Ey, Oğul! Gençsin. Uslanmış ömrün 21.yüzyılın ilk çeyreğine denk geldi. Aklını formatlayan, zamanın hakim doğruları. Sen sen ol, alâkalı delillerin bütününe vakıf olmadığında, aklının çıkarımlarına güvenme. Her daim gerekli, velâkin yeterli değildir akıl. Ey, Oğul! Herşeyi anlamaya kalkan, öfkeden ölmeyi göze alır derler. Bilesin ki, akılla
İlk Halîfe Hz. Ebûbekir (r.a) gönderdiği orduya, kadınlara, çocuklara, yaşlılara, din adamlarına, bitki ve hayvanlara zarar verilmemesini buyurmuştu. Bu medenî davranışı, 21. Yüzyılda bile, ‘ileri’, ‘gelişmiş’ kabûl edilen ülkelerin ordularında göremiyoruz.
Reklam
Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmasıyla ortaya çıkan beylikler içindeki en büyük iki beylik, Karaman ve Germiyan Beylikleri idi. Bu önemli beylik, hiç savaş olmaksızın, kardeş kanı dökülmeksizin, Osmanlı Devleti’nin bir parçası haline geliyordu. Öyle anlaşılıyor ki, kuruluşu üzerinden daha bir yüzyıl geçmeden, Osmanlı Devleti, Avrupa’da da toprak sâhibi olduğu ve sürekli genişlediği için, Anadolu Türklüğü’nün gözde beyliği ve ümidi olmuştu.
İstanbul’un Fethi
Mâneviyâtı iyice bozulan Rûmlar, İstanbul surlarına kadar bütün yerlerin Osmanlı’ya âid olması, İstanbul içinde emniyet ve inzibat memurlarının Türkler tarafından tâyini ve Fâtih’in belirleyeceği en yüksek haracın ödenmesi gibi çok ağır şartlarla barış istediler. Fâtih, ‘Ya ben İstanbul’u alırım, ya İstanbul beni’ cevabını verdi, şehrin teslimini istedi.
‘Medeniyet,’ ‘insan’ içindir, onun ‘rahat, huzur içinde’ yaşaması içindir.
Osman Bey, oğlu Orhan Gâzi’ye vasıyyetinde şöyle demişti: “Her kim Hak Teâlâ’nın buyurmadığı bir iş tavsiye ederse, onu kabûl etme, bilmediğini ulemâya (bilginlere) danış, bir işi bitirmeden öbürüne başlama.”
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.