İbn Batta El-Ukberî (رحم الله) şöyle demiştir: "İşte biz öyle bir zamana erdik ki dini selamette olan kimse azdır, Allah'ın koruduğu ve ilimle dirilttiği kimse haricinde bir kimsenin kurtuluşa ermesi çok zordur." (Cilt, 1/s.244)
Sayfa 244 - Polen Yayınları
Acının ortasında acısız olmayı, Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım. Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım. Aşk diyorsunuz ya, İşte arda durun bayım lslak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım Kendimin ucunda Öyle ıslak, Öyle kötü kokan, Yırtık ve perişan. Siz aşkı ne bilirsiniz bayım Aşkı aşk bilir yalnız!
Reklam
İnsan bir şeylere inanır, çünkü onlara inanmaya şartlandırılmıştır. İnsanın kötü nedenlerle inandığı şeyler için başka kötü nedenler bulmak –işte felsefe budur. İnsanlar Tanrı’ya inanırlar çünkü öyle şartlandırılmışlardır.
Umud, sen bizleri böyle yaptın. Bizler de seni öyle yaptık işte.
"Eğer aşık olup olmadığınız konu­sunda kafanız net değilse tek bir şeyden emin olabilirsiniz. Aşık değilsiniz. Çünkü aşk sorgulatmaz. Sadece çarpar. Öyle bir çar­par ki seni yere serer. Sen de yere serilmişken sana çarpan şeye değil de o an hissettiğin mutluluğa odaklanırsın. Serildiğin yer­ den gökyüzüne anlamsız bir gülümseme ile bakarsın. Bir an da beyninin arka planında, sürekli bir müzik çalmaya başlar. İşte o an anlarsın ki , gerçek hayatın en büyük eksikliği bu müziktir".
Popüler Kültür-Bilim Serisi
“Rica ederim kendi düşüncelerinizle bulacağınız yargıyı sırf kendi vicdanınız olarak kabul ediniz. Öyle bir vicdanı bende de aramayınız.” İşte bu kadar…
Reklam
Kasım '83
. . . Ve doğruluruz her karanlıkla Sarsılmanın yakın imgesinde. Bu şehrin insanları dostum Yokuşları mutsuz çıkıp da mutlu mu inerler? Hayal çiçeklerini mi koklarlar kafes içkievlerinde? İletilir mi bengi ay? Öyle ya güneş de yorar Çalışmak gibi. Bundan işte izbeler yalnızlığı Kaçkın bocalayanlar öyle Kentlerle köyler arası. Sarı yayılmış hücrelere Korkunç uzanır günler Durdukça çorak gecelere Rüzgâr ne katar varlığa Yabanıl dönüşlerle? Yüreğin burkulması, Göz dayanıksızlığı, Aşk azlığı...
Sayfa 90 - Everest şiirKitabı okuyor
Esmer güzeli Neclâ’nın baktıkça “bayıldım” dediği gökyüzü işte ben bunu mutlak yazmalıyım dedim Karanlıkta dünyayı bir bir hatırlamak Ben yeter dedikçe şehirlerin güzelleşmesi Bir anda kendi kendime bulduğum mutlu gerçek Bir kadın var beni onun iki eli iki gözü kurtarır yaşamamaktan Öyle hoşlanırım ki onunla yatmaktan utanırım artık Sabahları acıkmayı ondan öğrendim
Öğrenciler de öğretmenlerine birçok şey öğretebilirler.
Beşinci sınıftayken sınıf öğretmenim Fahamet Hanım, bir derste Ankara Meydan Savaşı'nda Bayezid'in daha önce geldiğini fakat erkekliğe sığmaz düşüncesiyle Timur'a saldırmadığını anlattı. Ben de "Hocam öyle bir şey yok, daha önce gelen Timur'dur," dedim. "Sen sus, o öyle değil," dedi. Bizim evde Şerafeddin Ali Yezdînin Zafernâme kitabının eski Türkçe bas kısı vardı. Eve gelince ona baktım ve kendi bilgimi teyit ettim. Ertesi gün de okula götürdüm ama ben nereden bileyim hocamın kitabı okuyamayacağını... Ben okuyabildiğim için herkes okuyabilir sanıyordum. Fahamet Hanım, okuyamayınca kitabı alıp attı. Ben de "Cahil karı!" dedim, o zaman da beni sınıftan attı. Arkamdan da çantamı attırmış. Okul müdürü ertesi gün annemi ve babamı çağırıp "Celâl'i okuldan alın, bundan sonrası tatsız olur," demiş. Bu kitaplar, bana bilgili bir insanın her şeyi yapabileceği- ni öğretti. Yeter ki bilgili olalım diye düşündüm. Karakterlerin hepsinin muazzam bir tabiat bilgisi vardı ve her birine hayran oldum. Hepsi insanın nasıl bir tabiat içinde yaşadığını keşfet- mesine olanak sağlayan muhteşem kitaplardır. Yine söyledim kendi kendime: "Ulan böyle bir adam olmak var be! Gittiği her yerde şöyle bir etrafa baktığında ne var ne yok anlamalı insan." İşte bu kitaplar benim ilham kaynağım oldu.
Bence insan onu kaybetmeye yaklaştıkça yaşamın çok daha yaşamaya değer, çok daha ilgi çekici olduğunu anlıyor. Belki böyle olmamalı ama öyle işte. Genç, kuvvetli, sağlıklıyken, önünüzde yaşanacak uzun bir ömür varken insan yaşamın değerini anlayamıyor. Zaten bazen aşk, bazen yalnızca endişe ve üzüntüden intihar edenler de genellikle gençler oluyor. Yaşlılar ise yaşamın ne denli değerli ve ilginç olduğunu biliyorlar.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.