Ey özünün sırlarına akıl ermeyen; Suçumuza, duamıza önem vermeyen; Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık; Umudumu rahmetine bağlamışım ben. Büyükse de isyanım, kötülüklerim, Yüce Allah’dan umut kesmiş değilim; Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın Rahmete kavuşur elbet kemiklerim. Allah’ım bir geçim kapısı açıver bana; Kimseye minnetsiz yaşamak
Bana Kıydılar! Hünkar Çayırı'na geldiklerinde Fatih hastalanmıştı. Fa­tih'in özel doktoru Yakup Paşa gelip padişahı muayene et­miş ve ilaçlar vermişti. Sonra Karamani Mehmet Paşa, doktor Lari'yi padişaha göndermişti. Lari, Yakup Paşa'nın verdigi ilaçları begenmeyerek tenkit etmiş ve başka ilaçlar vermişti. Bunlar da Fatih'e iyi gelmemiş ve daha çok fena­ laşmıştı. Fatih de işin farkına varmıştı. "Bana kıydılar" de­mişti.
Reklam
Ülkemizdeki her şey devlet içindir. Ne gariptir ki, adeta her kurum ayrı bir devlettir. Değil kurumlar, memurlar bile çoğu zaman böyle bir tavır sergiler. Memurların, en rütbesizinin bile, ceza kovuşturmasında dokunulmazlığı vardır. Memura karşı işlenen suçların cezaları daha ağırdır. Ceza kanunumuz , Mussolini İtalya'sının devletçi geleneğinden hala kurtarılamamıştır. Her memur kendisini devlet ile bütünleştirir, devleti temsil ettiğini sanır ve savunur. Hakta da kul felsefesi " Padişahım Çok Yaşa" geleneği devam etmektedir.
Ziya Paşa:(
1. Ey Resûlullah, ben bu fâni ålemin gam ve kederlerine tutulmuş bir günahkârım; nefis ve arzuların eline düşmüş, onun oyuncağı olmuşum. 2. Ey âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber, medet, bu günahkara yardım et! Ben baştan ayağa isyan ve hataya boğulmuş bulunuyorum. 3. Sen, merhamet edenlerin padişahı, şefaat tahtının da şahısın; ben ise senin kapında àciz, eksikliklerle dolu bir dilenciyim. 4. Ey Resûlullah, ne olur yardım et ve beni affet! Benim o kadar çok günahım var ki, ne kadar pişmanlık duysam buna o kadar lâyık biriyim.
Ayrıca devlet kapısında istihdam edilen asker ve memurların "Padişahım Çok Yaşa!" şeklinde tezahürat yapmaları çok sıkı bir protokole bağlanmış, yeri ve zamanına göre yapılmaya başlanmıştır. Bu bakımdan bu dönemlerde dünya protokolünde birbirine benzeme eğilimi hakimdir. Örneğin İngiltere Kraliçesi'ne artık ulu orta her yerde "Kraliçem Çok Yaşa" (Long Live the Queen!) diye tez­ahürat yapılmamakta, buna ancak belli törensel anlarda izin verilmektedir.
480 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 9 days
Uyan sakî, lale devrindeyiz!.. İçinde İstanbul geçen kitapları hep sevmişimdir. İstanbul'u bilip okumak ayrı bir tat veriyor. İskender Pala'nın usta kaleminden çıkan bu eserde Lale Devri'nde geçen bir macerayı anlatması bana kitabı okumadan önce Lale Devrini araştırmama neden oldu. Lale Devri eserlerini gezdim yerinde gördüm. Topkapı Sarayı önündeki ve Üsküdar meydanındaki 3. Ahmet çeşmeleri, Üsküdar Yeni Valide Cami, Damat İbrahim Paşa Cami, Üsküdar'da bulunan Damat İbrahim Paşa Çeşmesi ve dönemin padişahı 3. Ahmet ile birlikte beş Osmanlı padişahının mezarlarının bulunduğu Hatice Turhan Valide Sultan Türbesi'ni ziyaret ettim. Sonrasında kitap beni daha çok içine çekti. Altı yıldır yaşadığım İstanbul'daki son günlerimi geçirirken okuduğum bu kitap en beğendiğim ve en etkilendiğim kitaplar listesinde çoktan yerini aldı.
Katre-i Matem
Katre-i Matemİskender Pala · Kapı Yayınları · 202222.4k okunma
Reklam
1,000 öğeden 631 ile 640 arasındakiler gösteriliyor.