Kendi toprağınız, yaratıcılığınızdır
İnsanlar bir gün Tanrı katına çıkmışlar. "Sana artık ihtiyaç kalmadı ey Tanrı!" demişler, "Biz insan bile yapabiliyoruz." "Öyle mi?" demiş Tanrı, "Yapın da görelim." İnsanlardan biri eğilmiş, yerden bir avuç toprak almış. "Hoop!" demiş Tanrı, "Kendi toprağınızdan, kendi toprağınızdan!"
“Evet ama sağlığı yerinde,önemli olan bu değil mi?” “Öyle tabi! Yine de hepiniz için zor bir durum olmalı.” “Kendimize acımadan önce bekleyip Tanrı’nın bizim için daha iyi bir planı olup olmadığını görelim.
Reklam
"Hoş geldiniz beylerim İsengard'a! dedi. "Biz kapı muhafızlanyız. Saradoc oğlu Meriadoc'tur adım; ve arkadaşım, ne yazık ki yorgunluğa yenilmiş olan arkadaşım" burada diğerini ayağıyla bir dürttü "İse Took sülalesinden Paladin oğlu Peregrin'dir. Bizim evlerimiz ta Kuzey'dedir. Lord Saruman içeride; fakat şu anda Solucandil adlı biriyle içeri kapatılmış durumda, yoksa mutlaka böylesine saygıdeğer konukları karşılamak için kendi teşrif buyururdu." "Ona ne şüphe! diye güldü Gandalf. "Peki dikkatinizin tabaklardan ve şişelerden ayrılabildiği zamanlarda yıkılmış kapılarını korumanızı, gelen konuklan karşılamanızı size Saruman mı söyledi?" "Hayır iyi yürekli bayım, iş onun elinden çıktı, diye cevap verdi Merry ciddiyetle. "O çok meşgul idi. Bizim buyruklarımız İsengard'ın yönetimini ele alan Ağaçsakal tarafından verildi. Bana, Rohan Hükümdarı'nı uygun sözlerle karşılamamı emretti. Ben de elimden gelenin en iyisini yaptım." "Peki ya yol arkadaşlarınız? Peki ya Legolas ve ben? diye bağırdı Gimli kendini daha fazla tutamayarak. "Sizi reziller sizi, sizi yün ayaklı, yün kafalı kaçaklar sizi! Sayenizde iyi iz sürdük! Sizi kurtarmak için bataklıktan, ormandan, savaştan, ölümden geçtik de iki yüz fersah aştık! Bir de ne görelim! Siz burada ziyafet çekip, aylaklık ediyorsunuz ve pipo içiyorsunuz! Pipo içiyorsunuz! Otu nereden buldunuz hainler? Çekiçler ve maşalar adına! Seyinç ile hiddet arasında öyle bir bölündüm ki patlamazsam şaşarım!"
“coşku denen şey, hercai, oyunbozan bir şeydir, tabiatında vardır bunun, bir görünür, bir kaybolur!... hadi sıkıyorsa çıksın biri, sırtını yere getirsin de görelim coşkunun, iki dakka sonra pes demezse ben de neyim!... baştan belli diyeceği, baştan! pes! anca pes! kralı gelse haklayamaz coşkuyu!... nerede be öyle, çocuk oyuncağı mı bu!... yıllarca canını dişine takacaksın, teslim olmayacaksın, keşiş gibi sabredeceksin, ha bir de ne tabii, şansın da yaver gidecek arada! hadi belki o zaman, hani kuş kadar, bir gıdım bir coşku kısmet olur adama! şu kadarcık !... coşku kıymetli şeydir Profesör Y Beyefendi!... tekrar söylüyorum!... kalpten bile daha değerlidir bir manada!
Bir yudum daha aldım biramdan ve, "Kes zırvalamayı. Eteğini kaldır. Bacaklarını aç biraz. Butlarını göreyim," dedim. "Daha çocuksun." Ve çıktı ağzımdan. Kelimeler nereden gelmişti bilmiyorum ama söylemiştim. "Bana bir şans tanı seni ikiye böleyim, yavrum." "Öyle mi?" "Evet." "Peki. Görelim bakalım." Ve gösterdi. Birden. Bacağını indirdi ve eteğini yukarı çekti. Külot giymemişti. O inanılmaz butlar çıktı ortaya, bir et nehri. Sol bacağının içinde bir siğili vardı. Bacaklarının arası bir kıl ormanıydı, ama saçları gibi parlak Sarı değildi kılları, içine gri karışmış kahverengiydi, ölmekte olan hasta bir çalı gibi, ölgün ve acıklı. Ayağa kalktım. "Gitmem gerek Bayan hatcher."
Sevginin; Planck Zamanı ve Boyutlar Arası Yolculuğu!
Sevginin belli bir günü olması mı gerekir? Planck zamanı, 365 gün, bir ömür boyu ve hatta başka boyutlarda sevemez miyiz birbirimizi? “Sevgi” koşullu mu olmalı? Annelik; koşulsuz sevgidir! Öyle bir seversin ki; gecen gündüzün o olur, dünyan ve dünya onun etrafında döner. Öyle seversin ki; bu sevginin nedeni, niçini yoktur, sadece seversin. Koşulsuzca, karşılık beklemeden, tüm benliğinle, tüm içtenliğinle, onun bir birey olduğunu kabul ederek, gökyüzünü kucaklar gibi, kanatlar takmışçasına sadece ve sadece seversin.
Reklam
220 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.