Havf ve Recâ
• Korku ve ümidi birlikte zikreden âyetlerden bazıları: "(Resûlüm!) Kullarıma, benim, çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber ver" (Hicr 15/49). Bu âyetin hemen peşinde Cenâb-ı Hak, "Benim azabımın elem verici bir azap olduğunu da bildir" (Hicr 15/50) buyurur ki kendini ümit içine kaptırarak korkudan uzak durmayasın. Yine, "O, azabı çetin olandır...." (Mü'min 40/3) âyetinin devamında, "...lutuf sahibidir ve O'ndan başka hiçbir ilah yoktur" (Mü'min 40/3) buyurulur ki tamamen korkuya kapılıp ümitsizliğe düşmeyesin.
Sayfa 228
Sosyal medyada elitist olmakla suçlandığınızı biliyor musunuz? Bir kesimi ötekileştirdiğinizi düşünüyorlar. Suçlandığımı biliyorum. Ama bak, bu suçlanmayı bir şekilde ortadan kaldırmamız lazım. Cahilse kendini öteki olarak görüyor olabilir ama kabahat benim mi? Cahil benim yanıma çıkmak için çabalamıyor, beni kendi yanına çekmek istiyor. Sonra da
Reklam
Hayatta pek çok şey doğru değil.
Efendiler! Bir millet mevcudiyeti ve hukuku için bütün kuvvetiyle, bütün kuvâ-yı fikriye ve maddiyesiyle alâkadar olmazsa, bir millet kendi kuvvetine istinâden mevcudiyet ve istiklâlini temîn etmezse şunun, bunun bâziçesi olmaktan kurtulamaz. Hayat-ı milliyemiz, tarihimiz ve son devirde tarz-ı idâremiz buna pek güzel delildir. Bu sebeple teşkilâtımızda Kuvâ-yı Milliye’nin âmil ve irâde-i milliyenin hâkim olması esası kabul edilmiştir. Bugün, bütün cihanın milletleri yalnız bir hâkimiyet tanırlar: hâkimiyet-i milliye. Teşkilâtın diğer teferruatına bakacak olursak işe köyden ve mahalleden, köy ve mahalle halkından yani ferdten başlıyoruz. Ferdler mütefekkir olmadıkça, hukukunu müdrik bulunmadıkça kütleler istenilen istikamete, herkes tarafından iyi veya fena istikametlere sevk olunabilirler. Kendini tahlîs edebilmek için her ferdin mukadderâtıyla bizzat alâkadar olması lâzımdır. Aşağıdan yukarıya, temelden çatıya doğru yükselen böyle bir müessese elbette rasîn olur. Şüphe yok, her işin başlangıcında aşağıdan yukarıya doğru olmaktan ziyade yukarıdan aşağı olması zarureti vardır.
Bilginin statüsü sorununu içinde ele almayı arnaçladığırnız alanı belirleyen çalışma hipotezi işte böyle bir şey. Tamamen başka bir anlayışla öneriise de "toplumun bilişimselleşrnesi" adı verilen senaryonun akrabası olan bu senaryonun orijinal olmak, hatta doğru olmak gibi bir iddiası yok. Bir çalışma hi­potezinden istenen, güçlü bir ayırt edici yetenektir. En gelişmiş toplumların bilişimselleşmesi senaryosu, hatta belki aşırı bü­ yütrne pahasına da olsa, bilginin dönüşümünün ve bunun ka­musal iktidar ve sivil kururnlar üzerindeki etkilerinin bazı yön­lerini tam olarak aydınlatmaya imkan veriyor ki, bu etkiler baş­ka perspektifler içinde belki pek iyi algılanrnayabilecekti. Do­layısıyla, bu senaryoya gerçeklik bağlamında bir öngörü sağ­lama değeri değil, sorulan soru bağlamında stratejik bir değer atfetrnek gerekir.
Sayfa 19 - Bilgesu Yayınları. 1. Baskı. 2013. Çeviri: İsmet Birkan
Birçoğu kararsızlıkla ve korkuyla sordu. Pek azıydı oysa merakla soran. Pek azı, 'Nasıl?' yerine, 'Neden?' dediler. 'Nasıl, başımıza böyle bir şey gelir?' demediler de 'Neden başımıza böyle bir şey geldi?' dediler. Şikayeti bırakıp anlamaya çalışmanın dayanılmaz merakıyla sordular. Ve işte çağımızın yalancı hayatından sıyrılıp hecelemekten kurtuldular. Doğru soruyla doğru cevaba ulaştılar."
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.