Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Elif

Elif
@ozgur1elf
Hêvî Berxwedan jiyan e
Soy sop da karışık biraz. Kimine göre Türk kimine göre Ermeni. Kimine göre ibneyim kimine göre gey Babama göre işe güce yaramaz biriyim, işsizim. Kim olduğunuz önemlidir, bunu bilmemek zaten ölüm demektir. Ama ben kesinlikle intihar etmek istemiyorum, yaşamayı seviyorum hatta. Bir gün atlayacağım Kızılay'daki binanın tepesinden, kitabeviyle, zincir mağazanın arasında kalan boşluğa. Yarı uçar gibi atlamam gerek, hesap yapıyorum, az kaldı. Uçmak istiyorum, ölmek değil...
Reklam
Her zaman tehlikenin eşiğinde yaşıyormuşum hissi düşüncelerimi fakirleştirir diye korktum. Düşünmeyi çok seviyorum.
Hepimiz insanız ama aynı olduğumuz kadar farklıyız da benzediğimiz kadar aykırıyız.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir şeyleri somut nesneler ve örnekler yoluyla algılarız. Görür, koklar, tadar, dokunur, işitiriz ve soyut sözcükler, somut tecrübeler diyarından sentezlenerek oluşur bütün o kızları öpen bütün erkeklerden, bütün o bebekleri emziren bütün annelerden bu soyut kavramı, aşk'ı elde ederiz ve böylece bunu somut, bireysel algımıza uygularız: belirli bir birey olan bir erkek, belirli bir birey olan bir kızı öper ve "Seni seviyorum" der. Suni ve insan-işi olsa da, somut eylemlerin atmosferle birleştiği soyut diyarda birbirlerine 'âşık'tırlar.
Önce ayakta kenetlendik birbirimize, kasıklarımız birbirine dayalı, titriyorduk, dudak dudağa, göğüs göğüse, bacaklarımız birbirine geçmiş bir halde, sonra boylu boyunca yere uzandık, üst üste bedenlerin o hoş ağırlığıyla kıvrılıp bükülüyor, şuursuzca, birlikte büyüyor, birbirimizle savaşıyorduk: öldürmek için mi? Kayıtsızlığın yakıcı karanlığına sürüklenmek için mi? Kimliklerimizi yitirmek için mi? Aşktan değil, orası kesin. Ama çok başka bir şeyden.
Reklam
Öfkeli miyim? Evet. Neden mi? Çünkü Tanrı olmam ya da sıradan bir kadın-veya-erkek ya da aslında herhangi bir şey olmam mümkün değil. Ben hissettiğim, düşündüğüm ve yaptığım şeyim. Varığımı yapabildiğim ölçüde etraflıca ifade etmek istiyorum çünkü varlığımı ancak bu şekilde canlı tutabileceğim fikrine kapıldım.
Çocukluğun güzelliği ve gerçekliğinin acıklı bir şekilde mahvolması. Şimdi göründüğüm gibi duygusal olmak istemem ama bizler neden çilekli krema gibi yumuşacık bir "Anne Ördek" dünyasına, Alice Harikalar Diyarı'nda kita-bına koşullandırılıyoruz ki, büyüdükçe ve hayatta sıkıcı sorumlulukları olan bireyler olduğumuzun farkına vardıkça hayatın çarklarında kırılıp dökülmek için mi?
Hassas çocuk parmaklarının yumuşak derisinin kalınlaştığını hissetmek; cinsel organların gelişip tende avaz avaz bağırdığını hissetmek; okulun, sınavların (en az tebeşirin karatahtada çıkardığı kulak tırmalayıcı ses kadar sevimli olan bu sözcüklerin), ekmek parasının evliliğin, seksin, uyumun, savaşın, ekonominin, ölümün ve benliğin farkına varmak.
Sosyal ilişkilerim yerlerde sürünüyor. Cumartesi gece hayatıyla olan tek bağlantım Bill' de gitti ve kimsem kalmadı. Hiç kimsem. Umursadığım hiç kimse yok ve bu hissin karşılıklı olduğu aşikâr. Bir insanın diğerini cezbetmesini sağlayan nedir?
Bir adamı anlatmak: Sayfalar, kitaplar, şeritler dolusu; ya da birkaç tümce, birkaç çizgi... Ne biri yeter, ne öbürü. Belki ikisi de gevezelik. Okuyan karar verir; elbet, kendi hesabına.
Reklam
Kimi zaman, bir yazının belki de en önemli yeri, can alacak noktası bir dipnottadır . Pek çok okur bu dipnotu atlar geçer, şöyle bir baksa, okusa bile. Yazının, gözle kulak arasında bir yerde, duradurmuşla uçup giden arasında bir yerde yurtlandı­ğını bilmeyen -ya da unutmuş- okurlardır bunlar.
Her şeyden önce, üç ay içinde 1747 kedi ile köpeğin öl­dürülmesidir. Yani evcilleştirilmiş hayvanların... Yani bizle­rin, insanların, işimize yaraması için, binlerce yıl önce yolu­nu bulup, avından, kırından, dağından kopardığımız, kendi­mize alıştırdığımız, öğürleştirdikçe de canını da biz vermişiz gibi davranmağa kalkıştığımız hayvanların öl­dürülmesidir...
Yolculuk bir yola vurmaktır kendini; karşı yakaya ulaşmanın bütün hazla­rıyla acılarını, güçlükleriyle kolaylıklarını yaşatacak bir yo­la ...
Yalnızca yaşayanlar tutarsız görünür. Ölüm, onların yaşamını oluşturan olay dizisini sona erdirir. İşte ondan sonra, boyun eğip o olaylara bir anlam yüklemeye çalışırız. Anlam yüklemeyi reddetmek, bir yaşamın, dolayısıyla yaşamın kendisinin saçma olduğunu kabullenmek demektir. Senin yaşamınsa olmuş bitmiş şeylerin tutarlılığına erişmemişti. O tutarlılığı ölüm kazandırdı ona.
Hiçbirimiz kavuşmanın yaratabileceği düş kırıklığını göze alamadık.
290 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.