Dr Burns, 942 Amerika doğumlu, Stanford Üniversitesi Tıp mezunu ve yine Stanford Tıp Fakültesi Psikiyatri ve Davranış Bilimleri bölümünde Bilişsel Terapinin kurucusu sayılan Dr. Arron Beck’le çalışıp oradan emekli bir profesördür.
Kitabı anlamak için öncelikle bilişsel terapiyi açıklamam lazım.
Biliş: Bir düşünce ya da algıdır.
Yani herhangi
Ergenliğin başında olan çocuklarımla evde başladığım kitabımı ergenliğin zirvelerinde olan öğrencilerimle dolu okulumda bitirdim. Tam ebeveyn olarak zorlandığımız süreçte iyiki okudum dediğim bir kitap oldu.
Yaşadığımız olayların problem olup olmadığını tespit etmemi sağladı ve özellikle verdiği örnekler çok tanıdık ve çözüm yolları sunması çok işime yarayacak.
Öğüt vermiyor doğrudan örnek üzerinden ve nokta atışı yaşadığınız durumlara değiniyor.
Yaşadığımız diyalogların bile bire bir olmasına diyecek sözüm yok.
Özellikle sınav dönemleri konusunda çok faydalı olacağını düşünüyorum.
Ergenlikte karşılaşacağımız durumları sınav, sosyal medya, cinsel kimlik gibi kategorize ederek ele alması harika
Her başlıktan sonra bazen tablo ile bazen doğrudan gerekli davranış türü yazıyor
Kısaca bu kitap bir harika, ergenlerle muhatap olan herkes okumalı
Ergen HalleriSebla Gökçe · Doğan Kitap · 20236 okunma
Thomas More
Dünya klasikleri arasında olan Ütopia'yı 1516' da kaleme almıştır.
Reformasyona karşı çıkmış ve idam edilmiştir.
Kralı kilisenin başı olarak görmez.
Dindar ve hukukçu olan yazarımızın Hristiyan rahiplik olma isteği hayatında hep söz konusu olmuştur.
Dönemin İngiltere'sinin bozuk düzenine bir
Edep; Müridin kendi nefsine, ihvanına, mürşidine ve Allah’a karşı uyması gereken kurallardır. Bu kurallara uymak vuslat vesilesidir. Edebe uymayanlar lütuftan mahrum olurlar. Ne güzel söylemiş büyüklerimiz “Edeple gelen lütufla gider” diye.
Pirimiz Abdülkadir Geylani Hz.leri “Bir edep için, binlerce derviş feda olsun. Edep gittiğinde onu geri
Başkalarının Düşünceleri: Başkasının bir karakter hak- kında söyledikleri veya düşündükleri, o karaktere boyut Ne derinlik katmaya yardım eder. Örneğin, savaştan önde Septimus'un patronu onu sadece yetenekli biri olduğunu düşünmekle kalmaz, ayrıca onun şirkette yüksek bir pozisyona ulaşmasını ümit eder. William Bankes, Bay Ramsay'in anne
VAR MI SİZİN DE BÖYLE CİNNETLERİNİZ?
“Deliler ile benim aramdaki tek fark, onların bunu kabullenmemesidir. Oysa ben biliyorum deli olduğumu.” diyor, sürrealist ressam Salvador Dali. Dünyanın büyük çoğunluğu onun deli olduğuna, geri kalanıysa dahi olduğuna inanıyor. Hem deli olmak, dahi olmaya engel mi? Ya da tam tersi; dehalar da bir gün
826. İbni Ömer radıyallâhu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz bir kimseyi oturduğu yerden kaldırıp sonra onun yerine kendisi oturmasın. Fakat açılarak halkayı genişletiniz.”
İbni Ömer, kendisine yer vermek için kalkan kimsenin yerine oturmazdı.
Buhârî, Cum’a 20, İsti’zân
Depremzede bir arkadaşımın sel felaketinin yaşandığı gün bana yazdığı cümle:
"Nasılsın kardeşim, var mı bir ihtiyacınız? Aileniz nasıl?"
Bizi biz yapan değerleri unutmadıkça her zorluğu ve musibeti inşaallah atlatırız. Yeter ki insan olduğumuzu, bir gün aynı durumun bizim başımıza da gelebileceğini her daim hatırımızda bulunduralım.
Ve o iyi ve güzel insanlar...
Onlar iyi ki var...
Her insanın yaşamı içinde kazandığı deneyimlerden kurduğu nesnel veya öznel gerçeklikleri bulunur ve temellerini bu gerçekliklere dayandırarak ömrünü sürdürür. Yazarların dünyası, bu belirtilen bakış açısına göre pek bir farklılık barındırmaz. Yazında bu iki oluşumu yaratma ya da olduğu haliyle açıklamakta sorumluluk sahibidirler. Üslup denilen
Bir derdi, bir sorunu olan insanların arayışında sarılmak isteyeceği bir kitap tavsiye etmeye geldim. İki sene öncesinde aldığım bu kitabı okuması şimdi nasip oldu. Kitabı okurken tek cümlem vardı. Tam da okunması için vakti bu zamanmış.
İçsel bir çok duygunun içinde gezinmeme sebep olan bu kitap derdi olanlara üç maddelik bir motta çıkarır o
İnsân-ı Kâmil" olarak İslâm kültüründe kendisine geniş bir yer bulan düşünce sistemi, Doğan Cüceloğlu'nda "Savaşçı" tabiriyle karşılanmaya çalışılmış diyebiliriz. Tabi tahmin edileceği gibi, burada savaşçının dini boyutlarına girilmemiş. Ben kitabın olumlu yanından ziyade olumsuz taraflarına vurgu yapmak istiyorum, zîrâ okuyan
İletişimde şu üçlemelere hep takılmışımdır… Mesela üç C: Consumer (Tüketici), Costumer (Müşteri) – Client (Özel Müşteri)… Bir başka üç C: Creativity (Yaratıcılık), Consistency (Tutarlılık), Continuity (Süreklilik)… Üç H’yi de unutmamak gerekir: Hazır, Hızır, Huzur… (Hazırlığı doğru dürüst yaparsan Hızır gelir; Hızır gelirse de Huzura kavuşursun)…
Ömrünün baharında solmuş bir genç.. aile içi şiddete, cinayeti, sokakları, uyuşturucuyu, yetimhaneyi, pişmanlığı, varoluş sancısını yaşamış gencecik bir yürek. Annesinin babası tarafından gördüğü şiddeti ve gözlerinin önünde öldürülmesi uzerine evini terkeden Mehmet sokaklarda uyusturucu pisliğine bulaşıp kendi canına kıymak isterken Fatma isimli yetimhane öğretmeni ile tanışıyor. Fatma hoca ona hakkı yanlış yerde aradığını ve Allah yolundan başka derman bulunamacagini ilmek ilmek naksediyor. Doğru yola yürümek için adım atan mehmet aldığı uyusturucularin etkisinden böbreğini ve ciğerinin iflas etmesi sonucu 17 yaşında hayata veda eden Mehmet örnek bir davranış sergilemiş.
ArayışMehmet Yıldız · Timaş Yayınları · 20211,381 okunma