UYARI: Bu kitabı okumadan önce kalemlerinizi hazır ediniz, zira altı çizilecek çok fazla cümle ve tespit var.
Son zamanlarda okuduğum en güzel, en doyurucu kitap oldu Türkiye'nin Maarif Davası. Nurettin Topçu'nun tespitleri gerçekten muazzam. Hepsi nokta atışı. Din bahsinde bazı katılmadığım yerler oldu; ama onun dışında gerçekten cümlelerin çoğunda haklılık payı vardı.
İşin garibi şu ki; bu kitap Topçu'nun yazılarından ve konuşmalarından oluşan derleme bir kitap ve çoğu 50'li ve 70'li yıllara dayanıyor; ama ona rağmen sanki bugünü anlatmış gibi. Yani bugünkü problemler bundan yıllar yıllar önce de vardı ve muhtemelen bundan yıllar yıllar sonra da artarak devam edecek.
Kitap sadece eleştirilerden oluşmuyor tabiki, eleştirilen konulara nasıl bir çözüm getirilebilir, bunlar da yer alıyor. Açıkçası tam bir başucu kitabı, eğitimimiz için tam bir reçete desem yanlış olmaz.
Her eğitimcinin, öğretmenin, eğitimle ilgili kurumlarda çalışan herkesin okuması gereken, hatta ve hatta müfredata dahi eklenmesi gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Okumakta geç kaldığım bir kitap.
Yakın dönemde yaşamış, doğuyla batıyı mezcetmiş, fikir çilesiyle yolunu ışıklandırmış, yeni nesli aydınlatmaya çalışmış bir münevveri, bir aydını, bir filozofu ne kadar geç tanımışım.
Sevilen o değil ki. Kin ve kötülüğü elbette sevemezsin. Her martıda gerçek martıyı görmeye çalışmalı, her birinin içindeki iyiyi bulup çıkarmalı ve bunu onlara da göstermelisin. Gerçek sevgi budur işte. Onu bir kez tattın mı, vazgeçemezsin.
Martı Jonathan; korku, bezginlik ve hırsın bir martının yaşamını kısaltan etkenler olduğunu çoktan öğrenmişti. O bunlardan arınmıştı ve uzun, güzel bir yaşam sürüyordu.