Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
26 Ağustos 1071’den 26 Ağustos 1922’ye...
Savaş günü Ankara'daki diplomatik çevrelerden ve gazetecilerden gizlendi: Başkumandan gizlice Akşehir'e intikal etti ve o akşam sözde bir çay ziyafeti düzenlemişti. Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, (Çakmak) Garp Cephesi Kumandanı İsmet, (İnönü) 1. Ordu Kumandanı Nureddin Paşa ve 2. Ordu Kumandanı Yakup Şevki Paşa'ydı. Dış dünyada Türklerin müstahkem mevkileri bertaraf edeceğine inanılmıyordu fakat beklemedikleri oldu. 26 Ağustos günü erken saatte başlayan top atışını arkadan bir hücum ve ilk aşamada güneyde, Çal köyünde Yunan tümenlerinin önemli kısmının çembere alınması ve kuzeyde Eskişehir mıntıkasındaki Yunan işgal kuvvetlerine hücum izledi. Savaş ani saldırıyla başlamıştı ve öyle de devam etti. Aslında başarılı bir asker olarak tanınan Başkumandan General Trikopis ve karargâhı 2 Eylül'de Uşak'ta esi alındı ve öncü kıt'alar İzmir'e girdiler. Birinci Ordu Kumandanı Nureddin Paşa'ydı. 9 Eylül'de ise Gazi Mustafa Kemal Paşa ve kıt'alar İzmir'e törenle girdi.
Sayfa 223Kitabı okudu
Sizin için o kimdir?Haydi etikete...
"Kitapları ne yaptın?" diye sormuştum o akşam.Kitaplar en zoruydu, biliyordum. Yıllardır o evden o eve koli koli taşıdığın, bin türlü nakliyeci suratı çektiğin, evlat gibi üzerine titrediğin ama işte bir gün gelip vedalaşılması icap eden kitaplarını öyle birine emanet etmeliydin ki,bir daha dönüp almayacak da olsan, bundan böyle emin ellerde olduklarını bilmen gerekirdi."
Sayfa 15
Reklam
Sabah ya da akşam, cuma ya da cumartesi hiç fark etmiyordu, öyle ya da böyle, değişen hiçbir şey yoktu hayatında! Acı bir an bile soluk aldırmadan eziyete devam ediyordu; hayatının tek gerçeğine dönüşen, o korkunç ölüm duygusu ve o malum yalan olduğu gibi duruyordu. Günlerin, haftaların, saatlerin ne hükmü olabilirdi burada?
Asıl İstanbul, yani surlardan beride olan minare ve camilerin şehri, Beyoğlu, Boğaziçi, Üsküdar, Erenköy tarafları, Çekmeceler, Bentler, Adalar, bir şehrin içinde âdeta başka başka coğrafyalar gibi kendi güzellikleriyle bizde ayrı ayrı duygular uyandıran hayalimize başka türlü yaşama şekilleri ilham eden peyzajlardır. Onun için bir İstanbullunun gündelik hayatında bulunduğu yerden başka tarafı özlemesi çok tabiîdir. Göztepe'de, hışırtılı bir ağaç altında bir yaz sabahını tadarken küçük bir ihsas, teninizde gezinen hiçten bir ürperme veya gözünüze takılan bir hayal, hattâ birdenbire duyduğunuz bir çocuk şarkısı sizi daha dün ayrıldığınız bir Boğaz köyüne, çok uzak ve değişik bir dünya imiş gibi çağırır, rahatınızı bozar. İstanbul'da, işinizin gücünüzün arasında iken birdenbire Nişantaşı'nda olmak istersiniz ve Nişantaşı'nda iken Eyüp ve Üsküdar behemahal görmeniz lâzımgelen yerler olur. Bazen de hepsini birden hatırladığınız ve istediğiniz için sadece bulunduğunuz yerde kalırsınız. Bu âni özleyiş ve firarların arkasında tabiat güzelliği, sanat eseri, hayat şekilleri ve bir yığın hâtıra çalışır. Her İstanbullu Boğaziçi'nde sabahın başka semtlerinden büsbütün ayrı bir lezzet olduğunu, Çamlıca tepelerinden akşam saatlerinde İstanbul'da ışıkların yanmasını seyretmenin insanın içini başka türlü bir hüzünle doldurduğunu bilir. Mehtaplı gecelerde Boğaz'la Marmara açıkları ne kadar birbirinden ayrı ise, Büyükdere körfezinden yüz kulaç ilerisi, Sarıyer uzakları da öyle ayrıdır.
