Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çocukların çocuk olma hakları her geçen gün daha fazla reddediliyor. Dünya zengin çocuklara para muamelesi yapıyor, paranın davrandığı gibi davranmayı öğrensinler diye. Dünya yoksul çocuklara çöp muamelesi yapıyor, çöpe dönüşsünler diye. Orta sınıftakileri, ne zengin ne de yoksul olanları televizyona bağlıyor; vakit henüz erkenken tutsak hayatını kader olarak bellesinler diye. Çocuk olmayı başaran çocuklar çok şanslı, büyülüler.
Sayfa 19
"- Bence siz bir papazdan bile daha çok inanıyorsunuz. - Kime? Ona mı? Şimdi beni dinle. -Kirillov durdu; öfkeli, kımıltısız bakışları önündeydi. Şu yüce düşünceye kulak ver: Bir gün dünyanın orta yerine üç haç dikildi. Bu haçlardan birine gerili olanın o kadar güçlü bir inancı vardı ki, yanındaki haçta gerili olana 'Bugün benimle cennete gideceksin,' dedi. Gün batarken ikisi de öldü; ne cenneti gördüler, ne de yeniden dirilişi. Söylenen gerçekleşmedi. Kulağını aç: Bu adam, dünyanın en yüce varlığı, dünyanın varoluş nedeniydi. Dünya ve onun üzerindeki her şey, bu adam yoksa eğer bir çılgınlıktan başka bir şey değildir. Ondan önce de, ondan sonra da Onun gibisi olmadı; olamaz da; bir mucize bile var edemez onun gibisini. Zaten mucize de, bugüne dek onun gibi birinin olmaması ve bundan sonra da olamamasıdır. Doğa yasaları eğer Onu, kendi yarattığı mucizeyi bile esirgeyemeyip Onu yalanlar içinde yaşamak ve bir yalan uğruna ölmek zorunda bıraktıysa, o zaman tüm yeryüzü yalandan ve budalaca bir güldürüden, gezegenin tüm yasaları da şeytani bir vodvilden başka bir şey değil demektir. Bu durumda yaşamak neye yarar... ne uğruna yaşanacak? Hadi, yanıt ver de göreyim!"
Reklam
Geçmişime duyduğum güven sahte, geleceğime duyduğum ümit haksız. Çünkü geçmişle sadece avundum, o devirlerin kurucuları, bizzat gelecekler ve gerekeni yapacaklar gibi akıl dışı bir kurgu kazandı hayâllerim. İş; onların kalıpları içindeki engin dinamiği, sarayın penceresinden baktıkları zaman, bir ovaymış gibi bütününü gördükleri dünyayı görüp, ona elini atmak. Bu el batıya ve orta doğuya ve doğuya, insan ilişkilerinin kaynaşmadığı topraklara bile basacak ve nereden bakılsa kehribar taşlı gümüş yüzükten tanınacaktı.
115 syf.
·
Puan vermedi
·
29 saatte okudu
Tiranlık Üzerine: Yirminci Yüzyıldan Yirmi Ders
“Şayet bir kez, önünde sonunda her şeyin iyi olacağına inandıysanız, şimdi de asla hiçbir şeyin iyi olmayacağına ikna edilebilirsiniz. Ya da gelişimin kaçınılmaz olduğuna inandığınız için şimdiye dek hiçbir şey yapmadıysanız, tarihin kendini tekrarlayacağını düşünüp bundan sonra da hiçbir şey yapmamaya devam edebilirsiniz.” Timothy D. Snyder,
Tiranlık Üzerine
Tiranlık ÜzerineTimothy Snyder · Olvido Kitap · 2020710 okunma
224 syf.
