MUSA’NIN NECİP(!) EVLATLARI BİLSİNLER Kİ: Yahudi denilen mahlûku dünyada Yahudi’den ve sütü bozuklardan başka hiç kimse sevmez. Çünkü insanlık daima kuvvete, kahramanlığa ve iyiliğe tapındığı halde Yahudi zilletin, korkaklığın, kötülüğün ve seciyesizliğin örneği olmuştur. Dilimizdeki ‘Yahudi gibi”, “çıfıtlık etme”, “çıfıt çarşısı”, “havraya
.. Chuk. Skoru biliyor musun? Doug Walters oyuna girdi mi?" "Hiçbir fikrim yok." "Hass..." diye tısladı ve parmaklarını şıklattı. "Sen işe yaramazsın, Chuk." "İşinize yaramaz mıyım? Şimdi ne yapmam gerekiyor?" "Bilmiyorum." Jeffrey gülümsedi. "Gidip Eliza Wishart'ı bul. Çayırda piknik yapın, papatyalardan taç yapın ve... neydi o? Çoşmak! Gidip çayırlıkta coşun." "Sanırım seni diri diri kesmeyi tercih ederim. Kendi ellerimle." "Nonoş!" "Bunun neresi nonoş be?" "Bilmiyorum. Ama öyle işte."
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
"Öyle... Senin yapman gereken tek şey arabadan çıkıp kaputa yaslanmak. Eğer sana bakarsam gülümse ve izlediğin porno filmleri düşün." Gwen'in nefesi kesildi. "Ben hiç..." Neil bir bakışla onun inkâr cümlesini yarıda kesti. "Geçen bir yıldır konuşmalarınızı kimin dinlediğini hatırlatmamı ister misin?" "Bu hiç adil değil! Sadece bir kere, o filmlerde hiç çekici erkek göremediğimi söylemiştim." Ve bu konuşmayı, Eliza'nın düğün arifesinde, kafası oldukça iyiyken yapmıştı. Neil onun yalanlamasının bitmesini bekledi. "Dediğim gibi o filmlerdeki kadınları düşün ve kamera için oyna..." "Hakkımda bilmediğin bir şey var mı?" Bakışları onun göğüslerine kaydı, sonra tekrar gözlerine çıktı. Gwen bütün vücudunun yandığını hissetti. "Bayağı şey var."
Novella YayınlarıKitabı okudu
Ücretsiz olduğu takdirde saçmalık olarak görülen bir şey, işin içine para girdiğinde birden bir saygınlık kazanır. “Bir şeyler karalamak için kaşınan mavi-çoraplılar'a dudak bükmek hâlâ kabul edilebilir bir davranış olabilirdi ama bu onların cüzdanlarına para koydukları gerçeğini değiştirmiyordu. Böylece, onsekizinci yüzyılın sonlarına doğru,
O dediğim Eliza, John ve Georgiana şimdi oturma odasında, ateş başındaki bir kanepeye uzanmış yatan annelerinin çevresini sarmışlardı. Mrs. Reed (bu kez ağlayıp kavga etmeyen) çocuklarıyla çevrili olarak, çok mutlu görünüyordu. Aralarına katılmayı bana yasaklamıştı. Beni öyle ayrı tutmak zorunda kalışı onu da üzüyormuş. Ama benim daha insan canlısı, daha çocuksu bir huy, daha şirin, neşeli tutumlar, yani şöyle daha az sinsi, daha rahat bir tutum edinmek için canla başla çalıştığımı Bessie’den duyuncaya ya da kendi gözüyle görünceye kadar beni yalnızca yaşamlarından hoşnut, mutlu çocukların hakkı olan ayrıcalıklardan yoksun bırakmak zorundaymış.
Can YayınlarıKitabı okudu
Öyle Eliza, hep acı, hep eziyet, ıstırap! Hayatım pelin otu gibi acı, yaşam özü içimde tükeniyor. Ben garip, sefil, umutsuz bir ağır ve pis işler amelesiyim, yalnızca seni aşağılara sürükleyebilirim, o kadar. Bir şey yapmaya, bir şey bilmeye, bir şey olmaya çalışmamızın anlamı ne ki? Yaşamanın ne yararı var? Keşke ölmüş olsaydım!
Reklam
22 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.