... Ellilerde yazmaya başlayan bir hikayeciler kuşağı, Demir Özlü, Onat Kutlar, Ferit Edgü, Orhan Duru. Adnan Özyalçıner gibi yazarlar, bu konuda öncülük yapmış ve bu zamana kadar roman ve hikayede varolan köy temaları ve toplumsal gerçekçilik hegemonyasını kırmışlardı. Altmışlarda Tomris Uyar, Adalet Ağaoğlu (henüz oyun yazmakla meşgul), Sevim Burak, Füruzan ve Sevgi ilk eserlerini vermeye başlamışlardı. Bu kadın yazarlarda, günlük hayat nesne ve ayrıntılarına karşı büyük bir dikkat vardı.
Sayfa 7 - İletişim Yayınları — Murat Belge önsözünden*Kitabı okudu
İç kutuplaşmaların 'Birey-Toplum' yansımaları
Nurdan Gürbilek "Oyun ve Adalet" adlı incelemesinde, Oğuz Atay'ın metinlerinde görülen birbirine karşıt kaygan/degişken düşünceler yığınını 'adalet, haklılık' kavramlarının ışığında ele alır: "Hangi Hikmet haklıdır? Batı aklına karşı Doğu duygusundan söz eden İngiliz düşmanı Hikmet mi? Yoksa Doğu'ya, Doğu'nun fakirliğine, azgelişmişliğine, cehaletine, alaturkalığına, taklitçiliğine tahammül edemeyen mi? (...) Dünyaya kızan, insanların burnundan getirmek isteyen mi, yoksa dünya karşısında kendini suçlu hisseden mi? Hangi Atay haklı: Selim'in temizliğini, saflığını seven, çocukluğu romantik bir bakışla yücelten mi, çocukluğun başkalarının gözünde gülünç olmak demek olduğuna inanan mı? İnsan ciddi olduğunda hiçbir zaman komik olmayacağını düşünen, namuslu, 'sözünün eri' Mustafa İnan'ın yaşam öyküsünün yazarı mı, yoksa konuşmanın yolunun soytarılıktan geçtiğine inanan mı? Hangisi haklı: Babamızdan utanan, ona tahammül edemeyen yanımız mı, yoksa onu düşman bakışlardan korumak isteyen yanımız mı?"
Sayfa 176
Reklam
"Aşk da bir oyun Adalet. İki kişilik basit bir oyun. Seninle tanıştığımızdan beri aslında hep onu oynadık biz. İki kişi görür birbirini. Eğilip bakar, anlamak ister. Günler geçer, gülümseyişler, anlatılan ve susulan hikâyeler... Sonra ilk âşık olan kaybeder. Biliyorum, sen oyunları kazanmak derdinde değilsin ama kaybetmekten de ürkersin. Sakın korkup kaçma Adalet. Bu oyunun kaybedeni zaten benim."
Sayfa 281Kitabı okudu
- “Asım Arslan, Sömürülen Atatürk ve Atatürkçülük adlı kitabında aslında Atatürkçü olmadıkları halde “siyaseten” Atatürkçü görünen partileri, iktidarları şöyle eleştirmiştir: “Atatürk sanki ‘sandıktan hep kapitalistlerin temsilcileri çıksın ve Türkiye’yi hep onlar yönetsin, ulusal gelirin yarıdan fazlasını mutlu azınlığa verin, zenginleri daha
Oyun demişken... Aşk da bir oyun Adalet. İki kişilik basit bir oyun. Seninle tanıştığımızdan beri aslında hep onu oynadık biz. İki kişi görür birbirini. Eğilip bakar, anlamak ister. Günler geçer, gülümseyişler, anlatılan ve susulan hikayeler... Sonra ilk aşık olan kaybeder. Biliyorum, sen oyunları kazanmak derdinde değilsin ama kaybetmekten de ürkersin. Sakın korkup kaçma Adalet. Bu oyunun kaybedeni zaten benim.
Sayfa 281 - Sadi Seber
Hukuk, adalet için bir doğumhane değildir ve hiçbir zaman da böyle olduğunu iddia etmemiştir. Hukuk kanunlardan, kanunlar kelimelerden oluşur; kelimelerse pek çok şey olabilirler ama adil olmadıkları kesindir. Sonsuz sayıda dava durumu için düşünülmüş bir yazılı kural, her bir olayın eşsizliği karşısında nasıl adil bir sonuca varabilir.
Sayfa 437Kitabı okudu
Reklam
184 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.