Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yazarken
Düşünüyor insan yazarken- gerçekten bunları benden başka okuyacak kimse var mı diye. Yani laedri olarak gönderebilirim tabii ki her daim dünyaya, ama benim altımda benimle alay etmeden okuyacak, benim yazdığımı bilecek... İşte burada duraksıyor insan. Etrafta başkaları da varken yazmak çok garip değil mi? Sanat sanat içinse yazmak da benim için
533 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
KİNYAS ve KAYRA - HAKAN GÜNDAY Yorumuma başlamadan önce beni çok etkileyen bir alıntıyı paylaşmak istiyorum: “Bilemezlerdi benim geleceğimi. Onlar bir çocuk istediler ama ben geldim! Dünyaya en az değeri veren insan. Onlar normal bir çocuk istediler, eğitim görüp, meslek sahibi olacak, gururlanacakları. Ama ben geldim. Bilemezlerdi bir canavarı
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202226,9bin okunma
Reklam
120 syf.
·
Puan vermedi
·
7 saatte okudu
Yabancı/Albert Camus Kitap bugün bitti bilmiyorum belki dündü. Bugün muydu dün müydü, ben şimdi buraya neden çıktım niçin çıktıma dönmesin, evet dün bitirdim, bugün notlarımı derledim, öğrencilerimle de beraber güzelce kiritigini yaptık. Her sene farklı öğrencilerle okuma grubu kuruyorum ve her sene okuma listeme bu kitap dahil oluyor , kitabı
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Varlık Yayınları · 1994111,6bin okunma
Evimize gelişin güzeldi sonrası daha güzel
LED ışıklı olan süs eşyalarına bayılırken kardeşim bunu getirmişti. İlk kontrol ettiğim şey: Gece kitap okumama yetebilecek kadar ışık verip vermediğiydi. -Çünkü mumlar el yazısı için kullanışlı ama okumak için o kadar değil.- Sonra mutlu haberi verince baktım ki ışığı olmasına rağmen cansız duruyor. "Hoş geldiin, sen evimize katılırken bakalım biz sana neler katabiliriz?" deyip onu birkaç gün sonra bu hâle getirdim. Sonradan öğrendim ki, erkek kardeşim de seviyormuş ama benim ondan daha çok sevdiğimi ve benim için daha kullanışlı olacağını düşündüğü için bana vermiş. Benim için özel olan eşyalarımı paylaşmayı o kadar sevmem - çünkü başkaları için özel konumunda olmuyorlar genelde- ama "Olayı öğrendim teşekkür ederim, bunda ortaklık teklif ediyorum, bence kabul etmelisin. -düşündüğünü görünce- Etmezsen çokta ısrarcı olmam ona göre." deyip pis pis gülmüştüm. Direkt ona da verebilirdim ama paylaşma fikri daha özel hissettirmişti o yüzden öyle yaptım. Ve "Şeyy, şimdi ortak olduk ya, senin eklemek istediğin bir şey var mı tabi becerime göre?" demiştim. Ve "Hayır, gayet hoş ve bana da hitap ediyor." cevabını almıştım. Kabuklara laf eder veya aşırıya kaçan bir uğraşma ile beni pişman eder sanmıştım ama kardeşimin büyüdüğünü ve cici olduğunu gördüm. Buna da en az hediye kadar sevindim hatta anne edasıyla duygulandım biraz. Ama lafta gülen ve sinir bozucu bir tonda "Beğenin kalite kazanmış, böyle devammm şirin çocuk." deyip gitmiştim. Çünkü kardeşlik dengesi böyle işliyor: biri normal davranıyorsa öbürü illa ki anormal davranmalı...
599 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Bütün ülkeye okutmak istediğim kitap
Üzerine çok fazla şey yazılıp konuşulabilecek ve kesinlikle her şuurlu Müslüman'ın okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap. Okuduktan sonra yaşama, insanlara, tarihe, yaşanmışlıklara ve dünyaya farklı bir bakış açısı kazanmış olacaksınız. İsmet Özel çoğu zaman anlaşılması güç bir yazar fakat bu kitabında bilgileri kendi yorumlarıyla harmanlayıp bizlere farklı bir bakış açısı kazandırıyor ve okudukça onu daha iyi anlamaya başlıyoruz. Akıcı bir üslup kullandığını düşünüyorum, hatta okudukça elinizden bırakmak istemeyeceğinizi düşünüyorum. Kitapta çok fazla altını çizdiğim kısım oldu ama ben bir tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum. "Hayal, ipleri elden kaçırmaktır. Oysa öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, o ipin ucu sizin elinizden bir kaçtı mı, hemen bir başkasının eline geçiveriyor. Ondan sonra siz hayal ediyorsunuz, ama bir başkası yaşıyor." Keyifli okumalar
İsmet Özel
İsmet Özel
Üç Zor Mesele
Üç Zor Meseleİsmet Özel · Tiyo Yayınevi · 20202,679 okunma
Yüzmelisin müziğin içinde..