Sayfa 118Kitabı okudu
724 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
71 günde okudu
Turgut bu akşam ne yapalım? Gezelim. Hayır, gezmeyelim başka bir şey yapalım ama. Ne yapalım? Kitap yazalım. Onun yerine şiir yazsak olmaz mı? Olur Turgut. Sağol Selim, iyi ki varsın. Turgut bensem, Selim arkadaşım, geçen hafta konuştuğum Selim, geçen gün ölen Selim, hayalimdeki hayaletiyle hâlâ konuştuğum Selim... Peki Olric söyle bakalım sana
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,6bin okunma
Askerler yine bildiğimiz gibi..
“Yok, çavuş, olmuyor; numara yapıyorsunuz,” dedi. “Sözleriniz doğru olamayacak kadar parlak.” “Askerlik onurum üzerine yemin ederim ki, numara yapmıyorum.” “Peki, nasıl olabilir böyle bir şey, öylesine soruyorum.” “Çünkü siz adamın aklını başından alıyorsunuz, benim de aklım başımdan gitti.” “Görünüşünüzden anlaşılıyor.” "Gerçekten öyle.” “Olamaz ki! Beni daha geçen akşam gördünüz!” “Bir şey çıkmaz ki bundan. Yıldırım düştüğü an çarpar. Sizi o akşam, o anda sevdim, şimdi sevdiğim gibi.”
Sayfa 220Kitabı okudu
Reklam
Hazret-i Osman (r)'ın şehadet olayı oldukça meşhûrdur. Abdullah b. Selâm şöyle demiştir: "Kardeşim Osman'ın hâl ve hatırını sormak, bir selâm vermek üzere yanına vardığımda o, kuşatma altında bulunuyordu. Yanına vardım. Selâm sabahtan sonra bana dedi ki: 'Bu gece Rasûlullah (sav)'ı evin şu açılan küçük penceresinde gördüm. Rasûlullah (sav) bana: 'Ey Osman! Seni kuşatma altına aldılar, öyle mi?' diye sordu. Ben de: 'Evet' dedim. Rasûlullah (sav): 'Seni susuz bıraktılar, öyle mi?' diye sordu. 'Evet' dedim. Bunun üzerine bana içinde su bulunan bir tas uzattı, ben de susuzluğum gidinceye dek oradan kana kana içtim. Neredeyse halen onun serinliğini damağımda, omuzlarımın arasında hissetmekteyim. Ve Rasûlullah (sav) bana şöyle söyledi: 'İstersen, onlara karşı sana yardım edeyim. İstersen, akşam yanımızda iftarını aç.' Ben de O'nun yanında iftarımı açmayı tercih ettim.' Allah O'ndan râzı olsun, o gün şehîd düştü
344 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Düşüncelerin için bir peni, Suskun Kız. Belki de bugün konuşursun.
"Yapmak üzere olduğum şey için üzgünüm. Olduğum şey için üzgünüm. Birkaç kuruşluk değerin olsa da seni milyon dolarlara değer hale getireceğim. Ancak karşılığında bana kâr getirmeyen bir şey vermeni isteyeceğim....Ben bu hikayedeki iyi adam değilim, Pimlico. Ben diğer kötü adamım. Bunu hatırlasan iyi edersin." Herkese selam. Benim için
Pennies
PenniesPepper Winters · Pukka Yayınları · 202424 okunma
Güneşten ağır ağır gölgeye geçilir gibi, pek de anlamadan akşam olur gibi, ışıklı, neşeli bir yüzden kederlere geçti Aziz Bey. Kederli bir mazisi oldu. Burnu havada, başı dikti hep. Başka türlü yaşamayı beceremediyse de, o gece Haliç’in kirli sularına bakarken anladı ki aslında hep öyle sanmış. Oysa şiddetle yanılmış. Ve yine anladı ki hayatı zaten tümüyle bir yanılgıymış.
