Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Elesti bezminden geldim Hakkı Hak ikrara ben, Hamt olsun hamdı senalar düşmedim inkâra ben, Ademi adem eyleyen arifi irfan imiş, Yar için can feda etmem öyle bir hünkâra ben.
Sayfa 141Kitabı okudu
Sabahattin Ali burada çok kalacak mı imiş? Herhalde geldiği vakit görürüm. Aramızda şüphesiz hiçbir kötü şey yok. Aşk bahsindeki düşünceleriyle beni senin elinden alması bahsine gelince hiç de öyle olduğunu sanmı­yorum. Beni hiç kimse senden uzaklaştıramaz.
Reklam
Seyit Kutub’un hezeyanları!
Seyit Kutub’un Hazreti Osman efendimiz hakkındaki akıl almaz iftiraları ile zekât konusundaki İslam’a zıt, sosyalizm benzeri sözlerini iki yazımda kaleme almıştım. Pek çok okuyucum Seyit Kutub’u böyle bilmediklerini ifade ederek başka hatalarının olup olmadığı konusunda sorular sordular. Bu itibarla kendisi hakkında bir yazı daha almaya karar
CENÂB-I HAK NEFSE DEMİŞ Kİ...
"Hadisin rivayetlerinde var ki: Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: "Ben neyim, sen nesin?" Nefis demiş: "Ben benim, sen sensin" Azab vermiş, cehenneme atmış, yine sormuş. Yine demiş: "ENE ENE; ENTE ENTE". Hangi nevi azabı vermiş, enâniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azab vermiş. Yani aç bırakmış. Yine sormuş:
Sayfa 294 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Tecrübe hataya mani değil hatayı tanımaya imkan imiş, ama sen hata yapmasan da ne yaptığını aslında bilemeyeceğini öğrendin. İnsanın kötüyü tanıyıp iyiye aşinalık tesis edemeyecek yaradılışta olduğunu bir ara sezdin, sonra o da geçti, eski vehmine yerleştin.
Onuncu Bürhan (Onuncu delil,hüccet)
Gel, ey bir parça insafa gelmiş arkadaş! On beş gündür biz buradayız. Eğer şu âlemin nizamlarını bilmezsek, padişahını tanımazsak cezaya müstahak oluruz. Özrümüz kalmadı. Zira on beş gün güya bize mühlet verilmiş gibi bize ilişmiyorlar. Elbette biz başıboş değiliz. Bu derece nazik sanatlı, mizanlı, letafetli, ibretli masnular içinde hayvan gibi
Reklam
Bir zamanlar bir üstat varmış. İnsanlar konuşmasını dinlemek için toplanmış. Söyledikleri harikulade imiş, sevgi sözcükleri ona kulak veren herkesin ta yüreğine işlemiş. Kalabalığın arasında bir adam, Üstadın ağzından çıkan her sözcüğü dinlemiş. Gönlü yüce olduğu kadar alçakgönüllüymüş de. Üstadın sözleri bu adamı öylesine derinden etkilemiş ki
Risale-i Nur Kur'an'ın malıdır ve manasıdır
Ben çekirdek gibi çürüdüm ve kurudum. Bütün kıymet ve hayat ve şeref o çekirdekten çıkan şecere-i Risale-i Nur ve mu'cize-i mâneviye-i Kur'âniyeye geçmiş biliyorum. Ve öyle itikad ettiğimden i'caz-ı Kur'ânî hesabına izhar ederim. Bütün kıymet bir mu'cize-i Kur'âniye olan Risale-i Nur'dadır. Hattâ eskiden beri taşıdığım Bediüzzaman ismi onun imiş.. yine ona iade edildi. Sikke-i Tasdik-i Gaybi
YAZIP GELESİN
Verilen Ayak: Yazıp Gelesin Şiirin dersini, Pir’den alasın, Redifi uyağı, yazıp gelesin. Verilen ayağa, bağlı kalasın, Rahlede uyuyup, sızıp gelesin. Verilmiş ayakla, sen yürü yaya,
68 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Diriliş #Nesil #Amentü
