272 syf.
8/10 puan verdi
Osmanlı Aile Yapısı 18.Yüzyılda Konya Örneği
Kitap 18. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı'nın ve Konya'nın sosyo-ekonomik durumunu konu almaktadır. Kitabın başlarında genel olarak Osmanlı döneminden bahsedilmiş daha sonra da Konya ele alınmıştır. Tarih derslerinde 18. yüzyılda Osmanlı dönemini görmekle birlikte ayrıntı diyebileceğimiz ama aslında bir devletin, kültürün izlerini taşıyan
Osmanlı Aile Yapısı
Osmanlı Aile YapısıHayri Erten · Çizgi Kitabevi · 201811 okunma
Sarayındaki Rum bilginleri ve İtalyan hü­manistleri kendisine Roma tarihi okurlarmış. Bir Rum olan Yorgos Trapezuntios, bir şiirinde kendisine şöyle hitap etmiştir: "Kimse kuşku duyamaz; Romalılann imparatorudur o. İmparatorluk tahtını kim elinde tutuyorsa gerçek imparator odur; İstanbul da Roma İmparatorluğu'nun merkezidir".
Sayfa 61 - PdfKitabı okuyor
Reklam
500 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
17 yaşında öldürülen Ebru adlı bir genç kızın ölümüyle başlıyoruz olaylar düğümünü çözmeye . Bir sır perdesini aralıyoruz, tarihte yolculuk yaparak . Tuğba ve Olcay başta olmak üzere,iki farklı dönemde ; Roma döneminde yaşamış bir köle , Osmanlı döneminde yaşamış bir köle tüccarı bu macerada bizlerle. Bir koleksiyoncu cinayeti. Çok eski tarihli ve
The Secret of Constantinapolis
The Secret of ConstantinapolisMustafa Yurttutar · Roman Yayınevi · 20248 okunma
Yeri gelmişken hemen belirtelim ki Çin Müslümanları ile Osmanlı Devleti arasında bu yüzyıldaki ilk büyük yakınlaşma, Sultan Abdülaziz dönemine tesadüf eder. 1865'ten 1877'ye kadar Doğu Türkistan'da bağımsız bir devlet kurmayı başaran Yakup Bey, Sultan Abdülaziz'e elçi göndererek kendisini halife olarak tanıdığını bildirip tazimlerini sunmuştu. Sultan II. Abdülhamid zamanında uygulanan Panislamist politikanın da etkisiyle sadece Doğu Türkistan'da değil, başta Pekin olmak üzere Çin'in farklı bölgelerindeki Müslümanlar da gerek Cuma ve gerekse bayram namazlarında hutbeyi II. Abdülhamid adına okumaya başladılar. Böylelikle evvelki dönemlerde Abbasi halifeleri adına okunan hutbe, doğrudan doğruya dönemin Osmanlı sultanına çevrilmiş oluyordu. Sayıları 30 milyon civarında tahmin edilen Çin Müslümanları nazarında Osmanlı Devleti, İslam âleminin lideri konumundaydı.
Hanedan, I. Dünya Savaşı öncesinde artık eski ihtişamının çok uzağında kalmış ve âdeta Prusya liderliğinde 1871'de kurulmuş olan Almanya'nın gölgesinde eski bir monarşi durumuna düşmüştür. Hatta 1938'de Avusturya, yaşadığı buhranların da etkisiyle Hitler Almanya'sıyla birleşme yoluna gidecektir. 1867'den itibaren Avusturya-Macaristan İmparatorluğu olarak anılmaya başlanan devletin son 70 yılına İmparator Franz Josef damgasını vuracaktır. Talihin garip bir cilvesi olarak Avusturya Habsburgları tarihleri boyunca sürekli mücadele içinde oldukları Osmanlı Hanedanı ile aynı kaderi paylaşacak ve I. Dünya Savaşı sonrasında iktidarlarını kaybedeceklerdir. Belli dönemlerde Kutsal Roma Germen İmparatorluğu, Avusturya, İspanya, Portekiz, Hırvatistan, Bohemya, Erdel, Meksika, Toskana, Modena, Parma gibi bölgelerin idarecisini yapan bu köklü hanedanın hükümdar olan son üyesi, 1922 yılına dek Macaristan tahtında oturacaktır.
