Bismillahirrahmanirrahim....
Bedene bağlı ruh, bedene ne ile bağlı?
Küçücük bir mikroba yenik düştüğüne göre pamuk ipliğiyle mi?
Hayır!..
Dev molozların altından,ezilen arabaların altından sapsağlam çıktığına göre,
kalın halatlarla mı?
Hayır!...
O mutlak kudretli olanın dilemesine,
ol (kün) demesine bağlı...
Bazen yıldızlı lacivert gökte tek bir yıldız dikkatini çeker, eli sürekli söylenen babasının iri eli içindeyken o yıldıza doğru yürüdüklerini hayal ederdi.
Bıçağın kemiğe dayandığı ve artık intiharı düşünen bir kadınla çalışıyordum. Verandasına ağını kuran bir örümcek gözüne çarpmıştı. Bu küçük hayvancıkta, bu kadının ruhunun etrafındaki buzu kırıp onu tekrar özgürleştiren ve büyüten şeyin tam olarak ne olduğunu asla bilemeyeceğiz. Ama hem psikanalist, hem de cantadora olarak çoğu kere en
iyileştirici şeylerin doğadan, özellikle de çok kolay ulaşılabilir ve basit olanlardan çıktığına inanıyorum. Doğanın ilaçları güçlü ve yalındır; karpuzun yeşil kabuğu üzerindeki uğurböceği, bir pamuk ipliğindeki nar bülbülü, mükemmel çiçekler açmış bir yabani ot, kayan bir yıldız, hatta sokaktaki kırık bir cam parçasında yansıyan gökkuşağı, doğru ilaç olabilir. Devamlılık garip bir şeydir: Muazzam bir enerji açığa çıkarır, beş dakika durgun suyu düşünmek bile onu bir ay boyunca besleyebilir.
Söz konusu okur burada,okumaya alıştığı ve keyif aldığı geleneksel-gercekçi romanın özelliklerini,okuduğu metinde bulamamanın sıkıntısını çeker;çağımız romanının özelliklerine alışkın olmadığı için de,"Yeni Hayat" metnindeki ipuçlarının ardına düşüp anlam katmanlarını bulgulamak yerine,okuduğu metni sürekli olarak alıştığı romanlarda örtük düzlemde kıyaslar;kendisine yol gösteren,toplumsal/ahlaksal iletilerde bulunan bir yazarın özlemini çeker;yaşadığı dünyanın metinde bir yansımasını arar;rahatça okuyabilecegi,sonra ne olduğunu merak ettiği gerilimli bir öykünün bulunmaması onu rahatsız eder;mantıklı bir öyküsü olmayan bir metinde ne yapacağını bilemez.
çünkü ben uzattığımda yağan kara ellerimi
teğet geçerdi
sevdiğim fesleğenin kokusunu alırdı rüzgar
uçak çıkardı
kayan yıldız sandığım
suya düşerdi pamuk şekerim
çünkü ben koşardım karahindiba'na
üfleyiverirdi bir afacan
dolu dizgin koşan hevesim
takılıverirdi kursağıma da düşerdi
uzanırdım yanına
seyreylerdik kayan yıld-
aman, uçakları!