ama yine de sırf sen sürdürebil diye ayın alnında melekçe
ve şüpheye düşmeden kelebek besleyebilsin diye bir padişah açıkça
benim alıp kını
öte yana geçmem gerektir
içinden memleketi çekeyim diye.
hem düşünsene;
bu bizi nasıl imparatorlaştırır!
bir gece sabaha karşı
dehşetini birden kaybedecek gelmeyişin
ıslığımın tadında bir değişme
iç tartışmalarımda büsbütün başka bir tutum
büsbütün başka kıvılcımlar
ve en padişah korkulara direnebilen
yepyeni bir mustafa kemal davranışı
“İlk 10 padişahtan sonra, aradaki boşluğa rağmen klasik padişah tipinin 11. temsilcisi IV. Murad’dır. Geleneksel, o güçlü, karizmatik padişahların sonuncusudur. Daha sonra o tarz bir padişah gelmedi.”
Vasıl olmaz kimse Hakka cümleden dûr olmadan
Kenz açılmaz şol gönülden, ta ki pür-nur olmadan.
Sûr çıkar ağyâr-ı dilden, ta tecelli ide Hak
Padişah konmaz saraya hane mağmur olmadan.
Şemsi Sivasi (k.s.)🤍
İçimde zaptedilmesi güç bir telaş
hırçın bir kekeleme zedelenmesi dilimin perdesinde.
Zihnimde tarumarca yağmalanmış anılarla kalmak
çırılçıplak kalmak terzi de.
Durmaksızın şarkışta salanmak bir bu yana bir o yana şeklinde
Zaten altmış beş yıllık karantina teşkilatına yeni giren herkes. Padişah'ın ve Hariciye Nezareti'nin kendilerinden beklediği
ilk ve en önemli şeyin kolera salginını durdurmak değil, salgın söylentisini durdurmak olduğunu kısa sürede anlardi.
Derviş, "Sevsinler! " dedi. Yamak aşçı olmak ister.Aşçı aşçıbaş olmak, şakirt de katip olmak, katip ise paşa olmak ister. Paşaların istediği de vezir olmaktır.Kısacası herkesin istediği bir şey olmak olabilmek! Sizler de güya pişmek ve olmak istiyorsunuz.Aslında kendinizden başkasını kurtarmak peşinde değilsiniz. Sadece kendi ruhunuzu temizleyecek kadar da bencilsiniz.Yazıklar olsun size!Ruhunuzu kirletmemek için taşın altına elinizi sokmayacak kadar da korkaksınız.Kinin ve nefreti ne olduğunu siz nereden bileceksiniz!Bu dergahta kötülüklerden uzak yaşıyorsunuz.Padişah tarafından korunup kollanıyorsunuz.Üstüne üstlük de bir de saygı görüyorsunuz.Hal böyleyken sizlere kim kötülük yapmaya cesaret edebilir ki!En önemlisi, sizin hiçbir yaranız yok!Ya benim yaralarım?Işte! "
Hükümdarın biri, çocukların Kur’ân-ı Kerîm öğrendikleri mektebi gezerken, içlerinden küçük bir çocuk dikkatini çeker ve ona yaklaşarak sorar: “Sen, sınıfın kaçıncısısın?”
Küçük çocuk, cevap verir: “İnsana kendini methetmek olmaz efendim, hocama sorun.”
Bu cevap, padişahın hoşuna gider, cebinden bir altın çıkarır ve küçüğe uzatır; fakat o almaz, babasının, “Nereden buldun?” diye kendisine kızacağını ileri sürer.
“Padişah verdi” dersin, denilince de şu karşılığı verir:
“O zaman da inanmaz. Çünkü ‘Padişah verseydi, böyle az vermezdi.’ der efendim!”
Bu defa cebinden bir kese altın çıkaran padişah: “Sen, hakikaten sınıfın birincisiymişsin” diyerek çocuğa verir.
Merhaba PatokurBugün sana bir çırpıda okuduğum.bir kitaptan bahsedeceğim.
Elena Gavuraki - Konağın Alfabesi
Öncelikle kitabımın Padişah Abdülaziz döneminde adada yapılan bir konağın hikayesi olduğunu söylemeliyim. Mekanlar, davranış kalıpları, yerlerin isimleri tamamen buna uygun. Yazarın kadın ve çocuk hakları ile ilgili uğraşıların ve
Hükümdarın biri, çocukların Kur’ân-ı Kerîm öğrendikleri mektebi gezerken, içlerinden küçük bir çocuk dikkatini çeker ve ona yaklaşarak sorar: “Sen, sınıfın kaçıncısısın?”
Küçük çocuk, cevap verir: “İnsana kendini methetmek olmaz efendim, hocama sorun.”
Bu cevap, padişahın hoşuna gider, cebinden bir altın çıkarır ve küçüğe uzatır; fakat o almaz, babasının, “Nereden buldun?” diye kendisine kızacağını ileri sürer.
“Padişah verdi” dersin, denilince de şu karşılığı verir:
“O zaman da inanmaz. Çünkü ‘Padişah verseydi, böyle az vermezdi.’ der efendim!”
Bu defa cebinden bir kese altın çıkaran padişah: “Sen, hakikaten sınıfın birincisiymişsin” diyerek çocuğa verir.