Mazoşist kişi nesnesine ne kadar gereksinim duyarsa, sadist kişi de kendi nesnesine o kadar gereksinim duyar. Yalnız, sadist, yutulmakla güvenlik aramak yerine, bir başkasını yutulmakla güvenlik kazanır. Her iki durumda da bireysel benliğin bütünselliği yitirilmiştir.
Sadist dürtülerin özü nedir?
Çeşitli sadizm biçimlerinin hepsi de tek bir temel dürtüden kaynaklanır. Bu, bir başka kişi üzerinde eksiksiz bir egemenlik, kurmak, onu kendi iradesinin eksiksiz bir parçası haline getirmek, mutlak yöneticisi olmak, tanrısı haline gelmek. En köklü amaçsa acı çektirmek, Onu kendisini koruma yetisinden yoksun bir halde acıyla bırakmaktan daha büyük güç yoktur.
Reklam
İnsanoğlunda, doymak bilmez bir iktidar hırsı yaratan şey nedir? Yaşamsal enerjilerinin gücü mü, yoksa temelde yaşamı kendiliğindenliği içinde, sevgiyle yaşama yetersizliği ve zayıflığı mı? Bu karşı durulması güç isteklerin gücünü oluşturan ruhbilimsel koşullar nelerdir? Bu ruhbilimsel koşulların dayandığı toplumsal koşullar nelerdir
Özgürlükten kaçmak nasıl mı hissettir?
Dayanılmaz bir kaygıyı yatıştırır ve paniğe kapılmayı engelleyerek yaşamı olanaklı kılar;fakat altta yatan sorunu çözmez. Kişi, bunun karşılığını genellikle yalnızca otomatik ya da zorunlu etkinliklerden oluşan bir yaşamla öder.
Vicdan, insanın kendi içine kendi elleriyle yerleştirdiği bir köle ağasıdır. Onu, kendisine ait olduğunu sandığı isteklere göre hareket etmeye yöneltir, oysa bu istekler, aslında dıştan gelen toplumsal taleplerin içselleştirilmesidir.
Çünkü insanın ruhunda gizli bir kötülükler dünyası bulunduğu çok eskilere dayanan, gerçek bir gözlemdir.
Reklam
Her türden yetkeci dizgeye karşı zafer kazanmak yalnızca demokrasinin geri adım atmamasıyla değil, atılımda bulunması ve yüzyıllar boyunca özgürlük için savaşan insanların kafalarında bulunan amaçların gerçekleştirilmesiyle mümkün olur.
Gayette mutluyuz
Fiziksel açlık nasıl bedeni ölüme götü­rürse, kendini tümden yapayalnız ve soyutlanmış hissetmek de aynı şekilde insanın zihnini parçalanmaya götürür.
Freud'un anladığı anlamda insan ilişkileri alanı, pazara benzemektedir. -biyolojik olarak var olan gereksinimlerin doyurulması yö­nünde yapılan bir değiş tokuştur bu ve bu değiş tokuşta, bir başka bireyle olan ilişki, hiçbir zaman için bir amaç değil, her zaman için bir araçtır.
Ruhbilimcilerin çoğu, kendi toplum yapılarını öylesine olağan, öylesine doğal görürler ki, bu topluma uyum sağlamayan herkese, daha az değerli damgasını vururlar. Öte yanda iyi uyum sağlamış kişi, insansal değer ölçütleri açısından, daha değerli kabul edilir. Normal ve nevrotik dediğimiz bu iki kavramı birbirinden ayıracak olursak, şu sonuca varırız: iyi uyum sağlamak anlamında normal olan kişi, insansal değerler açısından, nevrotik bir kişiden daha az sağlıklıdır. Çoğu kez kendisinden beklendiğini sandığı kişiliğe bürünmek için kendi benliğini feda etmek pahasına iyi uyum sağlamıştır. Ondaki gerçek bireysellik ve kendiliğindenlik yitirilmiş olabilir. Öte yanda nevrotik kişi, benlik savaşında tümüyle teslim olmaya hazır bulunmayan biri olarak öne çıkar. Bireysel benini koruma girişiminde başarılı olmamıştır kuşkusuz ve kendisini üretken olarak dile getirmek yerine, kurtuluşu nevrotik belirtilerde ve kendisini bir düşlem dünyasına çekmekte bulmuştur. Ama gene de, insansal değerler açısından, bireyselliğin tümüyle yitirmiş normal kişiden daha az kötürümdür.
Sayfa 152
Reklam
Günümüzde insana en çok acı veren yoksulluk değil, büyük bir çarkın küçük bir dişlisi, bir robot haline gelmiş olmak ve yaşamının boş ve anlamsız olmasıdır.
uzun ve neredeyse sürekli özgürlük savaşında, bir dönemdeki baskıya karşı savaşan sınıflar, zafer kazanıldıktan ve savunulacak yeni ayrıcalıklar ortaya çıktıktan sonra, özgürlük düşmanlarının yanında yer almışlardır.
Kendi iradene ve onuruna uygun şekilde özgür olasın diye, kendi yaratıcın olasın, kendini inşa edebilesin diye, seni ne ilahi, ne dünyevi, ne ölümlü, ne de ölümsüz yarattık. Özgür iradeye bağlı bir büyüme ve gelişme yetisini yalnızca sana verdik. Sen, içinde evrensel bir yaşamın tohumlarını taşıyorsun.
Ben, kendim için değilsem, kim benim için olacak? Yalnızca kendim içinsem, neyim ben? Şimdi değilse, ne zaman?
İnsan varoluşçu ve özgürlüğü, daha baştan birbirinden ayrılmaz iki öğedir. Burada özgürlük, 'bir şey yapma' şeklindeki olumlu anlamında değil, 'bir şeyi yapmama' yani edimlerin içgüdüsel düşkünlükler sonucu gerçekleşmemesi anlamında özgürlüktür.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.