek vermek için, değişik cami kürsülerinden halkı birliğe, cihada ve orduya yardıma çağırmıştı. İşte böyle bir ortamda âdeta canavarlaşan Avrupa medeniyeti adına yapılan o zulümleri kınamak için, o tür insafsız medeniyeti lanetleyen şiirinden dolayı Âkif, bazıları tarafından "Medeniyet düşmanı yobaz" olarak ilan edilmişti.
Sayfa 37
bir kadın karar verdiğinde onu verdiği karardan geri döndürebilecek hiçbir güç yoktur. Kadınların biz erkeklerden büyük bir farkları vardır; onlar bir kararı taksitler halinde verirler; örneğin bir kadın kalbindeki adamı parça parça söker atar, adamın ruhu bile duymaz, kadının ruhunda ölmekte olduğunu asla bilemez...
Sayfa 98
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.