Her neyse, o, yalnızca kendi gecesinin karanlığında yaşıyordu, başka karanlığa ve başkasının karanlığına da ihtiyacı yoktu. Ben, kendi kelimelerimle sevişirim diyordu. Ben kendi kelimelerimle elbisemi dikerim, iğnem ve ipliğim ve kumaşım, benim kendi kelimelerimden imal edilmiştir, öpücüğü kendi kelimelerimden yapılmıştır, benim duru, durgun, dokunulmaz, soğuk sıcaklığım, hep aynı kelimelerden, benim kendi kelimelerimden yapılmıştır: başkalarının kelimesinin bana işlememesi işte bu yüzdendir. Çünkü benimki onların hepsininkinden daha değerlidir, öyle değil midir?