Mahmut Han o gece sabaha kadar uyuyamadı, sarayın içinde döndü durdu ve düşündü. Ölümü ve hayatı düşünüyordu. İnsanları, şu dağlardan, ovalardan kopup gelen kalabalığı düşünüyordu. Bunlar bir erkek ve bir kadının mutluluğu için buraya toplanmışlardı. Dışardan bakınca öyle görünüyordu. Ama bunun altında çok şey vardı. İnanılmaz bir öfke vardı. Yüz bin yılın başkaldırma duygusu vardı. Şu konuşmayan, kıpırdamayan öfke... Bir delikanlıyla bir kızın sevdasını bahane eden öfke... Gittikçe zaman bozuluyor ve halk azıtıyor. Bugün benim sarayımın kapısını tutarlar kız bahanesiyle, yarın İstanbul şehrini doldurur Padişahın sarayının kapısını tutarlar başka bir bahaneyle. Vakit erişti gibime gelir. Şu halka bir çare bulamazsak hepimizin kellesi gider. Yarın zulmü bahane ederler, öbürsü gün vergiyi, öbürsü gün sarayımızı, öbürsü gün ekmeği.... Ve birikirler birikirler... Yüz bin yılın öfkesi ve de acısıyla... Şimdiki gibi sessiz birikirler. Ve bu kalabalığa güç yetmez. Onlarla ordular, bir dünya kadar ordu olsa başa çıkamaz. Bunlar bir araya gelmeye görsünler, önüne geçilemez. Bir çare, bunları bir araya getirmemek için bir çare...
Sayfa 106Kitabı okudu
Osmanlı Padişahları
Ali Canip Yöntem'in, liselerin dokuzuncu sınıflarında okutulan "Edebiyat" adlı kitabında bir kayıt, "... O aralık Abdülmecid tahta geçmişti. Bu, her Osmanlı pâdişâhı gibi gafil ve bîçâre bir adamdı..." Ali Canip Yöntem, câhil zamane dalkavuklarından birisi bulunsaydı, bu sözün belki o kadar ehemmiyeti olmazdı.
Reklam
Padişahım çok yaşa!
Ordusunun gücü bir günde elinden alınmıştı; devlet idaresi tamamen yabancıların emrine girmişti; bırakın valileri devletin Padişahı bile İngiliz izni olmadan yerinden kıpırdayamıyordu. Kendi vatan topraklarında yaşayan şaşkın insanlar...
Sayfa 35 - ANATOLIA KÜLTÜR
Padişahım çok yaşa!
Selim tahta çıktığı gün halka zevk ve sefa emreder. Veziri azam Sokullu Mehmet padişahın bu arzusuna karşı "din bilginleri buna razı olmaz” diye karşı çıkarsa da Münşeat yazarı Feridun Bey, padişahı destekler ve izin çıkar. O gece bütün İstanbul şaraba sarılır. Sarhoş naraları ortalığı çınlatır. Her yanda şarap içilir, işret masaları önünde cülus tarihleri düşürülür. Tahta çıkış gününü bütün İstanbul sarhoş kutlar, şarap yasağı uygulamada kalkmış olur. Karar İstanbul içkiseverlerini çok sevindirir.
Sayfa 69 - Cem Yayınevi
şimdi de reis olmuş...
"Ömrümüz, padişahım çok yaşa diye bağırmakla geçti."
Bir halk adamı
"(...) İsteklerini sorduğu padişaha askerler hep bir ağızdan "Padişahım çok yaşa" diye karşılık verdikleriklerinden hünkâr sinirleniyor, "Bunların benim sağlığımdan başka şeylere de ihtiyacı olmalı, bunu kimden öğreneceğiz?" diye titizleniyordu. Sonunda bunlardan birinin her nasılsa savaşta bacağının koptuğuna değil, saatinin kırıldığına üzüldüğünü söylemesi Sultan'ı ağlatmış ve o akşam hastanedeki bugün askerlere birer saat hediye etmişti. Verdiği hediye kendisini tatmin etmiyordu. Düşündü, taşındı, sonunda savaşta bacağını kaybeden bu yiğide kendi eliyle bir baston yaptı, hediye etti. Marangozlukta ilgili şeylere yatkınlığı vardı ama şimdiye kadar hiç baston yapmamıştı; (yaptığı) ilk ve son baston bu oldu. Ve bu güzel davranış ev ev söylendi durdu İstanbul mahallelerinde." - Fatma Pesend Hanım
Sayfa 61 - Timaş Yayınları, 25. Baskı
Reklam
1,000 öğeden 571 ile 580 arasındakiler gösteriliyor.