Ayan kararından memnundu. Fesih Iradesi'ni dinledikten sonra Azaryan Efendi'nin sesi işitilmistir: "Padişahım çok yasa! Kurt kuzuyu yemiştir. Başka kurtlar da Gazi Ahmet Muhtar Paşa'yı parçalayacaklardır.
II. Abdülhamid'in meşruiyeti bizim zorumuzla kabul ettiğini millet bilmiyordu. Duyurmamıştık. Zaten 25 Temmuz tarihli İkdam gazetesi "Padişahım Çok Yaşa" başlığıyla çıkmıştı. Gazeteler bile bilmiyordu, Meşrutiyet'in nasıl ilan edildiğini!
Reklam
Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu 1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"
Edirne Mebusu Şeref Bey'e karşı yazdığı yazı da aynı konuyla ilgilidir. Şeref (Aykut) Bey de Atsız'ın tarih kitaplarını eleştirmesine karşı Hâkimiyeti Milliye'de bir yazı yazmıştır. Şeref Bey'in şu cümleleri Atsız'ı çok kızdırmıştır: "Şu kadarını çok iyi biliyorum ki yok olan Osmanlı imparatorluğundaki Osmanlı
Sultana; "Padişahım çok yaşa!" diye sesli duâlar edilir, fakat aynı zamanda gurura kapılmaması için de; "Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var!" diye fanilik ve kulluk şuuru hatırlatılırdı.
Sayfa 32 - Yüzakı YayınlarıKitabı okuyor
AZGIN İSTİBDAT DEVRİ -
Akşamları bütün ordu ve askeri mektepler üç defa "Padişahım çok yaşa!" diye haykıracak, eğer can ve gönülden bağırmıyor diye jurnal edilirseniz başınıza bir bela gelir.
Sayfa 47 - Kronik KitapKitabı okuyor
Reklam
Günde kaç defa "Padişahım çok yaşa!" diye bar­bar bağırdığımız devrin Padişahı Sultan Abdülhamid II. gö­zümüzden yavaş yavaş düşüyordu. Tıbbiye’deki genç ve aydın hürriyet taraftarlarının sürgünlere gönderilip ocaklarına incir dikildiğini duydukça âdeta feveran ediyorduk. Bir gün bizim de başımıza böyle bir şey gelebilirdi. Devlet idaresinin iyi iş­lemediğini, suistimallerin alıp yürüdüğünü, memurların ve subayların maaşlarını alamadıklarını, buna mukabil saraya mensup sırmalı hafiyelerle tevabilerine maaşlarından başka keseler dolusu altın verildiğini haber aldıkça, Sultan Hamid’e esasen pek de kuvvetli olmayan güvenimiz büsbütün sarsılı­yordu.
Sayfa 32 - İnkılap ve Aka kitabevleri
Padişahım çok yaşa! Yaşasın Kanun-u Esasi! ..
“Yenildik dediler.” diye tekrarladı. Hüzün sesini yumuşatmıştı. Gülümsedi. “Paydos der gibi.” Yine gülümsedi. “Hani bayram yerinde salıncakçı; yandııı der ya… tıpkı onun gibi; harp bitti dediler. Bir de baktık ki bizde ne kol kalmış, ne kanat. Hafız’ın oğlu Demirci Salih, Çolak Salih olup çıkmış. Sen olsan nişlersin? de bakalım Ali Emmi? Surat da kalmamış. Anamın halini bir gör. ”Padişahım çok yaşa!”. Ama böyle bağırma istiyor insan. Padişahım, madişahım ne olursa olsun bir şey için, biri için “Çok Yaşa!” diye bağırmalı insan.. Pek hoş oluyor yani… Kol bacak gitse de..
Sayfa 41 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
DÖRDÜNCÜ SULTAN MURAD
-Padişahım çok yaşa! -Sultan Murad, devletinle bin yaşa!
Sayfa 187 - Ötüken
572 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.