8/10 puan verdi
Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk'ün siyasi dehasını, dönemin en güçlü devletlerinden birisi olan Sovyetler Birliği'nin bir gün dağılacağını hesaba katarak Türk Cumhuriyetleri Birliği'ni kurmak istemiş ve bunun için de ülkenin o kadar yoklukta olmasına rağmen Türkiyat Enstitüsünü kurdurmuştur. Ankara'da Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesini kurdurtarak orta Asya'da bulunan Türkleri birleştirmenin hesabını yapmıştır. 2. Dünya savaşının başlayacağını hesaba katarak, Balkan Paktı, Sadabat Paktını kurup buradaki ülkeler ile iyi ilişkiler içerisinde olmuştur. Ama tüm bunlara ne yazık ki ömrü yetmemiştir. Tarih severler için gerçekten güzel bir kitap okurken insanı yormuyor, merak uyandırıcı bir kitap.
Atatürk'ün Avrasya Devleti
Atatürk'ün Avrasya Devletiİsmet Bozdağ · Truva Yayınları · 201128 okunma
Sahile çıktık. Hava değişimi için gelen Azerbaycanlılara rastladık. Elbise ve deri palto almak istiyorlardı. Ticaret yeryüzünden kaybolsa Azerbaycan halkı yeniden bulur. Şehirde Kırımlılara tek tük rastlanıyordu. Orta Asya sürgününden henüz dönmeye başlamışlardı. Sözü edilen meşhur Kırım balından aldım. Üç hafta sonra tamamen şeker kestiğini görecektim. Bir yerin halkı sürülünce önce bağlar ve kovanlar bozulur. Çehov’un kaldığı yeri, Buhara emirinin yazlığını tek tek gezmek nasip oldu. Hoş bir memleket. Karadeniz’in kuzeyinde, güneyinden farklı olarak Akdeniz bitki örtüsü ve serviler daha hakimdir. Sahile hakim Yayla Dağı Ukrayna steplerinden gelen soğuğu keser. Akşama kadar Yalta, Livadiya ve Voronzof’un İngiliz tarzındaki sarayı gezildi. Ünlü Yalta Konferansı bu mahalde tertiplenmişti. Ecdad memleketinin bu ucunda Kırım hanlığının ve Osmanlı döneminin izleri pek az görünür. Onun için Sudak gibi, Selçuklu ve Ceneviz limanlarına uğramak gerekirdi. Onu başka bir gezide yapabildim.
Sayfa 15
Reklam
550 syf.
·
Puan vermedi
·
109 günde okudu
"Borç " kitabının incelemesi " Spoiler içerir"
Merhaba Değerli Okurlar, Bir David Graeber Klasiği bitirmiş olmanın sevinci var içimde. Bu kitap okuduğum birçok kitaptan ayrı bir konumda artık benim için. Şaşırtıcı tarih bilgilendirmeleriyle kitap adete insanı içine çekiyor ve bu kadar bilgi dolu bir kitabın , insanı zihni olarak yormayan anlatımı ise yazarın ayrı bir yeteneği olarak
Borç
BorçDavid Graeber · Everest Yayınları · 201568 okunma
135 syf.
7/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Video: youtu.be/99ZjQLqwi1M Ademin Yolculuğu. Levent Dalar'dan okuduğum 4. kitap. Ademin Yolculuğu, 135 sayfalık bir şiir kitabıdır. Kitapta; aşk, dünya, insan, kuş, rüzgâr, sevgi, şiir, yalnızlık ve zaman gibi temalarda şiirler yer alıyor. Mustafa Kutlu'ya ithaf edilen bir şiir bulunan eser boyunca Dalar, hüzün yüklü
Ademin Yolculuğu
Ademin YolculuğuLevent Dalar · Dergah Yayınları · 20212 okunma
320 syf.