Maalesef Sezai Karakoc 'tan ilk kitabım. Ne zaman kitaplarını görsem beni çekerdi elime alır uzun uzun bakardım kitaplara. Bir bağ vardı kitaplarla aramızda ama bir türlü okumak nasip olmamıştı şuana denk. MTO nun ne olduğunu öğrenip, okumaya başlayınca tanıştım eserle. Diriliş Neslinin Amentüsü... İncecik kitap yani, çabucak biter diye okumaya başlamıştım. Fakat her cümlesi üzerine düşünülmesi gereken, aslında marifet bitirmek değil anlamak olduğunu hatırlatan bir eser oldu benim için. O kadar derin anlamlar yüklü ki satırlarda, yazar öyle öze indirmiş ki Neslin Amentüsü'nü.. Daha önce okumayı isterdim demiyorum çünkü zamanı şimdi imiş bu süreçte karşılaşmam gerekiyormuş demekki bu muazzam eserle. Her cümlesi ayrı bir muhteva barındırıyor. Okunmalı, okutulmalı ve en önemlisi düşünülmeli. Yazarın şu sözlerine yer vermek istiyorum. "Ben insanın bir ruh, ruhun da bir tapınak olduğuna inanıyorum. Bir başka deyişle, insan ruhunda bir tapınak, insan ruhunun bir tapınak olduğuna inanıyorum... insan orada kendi içine eğilir; o dupduru suda bulanıklığa ait ne varsa temizlenmeli ve o mermerimsi geometride tek ışık ve tek aydınlık yansımalıdır: Allah'a inanma ışığı ve O'na inanma aydınlığı. Sesimi yükseltirsem bunun için yükseltirim. Yoksa bunun dışında dünyada hiçbir şey ses yükseltmeye değmez.!" Bu paragrafı bile özetliyor aslında her şeyi..
Diriliş Neslinin Amentüsü
Diriliş Neslinin AmentüsüSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 202218,6bin okunma
Reklam
Cemil Topuzlu’nun komik bir anısı ;
Uzatmıyalım, emirnamemi alıp hastahaneye gittim. Fakat kapıdaki fevkalâdelik nazarı dikkatimi celbetti. Her yer silinmiş süprülmüştü, antre kalabalıktı. Ben, bunları tabiatiyle üstüme mal etmiyerek Başhekim Mehmet Paşanın odasına girdim. Emirnameyi verdim. Mehmet Paşa, bunu okur okumak kahkahayı basmasın mı! Hem de nasıl, adamcağız, kasıkları çatlarcasına gülüyor, gülüyor, gülüyor… Bu zaviyet karşısında, alınmış, kızmağa başlamıştım. Öyle ya, ne emirnamede, ne de bende gülmeyi icap ettirecek bir şey yoktu!… Muhatabım, mâfevkim olmasına rağmen - ben o zaman Kolağası idim dayanamadım. Niçin güldüğünü sordum. Mehmet Paşa daha çok gülmeğe başlamasın mı?!… Nihayet, başhekim, kapıçuhadarını çağırttı : -Lâfı kulağınla dinle, bak, imparator değil, operatör imiş, dedi. Meğer meselenin aslı şuymuş: Kapıçuhadarı bir gün evvel herhangi bir idarî sebeple Sıhhiye Reisinin nezdine gönderilmiş. Reis : Yarın sizin hastahaneye operatör gönderiyoruz, demiş. Zavallı kapıçuhadarı ömründe ilk defa işittiği bu sözü imparator şeklinde anlamış, O sırada Alman Kayzeri Wilhelm II nin akrabasından adlı bir Fransız müdür tayin edilmiştir. bir prens de İstanbul'a hekime: gelmiş bulunuyordu. Adamcağız, koşa koşa Baş hekime Yarın hastahaneye imparator geliyormuş, haberini vermiş. Başhekim de, kapıçuhadarı gibi yanlış anlamış, Wilhelm'in akrabası olan prens İstanbul'da ya, o gelecek diye düşünmüş… İstikbal hazırlığı yaptırmış! Gele gele de ben gelmişim!
"Derler ki zaten her şey 17. asırda bitmiş, 18. sürükleyici, 19 mukallit, 20 maskara, Allah korusun ilerisi sefalet fidanlığı, esfel hazırlığı, yangın yeri depoluğu, Lut toprağı imiş."
"Demek dünya gülünecek yer, yaşananlar bir müstehzi nazar bırakıp terk edilecek şeyler imiş."
"Dünya işte, önden giden arkadan gelene gülermiş, bir bildiği olduğundan mı, nelerin gittiğini görüp kalanla eğleşecek olanın hâline mi, işte böyle bir hâl imiş."
Sayfa 103 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.