Ufukta titrek ışığı giderek solgunlaşan yıldıza doğru baktı
Karanlıkta adım adım ilerlemeye çalıştı ona doğru...
Koşarak,uçarak ona sesleniyordu:Altın yıldız!
Kardeşim!Bekle beni!Geliyorum!Ölme henüz!
Beni yalnız bırakma...
Yıldız şimdi yalnızca bir pırıltı idi...
Pırıltı
Şimdi kızıl bir noktaydı karanlık uçurumun derinliklerinde
Yıldızın daha canlı parlaması için
Ona doğru üfledi,nasıl akkor halindeki kömüre üflenirse,
Ve kızgın burun deliklerinden yalım yalım fışkırdı ıstırabı.
Tam onbin yıl ona doğru uçtu.Onbin yıl,
Solgun boynunu ve çılgın parmaklarını ona doğru uzatarak
Dinlenecek tek bir yer bulmaksızın uçtu.
Kimi zaman yıldızın ışığı söner gibi olduğunda
Mezarın dehşeti karanlık meleği titretiyordu korkudan.
Yıldıza yaklaştığında,
İblis,büyük bir çaba sarfeden bir yüzücü gibi,
İleri doğru uzatıyordu çıplak ve pençeli kanatlarını;
Bitkin bir hayalet,
Nefes nefese,yıpranmış,tükenmiş,kan ter içinde,
Karanlığın derin uçurumunun kıyısında yığılıverdi...
Neredeyse kaybolmuştu yıldız.Karanlık melek öylesine bitkindi ki,
Sesi,soluğu kesilmişti iyice,
Ve yıldız hızla siliniyordu acı dolu bakışlarının ötesinde...
Ve yıldız söndü.