Orada Tanıdıklarım Bir kafes. Bir kanarya kuşu. Sarı kanatların
Orada Tanıdıklarım Bir kafes. Bir kanarya kuşu. Sarı kanatların
Reklam
Orada Tanıdıklarım
Beyaz keten bir örtü. Tombul esmer bir Ukrayna ekmeği. Çavdarlı bir yaz kokusu esmer ekmekte . . Masa. Başında masanın beyaz keten elbiseli Tavariş Marusa . . . . .
Küçükken şöyle düşünürdüm: "Dünya dışında başka bir dünya daha var ve orada başka yaratıklar yaşıyor. Nasıl ki insanlar uzaylıların varlığı hakkında tartışıp bir kanıt bulma çabasındalarsa onlar da bizi bulmak isteğindeler. Fakat ne biz onlara erişebiliyoruz ne de onlar bize erişebiliyorlar." Diğer düşüncem şu şekildeydi: "Dünya dışında başka bir dünya daha var ve orada başka yaratıklar yaşıyor. O yaratıklar bizi izliyorlar ve bir gün gelecek onlarla konuşacağız ve onların dünyasına gideceğiz." Öbür düşüncem de şu şekildeydi: "Her şey bana karşı oynanan bir oyundan ibaret. Biri beni gözetliyor ve neye nasıl bir tepkide bulunacağımı görmek istiyor. Ailem ve tanıdıklarım bu oyunun bir parçası. Bir gün bu oyun son bulacak ve ben, beni gözetleyen kişiyi bulup neden bu oyunun bir parçası olduğumu soracağım (Büyüdükten sonra Truman Show'u izledim ve küçükken var olan düşüncelerimin filmleştiğini görmek garip bir duyguydu.)." Başka başka düşüncelerim de vardı. Hâlâ da var. Annem bu durumum karşısında şunları der: "Çok düşünme deli olursun, çok okuma deli olursun, çok takma deli olursun..." vs vs :))
DTCF'nin iç yüzü
BİR FAKÜLTENİN İÇ YÜZÜ Ulus Meydanından Yenişehir’e doğru muazzam büyük caddenin üzerinde uzayan bir bina var. Alnında, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” yazılı. Hayran hayran bakıyorsunuz. Ne güzel bina, ne büyük söz. Hele bir de içeri girin. Korkmayın, çekinmeyin. Bu fakültenin içini, dışını ben çok iyi bilirim. Dört yıl orada bulundum. Ben
Sana bahsettiğim o güne dönelim Nâzım. O güneşli güne. O yıl nedense çok güneşliydi. Aklıma gelen her gün pırıl pırıl güneşli... “Nasıl kaçtığımı mı öğrenmek istiyorsun Verusya? Sizin akademisyen Pavlov yoldaş yardım etti bana. Evet, bu gerçekten de çok ilginçtir. Hapisten çıktıktan sonra iki kere beni öldürme girişiminde bulundular. İlkinde otomobille ezmek istediler. Çok bilinen polis olayı, belki de rastlantıdır diye düşündüm yine de. Küçük bir kuşku kaldı sadece. Fakat tanıdıklarım uyarmaya başladılar beni. Bir gün, büyük bir tüccarın karısı, bizim partiden bir hanım, hapiste olduğum için askerlik yükümlülüğümü yerine getirmediğim gerekçesiyle askere çağrılacağımı öğrenmiş. Böylece, beni bir sınır birliğine gönderir, orada da sınırı geçmeye kalkıştığım bahanesiyle öldürtebilirlerdi. Ya da askere çağırıp Anadolu’da hizmete gönderip orada ağır koşullardan, ayazdan ölmemi beklerlerdi. İşin şakası yoktu artık. Ciddi olarak bir çıkış yolu aramaya başladım.”
Reklam
56 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.