Platon (Eflatun) Devlet Adlı kitabın da gecen Mağara Benzetmesi
Şimdi, dedim, insan denen yaratığı eğitimle aydınlanmış ve aydınlanmamış olarak düşün. Bunu şöyle bir benzetmeyle anlatayım: Yeraltında mağaramsı bir yer, içinde insanlar. Önde boydan boya ışığa açılan bir giriş... İnsanlar çocukluklarından beri ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş, bu mağarada yaşıyorlar. Ne kımıldanabiliyor ne de
Kitap Adı: Devlet Yazar: Platon Yayıncı: İş Bankası Kültür Sayfa 231 -237
92 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Görkemin önünde ormanın sustuğu bir ses: Öteki'nin sesi
Kitabı bitirdiğimde zihnimin içinde uzun bir sessizlik (ki bu çok nadiren gerçekleşir) olduğunu hatırlıyorum. Sanki bir konu hakkında söylenmesi gereken her şey söylenmiş de benim payıma salt takdir içeren bir sessizlik düşmüş gibi... Kitabın içinde geçen bir Kafka alıntısıyla anlatacak olursam; bu kitap, benim için "görkemin önünde ormanın
Ötekini Kovmak
Ötekini KovmakByung-Chul Han · Ketebe Yayınevi · 2023218 okunma
Reklam
626 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Baştan başa insancıl bir Hristiyanlık anlatısıyla örülü, gizem ve korku öğelerinin öyküyü sürüklediği ve aynı zamanda belki de edebiyat tarihindeki en sağlam ve hayranlık uyandırıcı karakterlerden birini, Jane Eyre'i bize tanıtmış olan harika bir roman. Evet, evet tesadüf öğeleri günümüz anlayışımıza göre dalga geçilecek kadar yapay. Zaten
Jane Eyre
Jane EyreCharlotte Brontë · Can Yayınları · 201831.4k okunma
[Eski Sevgi]
Üzerimizde bir yerlerde güneş duruyordu. Tanıdığımız tek şey. Ama ikimiz de bunu düşünmüyorduk. Gene bir biçimde yaz mevsiminin erken sıcaklığını hissediyorduk. Yumuşaktı. Acımızı da. Üzerinden korkunç bir trafiğin geçtiği otoyolun kenarındaki bu bankta yan yana oturmamız onun ve dolayısıyla benim de acımı hafifletiyordu. Benimki asla onunki kadar büyük olamazdı. Trafik bizi tedirgin etmiyordu. Gündelik yaşamla bir ilişkimiz yoktu, yarım metre uzağımızda önümüzden akan yaşamla da. Çok gürültü vardı, anlamsız bir canlılık ve egzoz kokuları. Havel şosesi yakınındaki otoyol üzerinde pazar yaşamı. Biz öylece bankın üzerinde oturuyorduk. Herhangi bir kentte. Var olmanın herhangi bir zamanında. Tanıdığımız tek güneş ısıtıyordu. Ben geçmişimi unutmuş, ne geri dönmek ne de ileriye gitmek isteyen bir insan olarak oturuyordum. Sessizdi her şey. Pazar trafiğine karşın. O bize ulaşmıyordu. Gölgeleri asfaltın öteki yanına düşen bu ağaçlar hangi dünyaya aitti?
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 4 days
“BENİ ÖLDÜRDÜLER WENE HALA”
Dikkat Spoiler içerir. Kitap da zaten olacakları, ölücek kişiyi en başından biliyorsunuz.İsimleri yazarak bir inceleme yazacağım. Bundan dolayı ben de biraz daha spoiler verebilirim, Santiago Nasar… Angelo Vicario… Bayorda San Roman…Pedro- Pablo Vicario ikizler… Cristo Bedoya…Clitelde Armanto…Peder Carmen Amador… Flor miguel… Don lâzora
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202178.1k okunma
Bir öyküyü, bir romanı, bir anlatıyı okurken o yaratıların kişileriyle özdeşleşiriz; onların aracılığıyla kendimizle yüzleştiğimiz de olur. Gerçekte nitelikli bir okur için okumak, yaşamaktır çünkü. Ne demişti, cenneti bir büyük kitaplık olarak düşleyen Borges: Ben hayatı yaşamadım, okudum. Öyle ki içinde yaşadığı üç katmanlı dünyanın, ilk büyük katmanını okumaya ayırmıştır; öteki iki katmanını sırasıyla düşleme ve yazmaya.
Reklam
Bu çalışma, günümüzde Gaziantep’in islahiye kazası sınırları içinde bulunan Sakçagözü höyüğü ve zincirli höyükten, hitit dönemi Sam’ al krallığına ait eşsiz eserlerimizin alman doğu cemiyeti görevlileri tarafından Almanya’ya götürülmesini merkeze alarak, o dönemde kültürel varlıklarımız ve arkeolojik eserler konusunda tek başına yetkili kişi
İslâm’ın basitliği ve sadeliği, onun hızlı yayılmasını da açıklayan bir sebep olarak zikredildi. Örneğin Leibniz, İslâm’ın Hristiyanlıktan daha hızlı yayıldığını, çünkü hurafe ve efsaneden çok akla yakın olduğunu savunuyordu.
Sayfa 309Kitabı okudu
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Benim konser eleştirim de gazetede geniş bir yer almıştı. Bu yazı benim gazetecilik hayatımın ilk başarısıdır. Çünkü konser eleştirisiyle bizim gazete, bütün öteki gazeteleri atlatmıştı. Öbür gazetelerin birinci sayfalarında küçük bir haber olarak, konserin geri bırakıldığı bildiriliyordu. Oysa ben geri bırakıldığı için verilmeyen bir konserin eleştirisini yapan dünyada ilk gazeteci olmuştum.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.