Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
… Portuga iyice uzandı, yeleğini yastık niyetine ağacın köklerinden birinin üstüne serip konuştu: “Şimdi biraz kestirebiliriz.” “İyi de ben uyumak istemiyorum ki.” “Olsun. Seni başıboş bırakacak değilim, afacansın malum.” Elini göğsüme koyarak beni tutsak etti. Uzun süre ağacın dalları arasından geçip giden bulutları izledik. Beklediğim an
Küfür etmek
Bir erkeğin başka bir erkeğin üzerine sanki onunla çiftleşecekmiş gibi çıkması, yani teslimiyet jesti insanlar arasında yaygın değildir. Pek çokları da bu jestin insanlarda olmayışından memnun olmuştur. Fakat İngilizcedeki "s.keyim seni" (fuck you) sözü ve bu sö­zün pek çok dilde aynı şekilde kullanılması, sözü söyleyenin karşısındakini aşağı gördüğünü ifade etmekte ve kendinin yüksek bir statüde olduğu iddiasını taşımaktadır. Öyle görü­nüyor ki insanlar bir pozisyonun imgesini dilbilimsel alana taşımıştır. Her gün tüm gezegende bu söz milyonlarca kere işitilir. Hiç kimse bir an için durup ne anlama geldiğini dü­şünmez. Çoğunlukla dudaklarımızın ucundan kaçıverir. Bu kelimeleri kullanmak yatıştırıcıdır ve tatmin edicidir. Bu kullanım bir amaca sahiptir. Primat düzenimizin kimlik kartıdır ve tüm inkarlarımıza ve iddialarımıza rağmen doğamıza dair bir şeyleri açık eder.
say yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Öyle işte. Hâlâ biraz soğuk geliyor ama battıkça alışıyorum. Kendimi boşa aldım bayırdan aşağı koşuyorum. Düşüyorum gibi görünüyor olabilir ama bakma aslında uçuyorum. Söylediklerimin hepsini unut, sanki ben biliyorum da mı yaşıyorum Osman?
“…yaşamdan öylesine kopuğuz ki, gerçek “canlı hayata” karşı adeta tiksinti duyuyor, bize hatırlatılmasına dahi katlanamıyoruz. Öyle bir hale gelmişiz ki, gerçek “canlı hayat” bize adeta bir iş, bir ödev gibi görünüyor, onu kitaptan öğrenmeyi yeğliyoruz…”
Sayfa 138Kitabı okudu
Şairin dediği gibi Dünya...
Balkonlarınız çok yüksek sizin, baş döndürüyor. Dünya pek alçak bir yer olacak yakında öyle görünüyor.
Renklerden Moru alıntılar
(1) Kimi kadınların sırtlarında çocukları vardı ne kadar yorgun olsalar da şarkı söylüyorlardı Celie! Bizim oralarda yaptığımız gibi tıpkı. Yorgun insanlar neden şarkı söyler, diye sordum Corrine'e. Başka bir şey yapamayacak kadar yorgun oldukları için, dedi. (2) İsa olmak da zordu, dedi Shug. Ama o bir yolunu buldu. Unutma bunu.
Sayfa 1 - Doğan Kitap - Renklerden Moru
Reklam
Vasiyetimi yazabilseydim, yazmam gereken bir önemli madde de... Çok önemli. Vasiyetimi yazamadan ölürsem -ki öyle görünüyor- kadınlarım için yazdıklarım, onlann mektupları, fotoğraflarımız, benim notlarım... Sevdiğim, çok sevdiğim, beni sevdiklerine inandığım kadınlarım... Beni düşkırıklıklarına uğratanlar... Beni seviyormuş gibi görünenler... Kitaplığımda ayrı dolaplarda dosyalar içinde duruyor bütün o sevi belgeleri. Ne çok, ne çok... Onlar benim en değerli zenginliklerim: ihanete uğramışlıklarım, aldatılmalarım, acılarım, inandıklarım, sevgilerim, yürek çarpıntılarım, bulut oluşum, yağmur oluşum, yel oluşum... Bu dosyaların hiçbiri ölümümden sonra, benden geriye kalmamalı. Ah, bunları vasiyetimi yazıp belirtmeliydim.
Maalesef
Şairin dediği gibi, "Balkonlarınız çok yüksek sizin baş döndürüyor Dünya pek alçak biryer olacak yakında öyle görünüyor... " Binaların yükselip yeryüzünün aşağılarda kaldığı, eşzamanlı olarak, kibrin ilerleyip alçakgönüllülüğün gerilerde kaldığı bir zamanda yaşıyoruz.
