Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne tuhaftı! Görmediği zaman özlememek ama gördüğü zaman özlemek… gökten aniden inen ve kaçmaya imkan tanımayan bir asit yağmuru gibi yakıcı bir özlemle tutuşmak…
Sayfa 389Kitabı okudu
208 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
KİTAP TAVSİYEM ALINTILAR Ben aşkın, acının ve devrimin kadınıyım... Hiçbir zaman dünya üzerinde kavuşamayacağız biliyorum... Sen o bilemediğim yerlerden geldin hayatıma. Henüz keşfedilmemiş bir âlemin varlığısın. Bilmediğim kelimeler olduğunu fark ettirdin bana... Gez ve kimseye söyleme, gerçek bir aşk hikayesi yaşa kimseye söyleme. Mutlu ol
Frida Kahlo
Frida KahloNazan Arısoy · Dokuz Yayınları · 20191,516 okunma
Reklam
Ne tuhaftı! Görmediği zaman özlememek ama gördüğü zaman özlemek...Gökten aniden inen, kaçmaya imkan tanımayan bir asit yağmuruyla ıslanır gibi yakıcı bir özlemle tutuşmak.
Adı Kalmayan Şehir
"Özlemek ne zor diyor kelime" diyor şair. Özlememek daha zor diyorum âcizane. Hiçbir şey yaşamamış gibiyim. Her şeyi bir fincan çay içerken hatırlarım belki. Aslında ne şair haklı ne ben . Va'dedilen ülkelerin verilmemesi zor. Ama va'dedilen ülkelerin va'dedilen ülke olmadığını fark etmek, bu daha zor. Yitirilmiş yaşamların arkasından yitip gidiyoruz işte. Senle de sensiz de olmayan ey şehir!
Sayfa 80 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
Öyle ki, onunla birkaç saat konuştuktan, şikâyetlerini, tahlillerini, gelecek için düşündüklerini dinledikten sonra, insanların yalnız hakkıyla yapabilecekleri işle meşgul oldukları bir dünyada yaşamanın nasıl bir saadet olabileceğini düşünmemek, böyle bir dünyayı özlememek imkânsızdı.
Sayfa 102 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Öyle ki, onunla bir kaç saat konuştuktan, şikayetlerini, tahlillerini, gelecek için düşündüklerini dinledikten sonra, insanların yalnız hakkıyla yapabilecekleri işle meşgul oldukları bir dünyada yaşamanın nasıl bir saadet olabileceğini düşünmemek, böyle bir dünyayı özlememek imkansızdı.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
"Yağmur hep karşılıklı yağar" demiş ya şair... Kimseyi tek taraflı özlememek de lazım.
"Özlem nasıl bir şey" diye düşünüyordu Emre. "İnsan neyi özlüyor, başka bir insanı mı, yoksa onunla birlikte yaptığı şeyleri mi? O insan yerli yerinde duruyorsa, kendi hayatını sürdürüyorsa; özlemek onunla birlikte paylaşılan şeyleri özlemek mi?" Bir yeri özlemek, bir kişiyi özlemek, hayatın belli bir dönemini, mesela gençliği özlemek, bir yemeği özlemek, akrabaları özlemek, eski dünyayı özlemek, bir şarkıyı özlemek, açık havayı özlemek, bir kokuyu özlemek gibi sonsuz sayıda çeşitlendirilebilecek olan özlem kıvranışları beynin hangi kıvrımına yerleşerek insanın yüreğini böylesine buruyor olabilirdi? Eğer birlikte yaşanan şeyler özlenmiyorsa, yavuklunun sadece yüzünü görmek hasreti dindirebilir miydi? Elbette dindşremezdi. Başkasıyla birlikte gördüğün zaman, hasret dindirilmiş olmazdı ki. Tam tersine; kendisine olduğu gibi derine giren bıçak daha da kanırtılmış olurdu. Ne tuhaftı! Görmediği zaman özlememek ama gördüğü zaman özlemek... Gökten aniden inen va kaçmaya imkan tanımayan bir asit yağmuru gibi yakıcı bir özlemle tutuşmak...
..insanların yalnız hakkıyla yapabilecekleri işle meşgul oldukları bir dünyada yaşamanın nasıl bir saadet olabileceğini düşünmemek, böyle bir dünyayı özlememek imkânsızdı.
Sayfa 102Kitabı okudu
919 öğeden 601 ile 610 arasındakiler gösteriliyor.