"Ben o yaşlı elmayım."
Kış geldi, ağacın dalları boş, sadece en yukarıdaki dallardan birinden küçük bir elma sarkıyor, yaşlı bir elma, buruşmuş, yalnız, ailesinin öteki bireylerinin hepsi şu an ağacın dibinde çürüyor. Yaz mevsiminden canlı çıkan bir tek o. Kendimi yalnız hissediyorum.. ... Canlı olarak kalmayı başarınca kendimizi daha da yalnız hissediyoruz.
872 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 17 days
Sınırsızlık... Böyle bir kelime var mı diye öncelikle gittim bir sözlüğe baktım çünkü serinin ikinci kitabını okurken aklımdan geçenleri anlatan en iyi kelime sınırsızlıktı. Fantastik edebiyatta temel bazı unsurlar vardır ve bunların başında da kahramanın yolculuğu yer alır. "Ölühane Kapıları" bu yolculuğu o kadar ayrı koldan yürütüyor ki ilk iki yüz sayfa sonunda bile kim kimdi... ne neydi soruları okur olarak yakanızı bırakmıyor. Ben buna "Silmarillion Etkisi" diyorum. Bir sayfa içinde arkanızda etinizi kemiklerinize kadar ayırmak isteyen bir hortumla çölde su bulmaya uğraşırken öteki sayfada başları kesik bir mürettebatın çektiği gemiye sudan boğulmamak için çıkmak zorunda kalabiliyorsunuz. Bir sayfada kendinizi karanlık bir mezarlıkta anlaşılmaz bir sohbetin içinde bulurken bir sayfa sonra tek mantıklı çözüm en mantıksız sonuç verecek şekilde hareket edebiliyorsunuz. Kitapta iyi ve kötü, onur ve ikiyüzlülük, yalan ve dürüstlük kalıpların dışında sözcük ve durumlarla anlatılıyor. Okurken yer yer zorlandığım lakin bitirdikten sonra kapağı mutlu kapattığım eşsiz bir deneyim oldu. Son sözler Coltaine için, Gördüm güneşin okunun adamın alnına kadar şaşmaz bir yay çizdiğini. Vurduğunda kargalar üşüştüler oraya gecenin nefes alması gibi. Okuduğunuz için teşekkürler.
Ölühane Kapıları
Ölühane KapılarıSteven Erikson · İthaki Yayınları · 202278 okunma
Reklam
Hakikat, ancak maddi-fiziki nitelikler aşıldığı zaman kendini izhâr eder. Elbette varlıkların hakikati sabittir ve müstakil bir anlama sahiptirler. Âlem, bir hayal yahut yanılsama değildir. Fakat akıl sahibi varlıklar olarak aramamız gereken hakikat, görünen sûretlerin ötesindedir.
Sorumluluklar bencillikten tümüyle arınmış ve koşulsuz olduğu müddetçe ahlâkidir: Ben başka kişiden sadece o bir kişi olduğu ve dolayısıyla benim sorumluluğuma layık olduğu için sorumluyum. Sorumluluk onu benim ve yalnızca benim sorumluluğum olarak gördüğüm müddetçe ahlâkidir; müzakere edilemez, başkasına devredilemez. Kendimden bu sorumluluk dışında bahsedemem ve dünya yüzünde hiçbir güç beni bu sorumluluğu taşımaktan kurtaramaz. Sırf insan olduğundan dolayı öteki için, herhangi bir öteki insan için duyulan sorumluluğun ve özel olarak bunu izleyen yardım etme ve derdine deva olma yönündeki ahlâkî dürtünün argümana, meşrulaştırmaya ya da kanıta ihtiyacı yoktur.
Öteki algısı, bir kişinin ve toplumun "ben" tasavvuruna sıkı sıkıya bağlıdır. Batı'nın İslâm algısı, sadece onun bir başka medeniyet hakkında oluşturduğu birtakım gerçek-dışı ya da hayali imgeler bütününü ifade etmez. Bunlar aynı zamanda Batı'nın nasıl bir "ben" tasavvuruna ve "ben" bilincine sahip olduğunu da gösterir. Ötekine bakarken aslında aynada kendimize bakarız. Kendisini tarihin merkezinde gören, ahlâktan bilime her şeyin kaynağının kendisi olduğuna inanan bir Batı'nın, Afrikalılara, Çinlilere yahut Latin Amerikalılara evrim sürecinin alt basamaklarında kalmış "medenileştirilmeye" muhtaç, dolayısıyla sömürülmeyi hak eden ilkel toplumlar olarak bakması şaşılacak bir durum değildir.
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 13 hours
"Beni hiç tanımayan sen"
platonik aşkı bir kadının gözünden anlatmasının yanında ancak bir kadının kurgulayabileceği bir intikamı da gösterir. ancak bir kadın bu kadar güzel ve temiz bir intikam alabilir. platonik aşkın, insanı kendi içine çeken ve orada yalnızlaştıran dünyasına kapılıp giden bir kadın görüyoruz. Platonik aşk çoğunlukla tek bir kişinin kendi içerisinde
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Anonim Yayıncılık · 2020226.9k okunma
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.