Güzel başlayan bazı romanlar ilerledikçe sarpa sarmaya başlar da bir umut okumaya devam edersin ya, hah işte ben öyle yapmayı bıraktım. Neresinde kaldığımı unutmayayım diye değil, tam da neresinde vazgeçtiğimi hatırlayayım diye sayfayı köşesinden katlayıp rafa kaldırıyorum, yani artık istemiyorum Osman.
"Öyle işte, insanlar çeşit çeşittir: Kimi sadece kendi için yaşar ..."
Sayfa 899 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
İnsan aslında karmaşık bir varlık değil. Çoğunluğu zamanın büyük bir bölümünü yaşamak için kullanıyor, geriye kalanı ise, özgür oldukları küçük zaman diliminden öyle korkuyor ki, ondan kurtulmanın her türlü yolunu deniyor. İşte insanın değişmez yazgısı!
Hayatım boyunca hep, “Her şey anını bekler.” cümlesini tekrarladım kendime ve her seferinde, her adımımda bunu tekrarlamaya devam ettim. Birlikte her şeyin anını beklediğine inanalım. Ne yaşarsak yaşayalım bilelim ki aslında her şey anını bekliyor ve taşlar öyle bir yerine oturacak ki bir gün, “Hah, işte oldu” diyeceğiz.
“Ya öyle işte kızım,sana bir sır vereyim mi? Senin ayaklarının altında paspas ettiğin kendini,hiç kimse baş tacı yapmıyor .”
Noraliya
Zavallı hayatında ne istediyse olmamış, ne istemediyse olmuş, ölümünden sonra da öyle işte.
Sayfa 256Kitabı okudu
Reklam
"Daha önce işe yarayan bütün yolları denesen de yaşamaya dair bir lokma heves bulamadığın zamanlar vardır ya, işte öyle çukurlarda debelenip duruyorum bu aralar. "
Sayfa 93 - İletişim yayınlarıKitabı okuyor
bir dil ki sanki tamamıyla bir insan olsun
- Bilseniz, şiirin nasıl bir dile muhtaç olduğunu bilseniz! Öyle bir dil ki... Neye benzeteyim bilmem? Konuşan bir ruh gibi güzel söz söylesin, bütün kederlerimize, sevinçlerimize, düşüncelerimize, o kalbin bin türlü inceliklerine, fikrin bin çeşit derinliklerine, heyecanlara, öfkelere tercüman olsun, bir dil ki bizimle birlikte gurubun hüzünlü renklerine dalsın düşünsün, bir dil ki ruhumuzla beraber bir matemin kederiyle ağlasın. Bir dil ki asabırnızın heyecanına eşlik ederek çırpınsın... Hani ya bir kemanın telinde yakalanamaz, anlaşılamaz, bir kurala bağlanamaz nağmeler olur ki ruhu titretir... Hani ya, tan yeri ağarmadan ufuklara hafif bir renk uyuşmasıyla dağılmış sisler olur ki üzerlerinde resmi yapılamaz, belirlenemez yansımalar uçar, bakışiara buseler serper ... Hani ya, bazı gözler olur ki sonsuz karanlıklada dolu bir ufka açılmış kadar ölçülemez, nerede biteceğini anlamak mümkün olamaz derinlikleri vardır, duyguları yutar ... İşte bir dil istiyoruz ki onda o nağmeler, o renkler, o derinlikler olsun. Fırtınalada gürlesin, dalgalarla yuvarlansın, rüzgarlada sarsılsın, sonra veremli bir kızın yatağı kenarına düşsün ağlasın, bir çocuğun beşiğine eğilsin gülsün, bir gencin ümitle parlayan bakışına saklansın. Bir dil... Oh! Saçma söylüyorum, zannedeceksiniz, bir dil ki sanki tamamıyla bir insan olsun.
Sayfa 8 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri: Ali Faruk Ersöz, 3. BasımKitabı okuyor
Sevda hususları öyle termometre filan gibi belirli dereceleri bölünebilir değildir zannederim. Bir insan bir diğerini niçin sever, niçin sevemez, bu önemli husus matematiksel kesinlikle belirlenemez işte ben sizi sevmiyorum ve sevemem buna ne diyeceksiniz?
Belki de ananızla babanız, öğretmenleriniz sevmeyi bilmiyorlardır ve işte bunun için böyle korkunç bir dünya yarattılar, öyle toplumlar yarattılar ki sürekli kendi içilerinde ya da başka toplumlarla savaş içindedirler..
Sayfa 61
Reklam
" Berlin'de yalnızsınız değil mi? " “ Ne gibi? ” " Yani.. Yalnız işte.. Kimsesiz.. Ruhen yalnız.. Nasıl söyleyeyim, öyle bir haliniz var ki.. “ Anlıyorum, anlıyorum. Tamamen yalnızım. Ama Berlin'de değil, bütün dünyada yalnızım..”
Aşk... Belki birinden hoşlandıktan sonra... Ne bileyim hoşlandığın biriyle iyi vakit geçirmektir. Değişmek, yapraklanmak, çiçeklenmek... Çoğalmak diyorlar ya hani öyle... Yoksa kös kös yaşa git. O ne o? Zaten bir tane de aşk tarifi olmaz! Mesela... Sardunya toprakla buluştu mu su vermesen de coşar... Güle su lazım... İnce ince ilgilenmek lazım... Petunyaya ne yaparsan yap yaz sonuna doğru ölür. Papatyalar da sardunyalar gibidir mesela. Begonvil çok güzeldir ama sert bir kışı atlatamaz. Naparsan yap atlatamaz işte. Yani aşk dediğin insanın toprağının nasıl olduğuna... Başına neler geldiğine bağlı. Hangi çiçeğe benzediğine bağlı. İki insan bir araya geldiğinde topraktan ne çıkacağına bağlı.
KYK yurduna geç kalınca beni soru yağmuruna tuttun arkadaşım :)))
Yine geç kaldım işte! Sen şimdiye kadar nerelerdeydin! Her şeyi bana anlatacaksın! Doğrusu artık geri döneceğini sanmıyordum. Mektubumu buldun mu? Öyle mi? Hâlâ orada mıymış?
Sayfa 171 - Kaynak Yayınları 2. BaskıKitabı okuyor
Sende bir şey var, öyle bir şey ki hiçbirinde rastlamıyorum. Öyle bir şey ki işte bütün endişelerim senin yanında yok oluyor.
Sayfa 16 - PusluKitabı okudu
Ama işte bazen olur öyle, farklılıklarınıza rağmen, hatta belki de farklılıklarınız yüzünden seversiniz insanları..
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.