BALKAN BOZGUNU
Savaşın, Osmanlı Devleti için ezici bir hezimet olmasının en önemli nedeni , Osmanlı ordularının çok çabuk ve çok kötü yenilmeleridir. Bulgar, Sırp ve Yunan orduları kısa bir sürede o kadar geniş topraklar ele geçirmişlerdi ki, onları eski sınırlarına çekebilmek Avrupalı diplomatlar için tümüyle imkansızlaşmıştı. Zaten bu devletlerden yıllardan
Reklam
Devletlülerden yeni yetmelere
Türk milliyetçiliğinin ortaya çıkma aşamasında Sünni İslam'ın Türk kimliğinin belirleyici bir öğesi konumuna gelmesiydi. Yani Türk milliyetçiliği, Alevi unsurunu da dışlayan bir biçimde tanımlandı. Gerçi Osmanlılık, çok uzun bir süredir Sünnilikle iç içe gelişmişti. Merkezi Osmanlı kültürünün etkilediği Türkçede "kızılbaş" ve "dürzü" sözcükleri, birer küfür olmuştu. Nitekim Sivas'tan 1919 Temmuzu'nda Erzurum'daki Mustafa Kemal Paşa'ya yazan Albay Refet (Bele) Beyde, Sivas yöresi Alevilerini "kansız" biçiminde adlandırmıştır. Ayrıca Türk milliyetçiliği, tutunabilmek için İslamcılık ideolojisine bir dizi ödün vermek zorunda kalmıştı. İşte bu yüzden Ziya Gökalp'in programı yalnızca "Türkleşmek ve muasırlaşmak"tan ibaret kalmamış, bir de "İslamlaşmak"ı içermek zorunda kalmıştı. Gökalp'ten sonra Şemsettin Günaltay, Alevileri tamamen dışlayacak, 1923'te yayımladığı Mâziden âtiye kitabında ise Orta Asya iklim ve coğrafyasının Sünniliği Araplardan bile daha iyi taşıyacak bir Türk karakteri yarattığını ileri sürecekti.
Harf devriminin Osmanlı da kökeni ve yeni cumhuriyette ki tartışmaları
İkinci Meşrutiyet döneminde iyice alevlenecek olan,alfabe değişikliği tartışması : Latin alfabesini almak isteyenler, Türkçedeki sekiz ünlünün Arapçadaki üç ünlüyle yazılmasının çok zor olduğunu, bunun da eğitimin yaygınlaşmasını neredeyse olanaksız kıldığını öne sürüyorlardı. Öte yandan, Romenlerin uzun süredir Latin alfabesini kullanıyor
Hizb-ut Tahrir 19 Haziran 2015 Cuma günü Türkiye ve diğer birçok İslâm beldesinde Müslümanlara bir çağrıda bulundu. Bu çağrının yapıldığı tüm beldelerde Cuma namazından sonra, "Hizb-ut Tahrir'den Genel Olarak İslâm Ümmetine Özel Olarak Güç ve Kuvvet Ehline Sondan Önceki Çağrı" başlıklı nida yüksek sesle okundu. Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti de bu çağrıyı Osmanlı Hilafet Devleti'nin son başkenti İstanbul'da gerçekleştirmiştir. Cuma namazı sonrasında Fatih Camii'nden başlayan büyük yürüyüş Saraçhane Meydanı'nda son bulmuştur. İstanbul ve Fatih âdeta eski tarihi günlerini andıran müthiş bir atmosfere şahit olmuştur. Sanki İstanbul yeniden fethediliyordu. Unutulmuş, kaybettiğimiz değerlerin fethiydi bu.
Sayfa 163 - Köklü değişimKitabı okuyor
Bir edebiyatçı olmamın en büyük sebebi babam Nazmi Kapkıner'in kitaplara olan ilgi ve sevgisini kendi karakterime kopyalamamdır. Babamı hep başı kitaplarına doğru eğik görürdüm. Okumaktan en çok haz aldığı ise Osmanlı Tarihi üzerine yazılan kitaplardı. Babamın sayesinde kitapları sevdim, edebiyatı sevdim, sanatı, entelektüeliteyi sevdim. Bu sevgimin, ilgimin anlaşılmamasından dolayı edebiyat tahsilim hep yadırgandı: "Nasıl olur senin gibi zeki bir öğrenci!" Umarım sevgisi ve ilgisi anlaşılmayan bir tek çocuğumuz kalmaz ve hepsi gerçekten istediği bölümlere yerleşirler.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.