"... ve İncil'de anlatılan hikayelerin büyük bölümünün mit olduğuna karar verdim. O anda da inanmayı bıraktım. Kişisel tanrı fikri saflıktır ; hatta çocukçadır." "Neden" "Çünkü antropomorfik bir kavramdır ; kaderini yönlendirmeye çalışan ve zor zamanlarında sığınacak bir yer arayan insanın yarattığı bir fantezidir. Doğanın üzerinde bir gücümüz olmadığı için bizler de doğanın bizlere kulak veren ve yön gösteren koruyucu ve ataerkil bir tanrının kontrolünde olduğu fikrini yarattık. Bu sizce de insana huzur veren bir düşünce değil mi? Eğer dua edersek onun doğayı kontrol edeceği ve ihtiyaçlarımızı karşılayacağı sanrısını geliştirdik , tıpkı büyü gibi. İşler kötüye gittiğinde böyle merhametli bir tanrının nasıl böyle bir şeye izin verdiğini anlayamadığımızdan kendimize mutlaka bunda da bir hayır olduğunu söyleyerek kendimizi rahatlattık. Ama bunun bir anlamı , yok öyle değil mi?"
Bence aşk bütün tabuları üstesinden gelebilir.Sizce de öyle değil mi?(Lefty)
Sayfa 80
Reklam
Yine de Azeri Türkçesinde beni en çok çarpan, "para" ya "pul", " rüşvet " e de "hörmet" denmesi oldu. Sizce de bizde de öyle demenin zamanı gelmedi mi?
Dostoyevski
Sizce refah, servet, hürriyet, rahatlık vs. Başlıca çıkarlardır; bu listeye açıkça ve bile bile sırt çeviren bir kimseye rastlarsak ona siz de, ben de kaçığın, yobazın biri gözüyle bakarız, öyle değil mi? Bütün istatistikçilerin, bilginlerin insanoğlu için birtakım hesaplar yaparken daima çıkarlardan birini gözden kaçırmaları da ne garip, değil mi? Hatta bunu ne şekilde kullanmak gerektiği üzerinde bile durmazlar, halbuki bütün hesap buna dayanmaktadır.
Sayfa 24 - Turkiye İs Bankasi YayınlarıKitabı okudu
Annelerden biri bana doğru eğildi. “Lütfen. Oğlunuzun sallanması diğer çocukların dikkatini dağıtıyor, herkes rahatsız oluyor,” dedi. Sözde fısıldıyordu ama söylediklerini herkes duyabiliyordu. Bana ikaz eden ve kınayan gözlerle baktı.“Onun buraya ait olduğunu hiç sanmıyorum, sizce de öyle değil mi?”Kadına baktım ama ne cevap vereceğimi bilemiyordum. Ağlamamak için kendimi çok zor tutuyordum.Ben bir şey söyleyemeden benim elli küsur yaşındaki annem yerinden kalktı ve Michael’la beni soluna, diğer anne ve çocukları da sağına alacak şekilde araya oturdu. Kolunu omzuma attı, sonra da şefkatle Michael’ın saçını okşadı. Sert bir ses tonuyla, “Bu çocuk,” diye fısıldadı az önceki kadına.“Bu çocuk en az diğer çocuklar kadar burada bulunup hikâye dinleme hakkına sahip. O ve annesi, buradaki diğer anne ve çocukları kadar buraya ait.” Sonra elini kaldırdı ve işaret parmağını onlara doğrulttu. Diğer annelere, “Sakın unutmayın!Bütün çocuklar, Tanrının çocuğudur!” dedi.Ardından annem, cebinden kâğıt mendil çıkarıp bana verdi. “Sil gözyaşlarını güzel kızım. Bu insanlar senin tek bir gözyaşına bile değmez!”
Kitap
"Pek çoğumuz," dedi Shallan yine araya girerek, "ağızlarımız ile tükettiğimiz şeylere son derece dikkat ederken, göz ve kulaklarımızla tükettiğimiz şeylere çok daha az özen gösteriyoruz. Sizce de öyle değil mi?"
Sayfa 123 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.