"Bana dair çoğu şey uzak geçmişin pençesinde, hayatımın başlangıcına yakın. İçinde bulunduğum anda yaşamamı engelleyen bir tür bir fizyo-duygusal zaman çarpıtma, bu kültürdeki birçok insan için altta yatan bir tema olan travmanın izlerinden biri. Aslında, "altta" o kadar derinde "yatı- yor" ki çoğumuz orada olduğunu bilmiyoruz.
"Travma" kelimesinin Yunanca kökenindeki anlamı "yara". Farkında olsak da olmasak da davranışlarımızın çoğunu, sosyal alışkanlıklarımızı ve dünya hakkında düşünme biçimlerimizi belirleyen şey, yaralanmışlığımız veya onunla nasıl başa çıktığımızdır. Yaşamlarımız için en büyük öneme sahip konularda rasyonel düşünceye sahip olup olmadığımızı bile belirleyebilir. Birçoğumuz için, en yakın ilişkilerimizde başını kaldırır, her türlü ilişki hasarına neden olur."
Fotodemlik bende böyle düşünüyorum. bu kadar güzel bir kitabı niye bu kadar kötü bir çeviriyle basarsın ki.. google translate daha iyi yapardı bu işi. üzücü cidden.
Menopozdaki bir kadın, yirmili yaşlarındaki progesteronun yüzde 5'ine sahipken östrojen, onu üreten yağ hücreleri sayesinde daha fazladır. Bu, aşırı kiloluysanız östrojen baskınlığının daha büyük bir sorun olduğu anlamına gelir. Östrojen yağ depolanmasını ve kilo alımını desteklerken yağ hücreleri daha fazla östrojen üretir. Buna etlerden, plastiklerden, böcek ilaçlarından ve sabunlardan gelen ve yağ hücrelerinde depolanan harici östrojen kaynaklarını da ekleyin.
Karşılanmamış östrojen rahatsız edici olmasının yanı sıra tehlikelidir ve sizi rahim, yumurtalık, meme ve kolon kanseri riskine sokar.
Perimenopoz geçişinin ikinci aşamasında, östrojen seviyeleri aniden düşer. Düşük östrojen nedeniyle yeni bir dizi semptom yaşarsınız, listenin başında karamsarlık ve sinirlilik, hatta "öfke" vardır. Düşük östrojen seviyeleri, hafıza kaybı ve azalan konsantrasyon, kemik kaybı (osteoporoz) ve çok daha fazla sıcak basması ve gece terlemesi anlamına gelir. Yemek yeme iştahınız artarken seks için aşağı iner.
Ergenlik öncesinde kız ve erkeklerde depresyon vakalarında fark görülmez. Ergenlik sonrası ise kızların depresyon riski 3 kat artar. Bu hormonlar ve birçok faktör nedeniyledir. Östrojenin azalması serotonini etkiler. Östrojen serotininle birlikte çalışarak onun salınımını tetikler. Östrojene kıyasla progesteron düşükse anksiyete artar.( Ki progesteron GABAerjiktir, huzuru, sakinliği getirir, pms ve premenepoz semptomları çoğu zaman progesteron dengesizliğinden kaynaklanır.)
︎>Diğer bir faktör teşhisteki karmaşadır. Kadınlar 2 kat daha fazla teşhis alır fakat bu erkeklerin daha az yardım almasından kaynaklanır.Kadınlar üzüntülerini daha çok dile getirirken erkekler öfkelerini gösterir. Ki erkek intihar oranları kadınların 4 katıdır.
︎︎>Diğer faktör, bazı kadınlarda depresyonla ilgili CREB1 geni ve 5HTT mutasyonlarıdır.
>Diğer bir farklılık ilaca verilen yanıttır.Erkek beyni daha fazla serotonin üretir, serotonin devreleri daha güçlüdür. Östrojen var ise SSRI'lar daha çok işe yarar ve kadınlar menopoz öncesi bu ilaçlara daha iyi cevap verir.
︎>Östrojen kortizol seviyesini artırabilir.Belki de doğum sonrası depresyonun nedenlerinden biri budur.Östrojen GABA iletimini engellerken testesteron başlatır. Testesteron, BDNF'yi artırabilir. BDNF azlığı depresyon için risk faktörü olabilir. İleri yaşla azalan testesteron nedeniyle BDNF etkilenerek yeni nöron üretimi azalıyor olabilir.
“İç ses genellikle faydalı bir işlev görmekle birlikte, tam da ona en çok ihtiyaç duyduğumuz anda -stres düzeyimiz arttığında, karşılaştığımız risk büyük olduğunda, soğukkanlı olmakta zorlandığımızda ve şiddetli duygular yaşadığımızda- dırdırcı sese dönüşür. Bu dırdır bazen daldan dala atlayan bir monolog şeklindedir, bazense kendimizle girdiğimiz bir diyalog. Bazen geçmiş olayları takıntılı bir biçimde tekrar tekrar gözden geçiririz (ruminasyon), bazen de gelecekte olabilecekleri endişeyle hayalimizde kurgularız (kaygı).”
Ödüllü nörobilimci ve psikolog Ethan Kross, sayısı vaka ve araştırmadan yararlanarak, iç sesi dizginlemek için bir dizi araca sahip olduğumuzu gösteriyor. Aslında hep gözümüzün önünde olan ama farkında olmadığımız; kullandığımız sözcüklere, anlattığımız hikayelere, sevdiklerimizle yaptığımız konuşmalara, alışkanlıklarımıza, hatta bazen tuhaf ritüellerimize gizlenmiş araçlar. Etkileyici, sürükleyici, aynı zamanda da özgün bakış açıları ve ipuçlarıyla dolu Geveze, kendinizle yaptığınız konuşmaları sonsuza dek değiştirecek ve daha mutlu, daha üretken bir yaşam sürmenize yardımcı olacak bir kitap.
@domingo_yayinevi tarafından yayımlanan kitap, Ayşegül Çetin tarafından dilimize çevrilmiştir.