152 syf.
10/10 puan verdi
Toplumsal örgütlenme eleştirisiyle başlayıp daha sonra her boşlukta ortaya çıkacak iktidar ve yönetmenin şuursuzluğuna kapılarak gerçekleri(ne yazık ki) yüzümüze vuruyor.
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020248.9k okunma
Komünist iktidarın devrimci Rusya'da uzun bir süre için kendini güvenceye almış olduğu gerçeği, birçok insanın bu iktidarın gerçekten de Rus Devrimi'nin ürünü olduğunu düşünmesine yol açtı. Ancak bu tamamen gerçek dışıdır. Rus Devrimi ile Komünist otorite, birbirine taban tabana zıt olan iki olgudur. Komünist iktidar, Rus Devrimi boyunca, en kurnaz, en esnek ve aynı zamanda da en inatçı gericilik biçimi oldu. Devrimci mücadeleye katıldığı ilk günden itibaren, aslında devrime karşı mücadele etti. Rusya'daki emekçi kitleler, bu mücadelede gerçek kazanımlarını neredeyse tamamen yitirdiler; örgütlenme, ifade ve basın yayın özgürlüğü ile yaşamın dokunulmazlığı ilkesini. Bu mücadele her köyü, her fabrikayı etkileyerek Rusya'da boydan boya yayıldı, en üst noktası da Ukrayna'daki devrimci isyan oldu. Aynı mücadele, Büyük Rusya'nın birçok eyaletinde yeniden ortaya çıktı ve 1921 Şubat ve Mart aylarındaki Kronştad Ayaklanması'nda yankılandı.
Sayfa 196
Reklam
İnsan ister istemez, yaşamları boyunca kitlelerin devrimci hareketi üzerine bu denli çok konuşan, tıpkı bazılarının Mesih'in gelişini beklemesi gibi, yıllarca böyle bir hareketin ortaya çıkmasını bekleyen anarşistlerin, bu harekete hemen katılacaklarını, hareketle tamamen bütünleşeceklerini ve tüm varlıklarını harekete adayacaklarını düşü­nür.
Sayfa 185
“Bu kitapta ortaya koyduğumuza benzer kurumsal eleştiriler düzen yanlısı yorumcular tarafından genelde "komplo teorileri" oldukları gerekçesiyle reddedilir, ama bu sadece bir geçiştirmedir. Kitle medyasının performansını açıklamak için herhangi bir "komplo” varsayımı kullanmıyoruz. Aslında bizim yaklaşımımız bir "serbest piyasa" analizine çok daha yakındır; elde ettiğimiz sonuçlar büyük ölçüde piyasa güçlerinin işleyişinin ürettiği etkileri kapsamaktadır. Medyadaki taraflı seçimlerin çoğu, gerektiği gibi düşünen insanların önceden seçilmesinden, içselleştirilmiş önkavrayışlardan ve personelin mülkiyet yapısı, örgütlenme tarzı, piyasa ve siyasi gücün kısıtlamalarına uygun davranmasından kaynaklanır. Uygulanan sansür büyük ölçüde otosansürdür: Bir yandan, haber kaynağının gerçeklerine ve medyanın örgütsel yapısının gereklerine uygun davranan muhabirler ve yorumcular tarafından, diğer yandan mülk sahipleri, piyasa ve hükümetteki diğer iktidar merkezlerinin dayattığı kısıtlamaları uygulamak üzere seçilmiş ve çoğu kez bunları içselleştirmiş olan medyadaki üst düzey kişiler tarafından uygulanır.”
Demokrasinin Reddi Demokrasi, burjuva kapitalist toplum biçimlerinden biridir. Demokrasi, modern toplumun iki düşman sınıfının varlığının devamı üzerinde temellenir. Yani işçi sınıfı ile kapitalist sınıf ve her ikisinin kapitalist özel mülkiyet temelindeki işbirliği. Bu işbirliği, ifadesini parlamento ve ulusal temsilci hükümette bulur. Biçimsel olarak demokrasi, ifade, basın ve örgütlenme özgürlüğü ile kanun karşısında herkesin eşitliği ilkesini savunur. Gerçekte ise tüm bu özgürlükler son derece göreceli bir karaktere sahiptir. Bu özgürlüklere ancak, egemen sınıf olan burjuvazinin çıkarlarına dokunmadıkları sürece müsamaha edilir. Demokrasi, kapitalist özel mülkiyetin dokunulmazlığı ilkesini korur. Böylelikle demokrasi burjuvaziye, bir bütün olarak ülke ekonomisini, basını, bilimi, sanatı ve eğitimi kontrol etme hakkını verir ki bu da esasen burjuvaziyi tam olarak ülkenin tartışılmaz efendisi yapar. Ekonomik alanda bir tekele sahip olan burjuvazi, aynı zamanda politik alanda da sınırsız gücünü inşa edebilir. İşleyen bir demokraside parlamento ve temsilci hükümet vardır, ama burjuvazinin icra organları olarak vardırlar. Sonuç olarak demokrasi, burjuva diktatörlüğünün, politik özgürlükler formülü ile aldatıcı demokratik garantiler maskesinin ardına gizlenmiş bir yaklaşımından başka bir şey değildir. Anarşist Komünistlerin Örgütlenme Platformu, 1926
Sayfa 226
Bugün, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü. Tarihi Devletler, önceleri, baskıya dayanan bir anlayışla yönetilmekteydi. Bu anlayışa son vermek amacıyla 1215 yılında İngiltere Kralı'na kabul ettirilen bildiri olan Magna Carta, insan hakları kavramının ilk belgesi sayılır. İnsan hakları konusunda yayımlanan bir diğer önemli bildiri ise, Amerika'da
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.