O daha yola çıkmadan önce akıl almaz bir kalabalık kumsalda bitiverdi. Erkekler, kadınlar, çocuklar "Gitme! Gitme! " diye hep bir ağızdan bağrışıyor, reisin dileğini ge­ tiren haberciler de onun efendilerine doğru gittiğini görme hevesi içinde, kanolarında bekleşiyorlardı. Amiral hemen yola çıktı ve reisin sürü sepet yiyecek içecekle beklediği yere ulaştı. Reis onun geldiğini görünce hemen adamlarına yere oturmalarını buyurdu. Yiyecekleri de Amiral'in kıyıya yakın bir yerdeki sandallarına gönderdi. Giden her şeyin sandallardan içeri alındığını gören Hintlilerin büyük bir bö­ lümü daha çok yiyecek, papağan, evlerinde bulunabilecek birtakım öteberi getirmek üzere bu yakınlarda olması gere­ ken köylerine doğru koştular. Öyle bir içtenlikleri vardı ki görülmüş şey değildi. Amiral sırça gerdanlıklar verdi onlara, pirinç yüzükler, çıngıraklar verdi, onlar istediler diye değil, böylesinin doğru olacağını düşündüğü için; özellikle de onlara Kastilya kral­ larının uyrukları ve gerçek Hristiyanlarmış gibi davranma­ nın doğru olacağını söyledi. Kendilerinden istenen her şeyi tartışmasız yerine getireceklerine kesin gözüyle bakıyor. Amiral neden sonra gemilere dönmek üzere ayrıldı on­ lardan. Kadın, erkek, çocuk bütün Hintliler "Gitmeyin, gitmeyin, bizimle kalın!" diye bağrışıyorlardı. Gemilerin denize açılması üzerine kanolarıyla yanaştılar, o da hepsini samimi ve cömert bir tavırla buyur etti, küçük küçük arma­ ğanlar dağıttı.
“Yaşanan her şey zamanla soluyordu. Öyle bir soluyordu ki belli belirsiz bir iz bırakıyordu arkasında. İnsan bu ize bakıyor ama yaşandığından emin olamıyordu.”
Reklam
"Yaşanan her şey zamanla soluyordu. Öyle bir soluyordu ki belli belirsiz bi iz bırakıyordu arkasında. İnsan bu ize bakıyor ama yaşadığından emin olamıyordu."
+525
Yaşanan her şey zamanla soluyordu. Öyle bir soluyordu ki belli belirsiz bir iz bırakıyordu arkasında. İnsan bu ize bakıyor ama yaşandığından emin olamıyordu. Hayatın böyle bir özelliği vardı.
Sayfa 42 - Can yayınlarıKitabı okudu
Kapılar, eşikte beklemeyi bilene açılıyor.
Mürşid,müridin hâline, ahvaline, yaşamına bakıyor ve ona öyle bir reçete sunuyor ki mürid ruhen tatmin oluyor. (..) Mürebbi, yani insanı terbiye eden kişi ona da bakıyor. Onun üzerinde maddenin miktarını ayarlamaya çalışıyor. Burada tek bir husus var: Sabır. Her ne olursa olsun mürşide gelen insanın sabırlı olması lazım.(..) Bu bir süreç. Söz dinlediğiniz zaman, Allah'ın lütfu keremiyle belli bir zaman sonra hakikaten şifa buluyorsunuz. Bazen geç açılıyor kapı, bazen erken; ama açılacağına inanmanız ve o yolda sabit olmanız lazım. -Ökten. Sayar: Eşikte beklemeyi bilmek lazım. Kapılar, eşikte beklemeyi bilene açılıyor.
Sayfa 84 - Turkuvaz Kitap/ 2. Baskı: Eylül, 2023Kitabı okuyor
Yalnızca işsizlik hali değil, insanların ücret karşılığı çalıştıkları işlerin büyük bölümü de onları faydasız hissettiriyor. Bir madenci, bir duvar ustası ya da bir doktor, yalnızca kendisine ücret veren patrona para kazandırdığını değil, aynı zamanda emeği ile topluma faydalı olduğunu hissedebilir. Peki, insanları aynı faydayı sağladığını, hatta
Sayfa 277 - Yazılama Yayınevi, 3.Baskı, Aralık 2022
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.