“Doğru ya, dedi, benim ufak tefek dertlerimle başınızı ağrıtırken, neredeyse hastanızı unutacaktım! Özür dilerim sayın meslektaşım ve hemen konumuza dönelim! Öte yandan, size daha önceden bilmediğiniz ne söyleyebilirim ki! Onca sallantıda duran kuram, onca tartışmalı deney arasında, makul olanı aslına bakarsanız hiçbirini seçmemektir! O halde
Mesele dengine denk gelebilmek
Irmakta bir balık vardı. Dökme gümüşten yapılmış bir makas gibi suyun atlasa benzeyen yüzünü kesiyor, bölüyor, dalgalana dalgalana hilal misali yüzüp gidiyordu. Bir kurbağa onu görüp arkadaş olmak istedi. Balık: "İyi amma arkadaşlık için münasebet gerekir. Benimle senin ne münasebetimiz, ne benzerliğimiz var ki? O halde, uygunsuzlarla yoldaş olmak dostluk kaidelerinde yoktur. Senin yerin sahil, benim yurdum sudur. Bana susmak, sana gürültü çıkarmak yara- şıyor. Benim renklerle süslü pullarıma karşın senin kara bir yüzün var. Bendeki güzelliği görmek isteyen âşıkların gözleri parlar, can atarlar, oysa sen bir saadet kalkanısın, senden herkes ürküp kaçar. Balık daha pek çok sebep saydıktan sonra ırmağın derinlerine doğru çekilip gitti. Nitekim bilgeler demişlerdir: "Seninle aynı yaratılışta olmayanlarla düşüp kalkma. Davul dengi denginedir. Cinsi kendi cinsiyle ölçmek şekerle su gibi yakışır ama yabancıyı yabancıyla kıyas edersen su ile yağın buluşması gibi olur, biri diğerinden mutlaka ayrılır."
Sayfa 147 - KapıKitabı okuyor
Reklam
"Mevlâna" isminin hikayesi.
Sana bütün halk "Mevlâna" diyor. İlk isminle hitap etmiyor. "Mevlâna" isminin hikayesi nedir? Oğlum aşıkların iki ismi olur. Birisi ailesinden gelir diğeri aşkından. Deden ilk ismimi verdi. Mevlâna ismini maşuğum Şems verdi. Şems bir gün bana dedi ki: "Sen yokluksun. İsminde yokluk olsun. Herkes Mevlâna ismini Efendi manasında anlıyor. Oysa Farsçada Mev: Yokluk, Arapçada La: Yokluk ve Türkçede Na: Yokluk demektir
Sayfa 210Kitabı okudu
Toplu Alıntı
Her şeyin bittiği, umudum da, aşkın da tükendiği düşünülen zamanlarda, yardım çığlıklarına cevap gibi yeni bir söz yetişir. Allah'ın rahmet ve merhametidir bu yeni söz. Rahmani. "büyür kulum" demesinin bir yolu. Sinemanın, hakikatle temas ettiği yer, bu yitirilmiş zamanı yeniden edinmekteki kabiliyetidir. Maddi uygarlık, özne
- ah şebnem. başkalarının hatalarını ( annen ve ailenin) neden yüklendin ki. neden anlamayacakları halde başkalarına ders vermek uğruna kendi hayatını mahvettin ki. her şey farklı olabilirdi. bu hayatı tercih etmek sadece senin suçundu. suçluluğunun altında öyle bir masumiyet var ki kızılmıyor. sadece ah deniliyor. içindeki küçük çocuğa sarılmak
Platon'un Mağara Benzetmesi
Şimdi, Dedim, insan denen yaratığı eğitimle aydınlanmış ve aydınlanmamış olarak düşün. Bunu şöyle bir benzetmeyle anlatayım: Yeraltında mağaramsı bir yer, içinde insanlar. Önde boydan boya ışığa açılan bir giriş... İnsanlar çocukluklarından beri ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş, bu mağarada yaşıyorlar. Ne kımıldanabiliyor ne de
Platon (Eflatun) Devlet Adlı kitabın da gecen Mağara Benzetmesi sayfa 231 -237Kitabı okudu
Reklam
726 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.