Nehirler, göller, denizler ve okyanuslar birden kızıla boyandı o an. Gökyüzü koca bir karabulutu andırıyordu. Dünyanın sonunun geldiğini düşündü, dünya üzerinde yaşayan tüm canlılar. Hepsi birden dikkat kesildi ve durdu hayat bir anlığına. Yeryüzünde yaprak kımıldamıyor, gökyüzünde tek bir canlı bile uçmuyordu. Sonra birden gökyüzü hareketlendi. Gökten düşen cisimleri ise kimse görmemişti. Bir ışık gibi göğü delip düşmüşlerdi ardı arkasına. Yeryüzüne indiklerinde dünya eski haline döndü. Bütün sular yine mavi, gökyüzü yine beyaz bulutlu ve maviydi. Dünya bir anlam verememişti bu olanlara ama kısa sürede unutuldu bu değişiklik.
İnce saz, ince söz bölümünden:
Kaç kere terk ettim içimden, kaç kere geri döndüm bilinmez; son defa affedip terk ediyorum seni yine içimden. Yine değişmiş mevsim, dönmüş gün; kaç kere bahar oldu bilinmez. Ben yine çiçek açıyorum içimden.
Yaşadıklarımdan öğrendiğim en önemli derslerden biri vazgeçebilmeyi bilmeli bazen insan ve vazgeçmek insanın kendine verebileceği en güzel hediyedir , ruhun özgürleşmesi,bedenin şifasıdır.