Sayfa 12 - Can Yayınları, 22.BaskıKitabı okudu
Her sabah okula gidiyorsunuz, bir köşede sessizce oturuyorsunuz, birileriyle konuştuğunuzda, güldüğünüzde, eğlendiğinizde bile içinizin bir köşesinde ruhunuz sessizce oturuyor herkesten uzakta. Akşam eve dönüyorsunuz, ve yine, bir kez daha gecelerinizi bir köşede öylece otururken geçiriyorsunuz. Geçip gitmesini istemiyorsunuz bu günlerin, çünkü bir köşede oturmaktan başka hiçbir şey gelmiyorsa da elinizden öyle yorgunsunuz ki bu günlerden kurtulmak ve o köşeden sıyrılmak bile istemiyorsunuz. Ama bazen öyle günler oluyor ki ruhunuz içinizdeki o köşeden sıyrılıp çıkmak istiyor. Sabah uyanmak istemiyorsunuz, evden çıkmak istemiyorsunuz, her şeye rağmen evden çıkıyorsunuz, akşam eve dönmek istemiyorsunuz. Sonra öyle bir an geliyor ki, dönecek bir eviniz kalmıyor. Ve insan doğası öyle ki, insan her daim eve dönmek istiyor. İnsan bazen evdeyken bile eve dönmek istiyor...
Reklam
Sabah uzun, öğle daha uzun, akşam kısa, gece nihayetsizdir. Çocukluk kısa, gençlik daha kısa, yetişkinlik uzun, ihtiyarlık bir akşam saatidir.
Sayfa 196Kitabı okudu
Şimdi anımsadıkça tatlı bir elem sarıyor içimi.Anı tatlı da acı da olsa her zaman ıstırap verir insana.Belki başkası öyle değildir,ben duyarım bu ıstırabı.Ama tatlıdır bu ıstırap.Kalp acı çekmeye,ezilmeye, sıkışmaya,kederlenmeye başladığında anılar onu,gündüzün sıcağında kavrulmuş cılız,zavallı bir çiçeği akşam serinliğinde çiy tanelerinin canlandırdığı gibi canlandırır.
Açık yeşil vantilatör …
O akşam artık dayanamadım ve Kayo’ya nedenini anlamadığım ölme arzumdan bahsettim. “Öyle mi? Madem öyle, at kendini vantilatöre ölüver hemen.” Açık yeşil vantilatöre şöyle bir baktım. “Şaka yapmıyorum ben.”
176 syf.
10/10 puan verdi
Zamanın yankısı
Zamanin yankisi kitabi ile çocukluğuma ışınlandım desem abartmış olmam sanırım. Baş karakterimiz Eserin çocukluğuna gidiyoruz 80'ler 90'lar çocukluğu... o zamanları, o masumluğu nasıl özlemişim anlatamam. Eser'in kitapla tanismasi gibi benim hikayemde sadece tanistirana aşık olmadim o yıllarda çok şükür İnternet olmadigi için en
Zamanın Yankısı
Zamanın YankısıSerdar Çatak · Martı Yayınları · 202429 okunma
Julia özlem dolu bir nefes aldı ve gözlerini kapata- rak onun yanında olduğunu ve omuzlarına masaj ya- parak bütün ağrısını aldığını hayal etti. "Eğer orada olsaydım omuzlarına masaj yapardım. Bana yaslanır- dın ve ben de seni iyileştirirdim." "Hımm... Eminim yapardın." "Ben sana masaj yaparken, sen de başını bacakla-
Sayfa 72
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.