“Yapmam gereken ne? “Pek az şey. İste yeter. Ruhunun pencerelerini aç, bırak nesnelerin ezgileri içeri dolsun. Sevgi dolu anların şiiri.“ “Ezgi derken, benim çaldığım gibi müzikler gibi mi?” “Tam öyle sayılmaz. Sen başkaları için, dış dünyaya ait bir müzik yapıyorsun. Bunun bir yere varacağı yok. Müzik, ruhunun derinlerinden gelmeli. Başkaları için, buz gibi bir müzik yapmak yerine, sen yüzmelisin müziğin içinde.”
Reklam
Bilindiği gibi, İngiltere'de insanlar birbirlerine neredeyse hiç bakmaz, ya da öyle fark ettirmeden ve niyetsiz bakar ki, birisi bakar göründüğü şeye hep acaba gerçekten bakıyor mu kuşkusu vardır, gözler doğal işlevleri sırasında öyle donuklaşmayı bilirler. O nedenle bir kıtalının bakışı (örneğin benimki) bakılan kişide tedirginlik uyandırabilir, bir İspanyolun ya da bir kıtalının olası bakışları arasında yansız, ılık, hatta saygılı diye nitelenebilecek bir bakış bile olsa. Yine o nedenle, bir adalı ya da İngiliz bakışı genelde büründüğü örtüyü geçici olarak kaldırdı mı sonuç rezalettir, şikâyete ve tartışmaya konu olabilir, ancak o bakışı örtüsünden sıyrılmış görebilecek bakışların kendileri örtülüdürler, ve o yüzden örtüsüz olan başka gözler (örneğin kıtalıların gözleri) için apaçık belli ve belki aşağılayıcı olan şeyi ne görürler ne de ona bakarlar. Gerçi o iki yıl süresince donuk donuk bakmayı -kendi irademle- birazcık öğrendim, yine de o zamanlar hem bakışlarımda kendini sansürleme yetisi yoktu, hem de, değinmiş olduğum üzere, o unutulmaz akşam yemeklerinde açlığa ve sıkıntıya direnmenin çaresi -kırmızı şarabın, beyaz şarabın, pembe şarabın yanı sıra- sık sık dikkat kesilip gözlemlemeye odaklanmaktı.
Kitaplar. Kitaplar ve kitaplar…
Ah ne muhteşem, mutlu bir yer," dedi. "Burada olmayı sevdin, öyle değil mi?" dedim. "Ah evet," dedi Dibs. "Hem de çok. Burada pek çok muhteşem şey var." "Ne gibi muhteşem şeyler?" diye sordum. "Kitaplar!" dedi Dibs. "Kitaplar, kitaplar ve kitaplar." Parmaklarını hafifçe kitapların üzerinde gezdirdi. "Kitap­ları seviyorum," dedi. "Sence de kağıt üzerindeki küçük siyah işaretlerin bu kadar güzel bir şey olması komik değil mi? Sayfalar, minik siyah işaretler ve al sana bir hikaye."
Sayfa 248
Adalet
Konu ne olursa olsun adil olunmadı mı insanın dengesi öyle bir bozuluyor ki ....
Bu hoşnutluk, bu ağrı ve sızılardan uzaklık, bu katlanılabilecek, bu yılgın günler güzel şeylerdir doğrusu; öyle günler ki, ne ağrı sızılar, ne sevinçler seslerini fazla çıkarmayı göze alabilir, her şey fısıldayarak konuşur ve ayak parmakları üzerinde bir gölge gibi devinir usulcacık. Gelgelelim, ne yazık ki benim tuhaf bir durumum var, özellikle
Reklam
"Kitapları da dostlarını seçer gibi seçmeli kişi, öyle değil mi? Ben öyle yaparım."
Sayfa 33
“Gözümün önüne gelen yeni beysbol eldiveni, şeker ve oyuncaklar eşeğe gösterilen havuçtan farklı değil, öyle mi?” Zengin baba, Mike’ın sorusuna, “Evet,” diye karşılık verdi. “Hem insan büyüdükçe, oyuncakları daha da pahalı olur. Korku sizi kapıdan dışarı çıkarır, arzu çağırır. Kayalara doğru gidersiniz ardından. İşte tuzak budur.” “Peki ya çözüm?”
Çok isteyerek yazmış bölümü, çok severek okumuş. Küçükken hep evde kavanozda fasulye çimlendirirmiş pamuk arasında. Öyle tatlı anlatıyor ki pamuk mu olmak istiyorum, kavanoz mu, fasulye mi o an bilmiyorum, ama durduğum yerde çimleniyorum kıza, öyle bir haldeyim.
Sayfa 28 - Doğan KitapKitabı okuyor
Şimdi geçmişi düşünürken kimi zaman her şeyin gerçekten öyle mi olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum, birçok şeyi değiştirmek, yadsımak geliyor içimden.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.