10/10 puan verdi
Demir Ökçe distopya edebiyatının ilk örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Kitap, emekçi sınıf ile oligarkların oluşturduğu kapitalistler arasındaki mücadeleyi anlatıyor. Kitap, ana karakter olan Ernest Everhard'ın eşi olan Avis Everhard'ın el yazması notlarından oluşuyor. Asırlar sonra bir ağaç kovuğunun içinde bulunan “Everhard
Demir Ökçe
Demir ÖkçeJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,7bin okunma
Londra kütüphanelerinden yararlanan Mirşad "Macar Türkolog Aurel Stein, yaptığı araştırmalar sonucunda Türk tarihine ait orjinal belgeler bu kütüphanede yer bulmuş. Şimdi biz de bu belgeleri derleyerek Türk tarihine ait bilinmeyen dönemlere ışık tutuyoruz. Kazım Mirşan'a göre, -Türk Tarihi M.Ö. 16.000'li yıllara dayanıyor. -Yazı
Reklam
İlk gerçek uygarlık MÖ 3500 yıllarında Sümerlerle, Dicle ve Fırat nehirlerinin arasında uzanan topraklarda, günümüzün Irak'ında ortaya çıktı. Bunu yüzyılı biraz aşkın bir süre sonra Mısır'daki farklı bir oluşum takip etti. Alışılageldik tarih anlatısı, Sümerliler ile Mısırlıları uygarlığın öncüsü olarak görür ve ikisi birlikte bir tür Özel Gelişim Bölgesine sıkışıp kalmıştır. Mezopotamya'yı tüm büyük insani gelişimlerin kaynağı olarak görmek, modern Batı kültürünün kökleri buraya uzandığından, geleneksel tarihçilerin işine gelmiştir. Ne var ki, yakın zaman önce ilk Mısırlıların aslında Sahra Çölü'nün orta bölgelerinden gelmiş Afrikalılar olduğunu keşfettik. Bu bölgedeki Afrikalıların çoğu, yaşadıkları verimli ıtopraklar MÖ 4000 civarında çoraklaşmaya başlayınca Mısır'a göç etti. Diğerleri de güneye yönelerek Batı Afrika'nın ormanlarına yerleşti; bu durum, iki bölgede neden pek çok benzer geleneğin olduğunu açıklıyor. Krallık düşüncesi geleneksel olarak Mısır'a atfedilir ama aslında bu Afrika'dan çıkmıştır: Arkeologlar, henüz firavunlar ortada yokken, modern Sudan'daki Nubiya Devleti'nin birbirinin halefi olan on iki kral tarafından yönetildiğini keşfetmiştir.
Uzat ..
Eğer ahiret işinde isen devam et, eğer dünya işinde isen orta yolu takip et. Hayırlı bir iş yapmaya kalkıştıysan erteleme. Şeytan namaz kılarken gelip “Sen riyakarsın.” derse o namazı daha da uzat.
Sayfa 29 - Semerkand Basın Yayın DağıtımKitabı okudu
"Dünya niye bu kadar kötü biliyor musun?" diye sordu. "Hayır." "Söyleyeyim o zaman. İnsanlar sadece kendi işlerini düşündükleri, ezilenlerin hakkını koruma ve suçluları orta- ya çıkarma zahmetine girmedikleri için.
Sayfa 172Kitabı okudu
Çok doğru dedin!..Hepimiz anladık!..
"Ülen, ne anladınız o efendinin dediklerinden?" diye sordu. Köylüler cevap vermeden birbirlerinin yüzüne baktılar. Nahiye müdürü, öğretmenden cesaret almış gibi, gülümseyerek: "Hadi canım, doğrusunu söyleyin... Ben bile bir şey anlamadım da, siz ne anlayacaksınız?" dedi. Bunun üzerine köylülerin birkaçının yüzünde hafif bir gülümseme dolaştı. Nihayet içlerinden orta yaşlı biri genç nahiye müdürünün ve yaşlıca öğretmenin yanına sokuldu: "Aslını ararsan biz de bir şey anlamadık amma, müdür bey..." dedi, "ne idelim, dinledik işte!..
·
Puan vermedi
Heinric Böll
‘Köln’de yaşıyorum. Ren nehrinin, orta kesimlerindeki yumuşaklığından bıkıp genişlediği, uçsuz bucaksız düzlüklere ve Kuzey Denizi’nin sislerine doğru aktığı; dünyevi erkin asla çok ciddiye almadığı, ruhani erkin ise, Almanya’da genel olarak inanıldığının tersine, daha az ciddiye alındığı; Hitler’in kafasına çiçek saksılarının fırlatıldığı ve
Palyaço
PalyaçoHeinrich Böll · Can Yayınları · 20191,509 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.