Aragon’un şu dizesi de bir gerçek: "Göğsüne bastırırken kırar sevdiği şeyi." O da var. Kişi kimi zaman çok sevmenin getirdiği yanlışlıklara da düşüyor. Sevdiği şeyi göğsüne fazlaca bastırırken örseliyor onu. Hoyratlaşıyor bir yerde aşk. Acaba bu gerçekten aşkın kaçınılmaz bir gereği mi? Kimi zaman öyle belki. Ama ben, öyle olmamalı diyorum. İnsanî çizgiden sapmamalı. Aşkı insanî çizgide bütünlemeli.
Beni kalbine mühürle, sevgi, ölüm kadar güçlüdür. Vay be gerçekten öyle mi ?
Reklam
Öyle mi gerçekten?
İsteğimizin gerçekleşeceğine gerçekten inanmadan afirmasyon (imgeleme) yaparsak ya da bir şeylerin hayalini kurarsak, sadece beynimiz elektromanyetik dalgalar yayarken, duygularımızın gerçek merkezi olan kalbimiz beş bin kat daha büyük bir kuvvetle, genellikle tereddüt ve korku olan asıl inancımızı dünyaya yayar.Bunun sonucu apaçık ortadadır; ha­yatımızda sadece kalbimizin derinliklerinde gerçek­leşeceğine inandığımız şey gerçekleşecektir.
"Ama gerçekten de bana bir şeyler oldu. Sıkıcı biri oldum. Bu saçmalık. Zayıf, güçsüz birine dönüştüm. Birden bagırarak of çekmek istedim. Cık cık cık, öyle bir çığlıkla kendi korkaklığını saklayamazsın. Silkinip kendine gel. Âşık mı oldum acaba?"
Sayfa 30 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Malûmat/Marifet ayrımı...
"Okur yazar taifesinde ziyadesiyle tesadüf edilen gaflet ve hamakat alâmetlerinin başında da bu tür kibir hâli gelir sanırım.Ne kibir değil mi, elde HİÇle kapı kapı dolaşmak? Peki ya, şu çevre masalarda oturan kalabalıklar ? Gerçekten ne kadar da çok hâllerinden memnun görünüyorlardı öyle."
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.