Şu anda biraz gülünç görünüyor, bu doğru, ayağına bembeyaz, kocaman ev terlikleri giymiş gibi duruyor ama böyle gülünçlükler uzun sürmez, on dakikaya kalmaz ayakkabılar leş gibi olur, yaşamdaki her şey öyle değil mi, zamana zaman tanıyın her şeyi çözümlesin.
Sayfa 270 - CanKitabı okudu
Neredeyse hep Ben diyecektim dört bir yanım; kristal gibi saydam Uçurum, karartılmış, suskun. Neredeyse yıldızları bile tutacaktım içimde; öyle büyük görünüyor bana kalbim; bıraktı onu geri seve seve,
Reklam
“Kadim uygarlıklar tarihinde, yeraltında yaşayan farklı bir canlı türünden sürekli bahsedilir öyle değil mi? Mesela Tibet ve Orta Asya geleneklerinde Agarta ve Şambala adında, dağların içinde yaşadığına inanılan bir halk vardır. Yanlış hatırlamıyorsam Yahudilerin kutsal kitabı da Gog-Magog adında istilacı varlıklardan bahseder. Hatta Hindu kutsal metinlerinde bile Koka-Vikoka kadında yer altında yaşayan canlılar olduğu söylenir. Bence aynı varlıklar Kur’an-ı Kerim de Yecüc-Mecüc olarak anlatılmış gibi görünüyor. Sonuç olarak, insanlık tarihi boyunca yeraltında yaşadığına inanılan bir varlık kültü, sürekli konuşulup anlatılan bir şeymiş zaten.”
Sayfa 241
Öyle işte. Hala biraz soğuk geliyor ama battıkça alışıyorum. Kendimi boşa aldım bayırdan aşağı koşuyorum. Düşüyorum gibi görünüyor olabilir ama bakma aslında uçuyorum. Söylediklerimin hepsini unut, sanki ben biliyorum da mı yaşıyorum Osman?
Sayfa 108Kitabı okudu
Tanıdık geldi mi?
Gelecek yıllarda nasıl olacağını bilmiyorum. Dünyada müthiş değişiklikler oluyor, bazı güçler yüzünü tanımadığımız bir geleceği biçimlendiriyor. Bu güçlerin bazıları bize kötü görünüyor, kendi içlerinde olmalar da iyi diye bildiğimiz baska şeyleri ortadan kaldırma eğiliminde oldukları için. İki adamın tek adamdan daha büyük bir taşı kaldırabileceği doğru. Bir ekip tek adamdan daha büyük hızlı ve iyi otomobil üretebilir; devasa bir fabrikanın ekmeği de daha ucuz ve daha bir örnektir. Besinlerimiz, giysilerimiz ve barınaklarımız hep seri üretimin karmaşıklığı içinde imal edildiğinde, seri yöntemi düşüncemize de sızarak diğer bütün düşünüşleri ortadan kaldıracaktır. Zamanımızda seri ya da kollektif üretim ekonomimize, siyasetimize, hatta dinimize yayılmış durumda; öyle ki bazı uluslar Allah düşüncesinin yerine kollektif düşüncesini koydular. Benim zamanımın tehlikesi bu. Dünyada müthiş bir gerilim var, kopma noktasına yaklaşan bir gerilim; insanlar mutsuz, kafaları karışık. Böyle bir zamanda kendime şu soruları sormak bana doğal ve iyi bir şey gibi geliyor: Ben neye inanıyorum? Ne için ve neye karşı mücadele etmeliyim?
"Dışarıdan bakınca her şey kolaymış gibi görünüyor değil mi Doktor Bey evladım? Hele devletin tepesinde olmak... Öyle ya, bir emirle her şeyi halledersiniz, istediğinizi asar, istediğinizi kesersiniz. Ahali böyle zanneder işte ama gerçek bu değildir. Aslında hükümdar tahtının esiridir, kölesidir, her istediğinizi yapamaz.
Bütün bu yazdıklarım tatsız bir etki yaratacağına da eminim,zira hepimiz yaşamla bağını az ya da çok kaybetmiş,kör topal idare eden insanlarız.Hatta yaşamdan öylesine kopuğuz ki,gerçek “canlı hayata” karşı adeta tiksinti duyuyor,bize hatırlatılmasına dahi katlanamıyoruz.Öyle bir hale gelmişiz ki,gerçek “canlı hayat” bize adeta bir iş,bir ödev
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.