"Öyleyse dostum, çocukları eğitirken zor kullanma, oyunla eğit onları. Böylece her birinin doğuştan gelen yeteneklerini daha iyi anlayabilirsin."
Sayfa 296 - Karınca KitabeviKitabı okudu
Bakkalları dolduran el, dünyayı yönetir. Cumhuriyetimizi bakkallar zinciriyle, marketler zinciriyle, gaz odaları zinciriyle ve ulusal bir oyunla başlatalım. Sonra Anayasamız’ı yazabiliriz.
Sayfa 232 - April YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Üzerime ne giyersem giyeyim,bu sınırlı dünya hayatının acılarını çekeceğim! Ben ömrümü sadece oyunla geçirecek kadar genç ve arzusuz yaşayamayacak kadar yaşlı değilim.Dünya bana ne veriyor? Hep acılara ve yokluklara katlanmak,benim dünyadan kısmetim bu. Sabahları hep korku ile uyanırım. Geçerken tek bir arzumu bile yerine getiremeyecek olan ve içimdeki bir sevinç belirtisini bile inatçı bir şekilde yaralayan,kalbimin yaratıcılığını,bin bir çirkin engel ile baltalayan gündüzü görünce,yalnızca ağlamak gelir içimden!Ortalığı gecenin karanlığı kapladığı zaman da yatağıma korkularla uzanırım.Çünkü alın yazımda yatakta da dinlenmek yok!
Yüce Han oyunla özdeşleşmeye çalışıyordu: ama şimdi de oyunun amacına akıl erdiremiyordu. Her partinin sonu bir kazanç yada kayıptır: ama neyin? Üzerinde oynanan şey neydi?Şah mat noktasında, kazananın eliyle düşürülüp kenara itilen şahın ayakları dibinde bir hiç kalır:siyah ya da beyaz bir kare.
Sayfa 173Kitabı okudu
"...oyun oynuyorlar, bense zamanımı oyunla geçirecek kadar ne yaşlıyım ne de genç."
Halk Gazetesi “Markopaşa”
"Köylü kıyafetlerindeki resmine bakmaya doyamıyorum. Her gece başucumda duruyor, ona bakarak uyuyorum. Ben dünyada bu kadar güzel gülen, güldüğü zaman bu kadar güzel olan insan görmedim. Herkes beni keyfi yerinde, daima gülen biri sanır. İşte bunun için yazılarım çok dertlidir… Gazeteyi herhalde aldın. Arkadaşlar ne diyorlar? Bu iş beni bir hayli yordu. Hele dün, yani gazetenin çıktığı Pazartesi sabahı çok alçakça bir oyunla karşılaştık. Gazeteyi İstanbul’a ve Ankara’ya tevzi işini üzerlerine alan bayiler, son dakikada sabotaj yaptılar. “Biz bu gazeteyi dağıtmayız!” dediler. Bunun üzerine Aziz Nesin ile ben gazeteleri sırtlanıp kendimiz tevzi ettik. Bununla beraber “Markopaşa” bir gün içinde satıldı. (Markopaşa’nın ilk sayısı 25 Kasım 1946’da yayımlanmıştır.) … Biz Yüksek entelektüeller için değil, halk için bu gazeteyi çıkarıyoruz."
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyacak
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.