“Ona hayranlık duyarım. Öyle eksiksiz ki! Bu dünyada herhangi bir çeşit kusursuzluğa, dört başı mamurluğa rastlamak zor, öyle değil mi? Bu adam öyle işte. Kendi türünde gerçekten dört başı mamur. Başka herkes eksik, bitmemiş, öyle çok parçaya bölünmüş ki, parçalar birbirine uymaz olmuş. Ama Toohey öyle değil. Yekpare bir kaya o. Bazen dünyaya kızdığımda, onu düşünüp avuntu buluyorum. Öcüm alınacak nasılsa, diyorum. Hak ettiğini bulacak bu dünya ... çünkü Ellsworth Toohey var.”
Ağabeylerden biri, bir ara hizmeti gevşetmiş ve bir gün Üstad Bediüzzamanla karşılaştığında, hazret-i Üstad;
-Hayrola ne bu hâl?
diye sorunca da;
“Üstadım, borcum, harcım oldu, hastam, ölüm v.s.
İşte bu meşguliyetleri bitirip yeniden başlayacağım”
diye cevap vermiş.
Bunun üzerine Üstad;
-Sen bunların neden olduğunu biliyor musun?
Bunlar
öyle bir sigara yakıp yüzüme bakarken içinden şey diyor musun, bir gece gülse, bir gece sevişsek hiç dert yokken, yokken hiçbir savaş ve yara kabukları dirseklerinde, öyle bir gece usul bir ıslık gibi yani, sevişsek işte, yine uyuyakalınca zehir zemberek bir kabustan gözleri sıkılı bir diş gibi, çığlık çığlığa kan ter içinde uyanacak. diyor musun. sen de bana bakınca katrandan kara bir gece mi görüyorsun.
#kitapyorumu #seldaileoku
#donukgözler
ÜÇ CESET...
ELİNDE POMPALI TÜFEK VE ÜSTÜ BAŞI KAN İÇİNDE OLAN GENÇ BİR KIZ VE DONUK GÖZLERİ...
.
Kitap öylesine güzel bir başlangıç yaptı ki, beni kendisine yapıştırdı resmen. Şimdi diyorsun ki katil belli. Cık cık cık... Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Buz dağının görünen yüzü bu,ya görünmeyen yüzü...
Havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü
Ve yabanıl ak atlar doludizgin
Bu sabah, bu sabah öylesine güzel ki
Bu sabah yağmur yağacak
Bu sabah gün açacak
Bu sabah tekmil tornurcuklar patlayacak
Bahar patlayacak
Köpükler, bulutlar patlayacak
Özlemierin en güzeli, tozlu bir özlem
Topraktan yeni çıkarılmış
Üç bin yıllık yunan şarabı
Atların kara
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş bana göre kendi başına günümüzün başyapıtlarındandır. Tüm kitaplarını zevkle okur, imkanlarım dahilinde olan tüm söyleşilerine katılırım. Bu kitabı bambaşkaydı.. Okuduğum her kitabından muhakkak bana hitap eden kısımlar olmuştur. Genelde deli gibi çizip okumayı severim kitaplarını. Bu kitabında ise dizeler sizi öyle bir yaralıyor ki altını çizmeye kalem kaldıramadığım yerleri oldu. Her dize bir yaralıdır zaten, biraz kırık, biraz ümit ve acı dolu. Eğer bunları hissedebiliyorsanız kitabı sanki kendi kalbinize bakıyormuş gibi okuduğunuzu fark ediyorsunuz. Benim için şu ana kadar en yaralandığım şiir kitabı buydu. Bazen sevmek istersiniz ya da seversiniz bilmiyorum. Bu olaya veya duruma bir isim veremedim henüz. Karşınıza çıkan tüm dizelerin aşkınıza yazıldığını hissedersiniz. İşte demek istediğim tamda buydu diye diye okursunuz. En etkilendiğim ve beni canımın güzel acısına götüren dizeleri de ' Beni sevmesen de olur/ Seni sevmeme izin ver yeter.' bu ikisiydi. Yaklaşık beş dakika sadece defalarca bu cümlede takılı kaldım. Çok tanıdık, çok yakın, çok çok...
Sırf kuduzdan değil saldırma sonucunda da ölen pek çok çocuk, genç, orta yaşlı, yaşlı insan oldu. Yüzlerce insan uzuv kaybı yaşadı. Bakın siz bu haberleri "ay içim kaldırmaz" deyip izlemiyorsunuz diye, yok olmuyor. "Taş atmışlardır, nanik yapmışlardır" gibi sözlerinizle alakası olmayan görüntüler duruyor her yerde. Ama şu
Sözcüklerin beni büyülerdi. Olamaz derdim. Çok cahildim şiirlerle ilgili. Her sözcüğün sana ait olduğunu düşündükçe kalbim yerinden fırlayacak gibi olurdu. Sonra baktım ki o güzel bulduğum alıntılar bir tek sende yok. Sen de sadece sevdiğin için paylaşıyor olabilirsin, her şeyden kendime pay çıkarıyor olabilirim. İşte o gün yaşadığım hayal kırıklığının tarifi yok.
Senin benden emin olmak için attığın adımlar her cümlene şüpheyle bakmama neden oldu. Hâlâ öyle. Sen bana hiç haber vermeden yaşıyorsun ya şüphelerim arşa çıkıyor. Kendimi kapana kısılmış hissediyorum. Senin beni hayatından uzak tutarak yaşayıp bir görünüp bir kaybolman arasında.
İşte ben sempozyum sunumum için hazırlanmak yerine gidip 4 saat boyunca mezuniyet sunum Metinlerini hazırladım.
Diğer sunucu arkadaş da piknik parti falan.. Öyle yani..