Duru’nun duygusundan kurtulduğunu sanmıştı… ama hâlâ oradaydı, içinde pusuda, sindiği yerde sancıdaydı… kurtulmamıştı. Gözlerini açtı. Duru tüm yıkıcılığıyla karşısındaydı.
Kadınlar “Hayatlarının nerede fışkırmasını istedilerse, birileri hiçbir şey büyümeyecek şekilde toprağa tuzlamak için oradaydı.
Reklam
"Hayat o anda ve oradaydı, sonrasıysa sonsuz kör karanlıktı."
Kültürler arasındaki bu benzerlikler doğaldır. Çünkü, gökyüzü aynı gökyüzü, doğa aynı doğa ve insan aynı insandır!
Sayfa 182
Türkiye...
Devletin gidişatından bir haber devlet memurları; şehvetli bakışları, gevşek bakışları, gevşek dilleri ve gayriahlaki yaşamlarıyla olabilecek en dünyevi din adamları oradaydı; hiçbiri liyakat sahibi değildi fakat hepsi rezilce öyleymiş taklidi yapıyordu.
kuşların göğü önünde ışıkla yıkandık, su güneşle yıkandı ve üzüm güzle, ben bekleyişinle yıkandım senin ay oradaydı sen bana kuşlardan daha maviydin.
Reklam
"Her nesilde hataları ortaya çıkaracak ve değişikliği zorunlu kılacak birkaç taze beynin olması doğaldı, bütün bu yaratıcılar topluluğu da özel yeteneklerini eleştiren konu üzerinde öneri sunmak için oradaydı."
Kimsenin tümüyle haklı çıkamadığı eksik söz. Ortadaydı. Yeryüzünde keskin şiirler okunan bütün agoralar oradaydı. Çocukla ölüsüne yetecek tarihi bir meydan açıldı motelde. Ozan nefes nefese durdu. İnsanlaşma hevesine yetemeyecek nefesini soluyordu herkesin. Sırtındaki keçiyi önlerine bıraktı.
Ama gözlerine tanıdık gelenler, kalbi ve ruhunda hissettiklerinden çok farklıydı. Bir zamanlar onu mutlu, canlı hissettiren çam kokusu ve taze havayı içine çekerek derin bir nefes aldı. Ancak hiçbir şey hissetmedi. Görüyor ama hissetmiyordu. Oradaydı ama yaşamıyordu.
Belki de kusmak istiyordu, ama kendini tutuyordu: Onun günü daha başlamamıştı, oradaydı. Dengesiz ve en ufak kararsız bir hareket onu heyelan gibi yıkıverecekti. Acı bir şekilde gülümsedi. <<Özgürlük! >> Sabah mide bulantısıyla uyandıktan sonra özgürlüğün ne değeri vardı?.. <<Özgürlük, yaşamağa yardım etmiyor>>
Sayfa 92 - Altın kitaplar yayınevi, 4. baskıKitabı okuyor
Reklam
"O ana dek hiçbir ilahi kelam, hiçbir tanrısal alamet, hiçbir semavi işaret ulaşmamıştı kendisine. İlahi olan hiçbir şeye inanamamıştı. Hep dinsiz olmuş, rahiplerle ve ruhların ölümsüzlüğüyle tatlı tatlı dalgasını geçmişti. Bu hayatın ötesinde bir hayat yoktu ona göre; hayat o anda ve oradaydı, sonrasıysa sonsuz kör karanlıktı. Oysa kızın gözlerinde gördüğü şey ruhtu..."
Sayfa 32 - İş BankasıKitabı okuyor
"Elif'in çapı, iki üç santimden fazla olmasa gerekti, ama tüm Kâinat gerçek ve eksiksiz olarak içindeydi. Her şey oradaydı... sonsuzdu, çünkü onu Kâinat'ın neresinden baksam açıkça görebiliyordum."
herkes kendi yaşamını yaşa­maya baksa, başkalarına karışmaya da kalkmasa, Tan­rı her ânın, her buğday tanesinin, gökyüzünde bir gö­rünüp bir sonraki saniye yok olan her bulut parçasının içinde bulunabilirdi. Tanrı hep oradaydı, ama insanlar arayışlarını sürdürmek zorunda hissediyorlardı kendi­lerini, çünkü yaşamın bir iman gösterisi olduğu gerçe­ği onlara fazla basit geliyordu.
Zeynep Korkmaz
Günümüzün tanınmış Türkoloğu Zeynep Korkmaz, o günlerin Türkoloji öğrencilerindendir. Atsız'ın DTCF'ye gelmesini şöyle anlatıyor: "Nihal Atsız bizim fakülteye gelmişti. Biz de merak ettik bu Nihal Atsız kimdir diye. Hiç unutmuyorum, bizim katta Hindoloji Bölümünde bir oda vardı, orada bazı hocalar toplanmıştı. Osman Turan, Mehmet Altay Köymen, Nihal Atsız da oradaydı. Birkaç arkadaş şöyle bir dışarıdan bakalım dedik. Hocalar gördüler, el ettiler. Osman Turan bizi çağırdı. İçeriye girdik, 'Hoş geldiniz.' dedik, o kadar. Hemen de çıktık. Korkuyoruz bir şey olur mu diye."
“Uyandığında, dinazorlar hala oradaydı.”
Augusto Monterroso
Augusto Monterroso
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.