Peygamber Efendimizin hem yeğeni, hem damadı, hem kardeşim dediği dostu, müşrikleri şaşırtmak için peygamberimizin yatağına yatıp canını ortaya koyacak kadar islâm yoluna adanmış bir ömür Hz. Ali...
İlim kapısı, Allah'ın kılıcı, peygamberimizin Ehli beyt makamından duasına mazhar olmuş Hz. Ali Efendimizin hayatını Necip Fazıl Kısakürek'in kaleminden okumak nasip oldu..
Necip Fazıl'ın edebi kaleminden süzülüp gelen edebi estetikle Hz.Ali''nin örnek mümin, örnek âlim, örnek eş, örnek devlet adamı yönünü okumak,
onun ayak izini peygamberimizin ayak izinin hemen yanında görmek/bilmek kitap okumanın dışında bir nasiple nasiplenmek aslında...
Hz Ali Efendimizin savaşları, antlaşmaları, münafıklarca tuzaklara düşürülmesi, yahudilerin o dönemde de yahudiliklerine devam ederek islama verdikleri zararlar tarihi kayıtlara geçmiştir.
Necip Fazıl Hz. Ali'nin hayatını tarihi kaynakların ışığında kaleme almış olmasına rağmen kitap bittiğinde bazı olayları başka kaynakların nasıl değerlendirdiğine dair merak hissi de doğmuyor değil.. Ki İslam büyüklerinin hayatlarını birkaç kaynaktan okuyup bilmememin de en büyük eksikliğim olduğunun farkındayım..
Hz. Ali Efendimize her türlü hileyi ve tuzağı reva gören Muaviye'ye Necip Fazıl'ın
"Hz. Muaviye" demesi, onu haklı gösterecek bir tavır içinde olması, Muaviye'yi büyük sahabilerden göstermesini yadırgayarak kitaba şerh koyduğumu da belirtmek isterim..