Hikaye /Aşk
Bak sana bir hikâye anlatayım, belki daha kolay anlarsın. Bir gün bir erkek kırlangıç Süleyman Peygamber'in tapınağının üstünde sevdiği dişi kırlangıca aşkını ilan etmiş. Raslantı bu ya, Süleyman Peygamber de o sırada tapınaktaymış. Kırlangıcın sesini işitmiş, kulak kesilmiş. Erkek kırlangıç dişisine şöyle diyormuş: 'Senin aşkın beni öylesine sardı ki, eğer şu kubbeyi Süleyman'ın üzerine yık desen, hiç tereddütsüz yıkardım.' Bu sözleri duyan Süleyman Aleyhisselam öfkelenmiş, kırlangıcı derhal yanına çağırmış. Ona demiş ki: 'Açıkla bakalım, az önce senden duyduğum o sözler neydi?' Kuş cesurca yanıtlamış soruyu: 'Ey Süleyman! Beni cezalandırmak için acele etme. Çünkü âşıklar öyle bir dille konuşur ki, o dili ancak deliler anlar. Doğru, senin işittiğin sözlerin hepsini ben söyledim. Doğru bu tapınağı Süleyman Peygamber'in başına yıkarım dedim. Ama ben o kuşa âşığım. Ve âşıkların yolu, kanunu, ahlakı yoktur. Onların tek yolu vardır: Aşk. Onların tek yasası vardır: Aşk. Onların tek ahlakı vardır: Aşk. Onlar sadece aşkın diliyle konuşurlar, ilim ve aklın dili, aşkın bu renkli dilinin yanında sönmüş bir ateş gibi cansız kalır.' İşte böyle demiş kırlangıç Süleyman'a. Ve Süleyman Peygamber de bağışlamış onu. Çünkü aşkta kötülük, artık kötülük değil; iyilikse artık iyilik değildir. Bir tek hakikat kalmıştır ortalıkta; mucizeleri gerçek kılacak mutlak aşk."
Hayatta bir çok kötü olayla karşılaşmış güçsüz çocukların hayal gücü üstün düzeydedir, böylesi çocuklar hayal kurup dururlar hep. Gelişimleri ileride öyle bir noktaya varır ki hayal güçlerinin yardımıyla gerçek yaşamdan kendilerini sıyırıp almaya bakar, yaşamın mahkum edilmesinde hayallerinden adeta bir araç gibi yararlanırlar.
Reklam
Sonra o kederin ardından üzerinize öyle bir eminlik (güvenlik duygusu), öyle bir uyku indirdi ki bu içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da canları derdine düşmüştü. Allah'a karşı cahiliyye zannı gibi hakka aykırı bir zan besliyorlar ve "Bu işten bize ne?" diyorlardı. De ki "Şüphesiz bütün iş Allah'ındır." Onlar sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar "Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki "Eğer evlerinizde de olsaydınız, üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar devrilip-ölecekleri yerlere yine çıkıp-giderlerdi. Allah (bunu) sinelerinizdekini yoklayıp-denemek ve kalplerinizde olanı temizleyip-arındırmak için (yaptı). Allah, sinelerin özünde olanı bilendir. (Âl-i İmrân 154)
Kadınlar iki 'X', erkekler bir 'X' bir de 'Y' kromozomu taşırlar.Yirmi üç homolog çiftten oluşmak şartıyla. Hâl bu ise, kadın milletinde kırk altı tane 'XX', erkek mille-tinde kırk altı tane mikroskobik 'XY' kromozomu var demek-tir. Sapına kadar erkek bir pala, 'Sapına kadar erkeğiz
Herkesleşmeyen Herkese Güzel Düşler …!
Şairin dediği gibi; “Gecenin bu kör, sağır ve dilsiz zamanlarında Beni şiire düşüreni sana havale ediyorum. Ey gecenin ve gündüzün Yerin ve göğün Arasında bulunan Görüp görmediğim Tüm mülkün sahibi Ömrüme öyle güzellik ihsan eyle ki Güzellik dahi imrensin Ey güzelliğin sahibi olan güzel Beni bir an olsun Kendimi yiyip bitiren kendimle baş başa bırakma “ Herkesleşmeyen herkese güzel düşler
Sonra ne oluyor biliyor musun? Geçiyor... Bir zamanlar uğruna dünyayı karşına alabileceğin insan, yabancılaşıyor sana.. Adım adım uzaklaşıyorsun.. Kör kalsa, yatalak olsa, bacaklarını kaybetse vazgeçmeyeceğin insanın buna hiç değmediğini farkediyorsun.. Bir an geliyor bir şeyler kırılıyor içinde. Bir şeyler dökülüyor.. Sonra ne oluyor biliyor musun? Ölmeye gidiyoruz diyerek ellerini tutsa, tereddütsüz gideceğin bu insanı hayretle izliyorsun.. Usul usul ağlıyorsun bir yerlerde, gidişine değil haketmeyişine.. Bir an geliyor, dayanamıyorsun.. Sonra ne oluyor biliyor musun? İp kopuyor en sağlam yerinden. En güvendiğin kişinin bıçak izi kalıyor sırtında..Kelimelerle anlatılamayacak kadar sarsılıyor hayallerin. Grileşiyorsun. Oysa biraz umudun olsa, cinayet işlerdin uğruna. Bu kadar çok düşmüş olmasaydın, daha güçlü kalkardın ayağa.. Biliyorsun. Çaresi yok, en çok buna yanıyorsun.. Sonra ne oluyor biliyor musun? Anlıyorsun. Korkuyorsun. Öyle çok yormuş oluyor ki seni, Ve öyle eksiltmiş, masumiyetine ateş edilmiş gibi hissediyorsun. Kimse o'nu senin kadar sevemez. Vazgeçerken, en çok buna üzülüyorsun.
