Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hafızai beşer nisyan ile maluldür. İnsan kelimesinin kökeni de nisyandan gelir. Yani unutmak. İnsan unutur... İlk unuttuğu Kalu Bela'da Allah'a verdiği sözdür. Ve unutmak aslında ne büyük nimettir. Unuttuğum bütün acılarımın benimle birlikte hayatımda devam ettiği düşüncesi bile beni tedirgin ederken unutmanın şükrü nasıl eda edilir bilmem Mesela Allah bazen öyle bir affeder ki kulunu, kul işlediği günahı bile unutur. İşte bu ne güzel bir nimettir. Ama bazen unutmak ne büyük ahmaklıktır. Aynı şeyi yaşayıp farklı tecrübeler edinmeye ne gerek var değil mi ama. Hatırlamak nimetinin de farkında olmak gerekir...Bu dünyada geçmeyen, yok olmayan, unutulmayan hiçbir şey yok.
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. “O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin onu sevdiğinden… Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın
Reklam
İşte öyle bir şey
Bakıştık ama barışamadık. Öyle bir mesele işte...
Değişik hayatlardayız, birimiz diğerimizden habersiz yaşıyoruz. Sonra ne mi oluyor ? Geçip gidiyoruz işte kaldırımdan öyle sessizce..
Din Bu
"Şeriatımız için gerekiyorsa bebekler bile ölmeli" diyen ruh hastası hahamın vaazını dehşetle izledim. Geçmişte medeniyetlerde kısmen de olsa bir çözüm sağlamış devletlerin kurulmasına vesile olsa da bugün "din" mevzusu ciddi şekilde tartışılmalıdır.Şimdi böyle konuşunca biri ordan çıkıp "ama bizim dinimiz öyle mi?" der.İşte sorun da tam olarak bu zaten...Bütün dünya "x" dinine mensup olsa öteki ordan çıkıp gerçek "x" bu değil diyecek...sonsuz saçmalık döngüsü... |e.ç.
Reklam
İşte öyle bir şey .
Yarım kalmaz insan . Yarım bırakılır, yaralı bırakılır, yarı yolda bırakılır.
Öyle işte, olmuyor sensiz.
“Yaşlandıkça aksileşen insanlar vardır hani. Bir de bakar ki yaşamında kendisi yok, içi bunu hisseder. Ona kızar, buna kızar ama aslında neye öfkelendiğini kendisi de bilmez. Avuçlarının arasından yaşanmadan akıp gitmiş, anlamsız, boş bir ömür… İşte, öfkenin kaynağı budur. Bazıları da vardır ki yaşlandıkça daha saygı uyandırır insanda. Öyle keyiflidirler ki… Onların da içi bilir; doya doya yaşanmış, anlamlı bir ömür sürmüşlerdir. Özellikle çocuklara ve gençlere karşı dikkat çekici bir hoşgörü ve sevgi beslerler.”
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.