Reklam
Burada bir iki sorun var, sayın matematikçi Pascal. Eğer bunu bir matematik denklemi gibi alacaksak, 1. içine subjektif değerler verilmemeli. Verilecekse eğer matematik, aritmetik denklemi gibi düşünülmemeli. 2. Diyelim yaptık, o zaman ortaya hangisi yani hangi tanrı diye bir başka soru çıkar. (Ki bu denklemi bu yeni çıkan soruna da uygulayacak mıyız?) 3. Bunu yapmak bir çıkar beklentisi değil mi? Bu bir erdem olabilir mi? Madem bu kadar yücelikten bahsediyoruz. ??? 4. Kaybedecek birşeyi olmamaları demekte subjektif bir yorum. Kim demiş yok diye kaybedecekleri. Öyle oturduğun yerden Kopernik'e Descartes'e sallamakla olmuyor bu işler Sn. matematikçi. Bu işler bu kadar basit olsaydı eğer. Ohoo. Demişsin ki keşke başka çağda doğsam, ya da daha uzun yaşasam. Doğru ilerleyen çağlarda da yaşamış olsan görürdün bu kadar basit mi.
OkurYazmaz Ömer

OkurYazmaz Ömer

@OkurYazmaz2345
·
19 Mart 02:43
Pascal Kumarı
Seçmeye mecbur olduğunuza göre, aklınız birini değil de öbürünü seçmekten ötürü daha çok rencide olmayacak. Bu işin bir boyutunu hal­lediyor. Peki ya saadete ne olacak? Tura diyerek Tanrı'nın varlığı için bahse girdiğimiz de kaybedip kazanacaklarımızı bir düşünelim. Şu iki durumu değerlendirelim: Kazanacak olursanız her şeyi kazanmış olursunuz, kaybedecek olursanız hiçbir şey kaybetmezsiniz . Öyleyse, hiç tereddütsüz Tanrı'nın varlığına bahse girin.
Sayfa 112Kitabı okudu
"İronik olarak, tıpkı korkunun korkulan şeyi getirmesi gibi zoraki bir niyet de insanın kuvvetle arzuladığını imkansız kılar. "Aşırı niyeť" durumu özellikle de cinsel nevrozlarda gözlenebilir. Bir erkek cinsel gücünü veya bir kadın orgazm olabilme yeteneğini sergilemek için ne kadar uğraşırsa, o kadar başarısız olur. Zevk, bir yan etki veya yan üründür ve öyle kalmalıdır; bir hedef haline getirildiği ölçüde kaybolur veya bozulur."
- Zamanlar öyle kötü oldu ki, insan en tıraşlı, en temiz gömlekli beyde bile, en partal serseride aldandığı gibi aldanabilir.
Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş; Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş. Gökten gelerek gönlüne rüzgâr gibi inmiş; Bir sır ki bu, ölsen bile asla açamazsın... Anlatması imkânsız olan öyle bir an ki, Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki... Bak emrediyor: Daldığın âlemden uyan ki Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
Reklam
Artık hiç bir şey eskisi gibi değil. Ben de öyle.
Cahit Sıtkı Tarancı
Cahit Sıtkı Tarancı
Hemingway'in Fitzgerald hakkında yazdığı şu cümlelerdeki gibi: "Onların (zenginlerin) özel ve büyülü bir ırk olduğunu zannederdi. Öyle olmadıklarını fark ettiğinde mahvoldu."
Bazen öyle sanıyor ki insan, eskisi gibi olabilir her şey... Olmaz halbuki. Olmaz. Tüketip de geçtiğimiz onca şey eskisi gibi olamaz.
200 syf.
·
Puan vermedi
Bir Derdin Mi Var?
Garip bir soruyla , üzerine giden bir soruyla herkes karşındakini , hayatındakini özellikle kendini bir tık anlayabilecek.. Bu kitabı okumaya başlarken ne Nemrut kadın ya , ay insan kendine bakar , adam ne korkak ya vs vs okuyordum. Farkında olmadan Ön Yargımı konuşturmuşum. Kitap ilerledikçe aslında çevremizde aile birliği(!) bozulmasın adı
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20232,746 okunma
Acaba senin de bilinçaltın var mıydı babacığım? Bana öyle geliyor ki sizin zamanınızda böyle şeyler icad edilmemişti. Sanki osmanlıların böyle huyları yoktu gibi geliyor bana.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.