“Devletimizin, milletimizin başına gelen en büyük felaketler Avrupa sermayesi yüzündendir. Avrupa sermayesinin girmesinden itibarendir ki, Osmanlı saltanatı pek süratle dağılmaya yüz tutmuş, yok olma uçurumuna doğru dev adımlarıyla yürümeye başlamıştır.”
“Ey sufi elbisesi giyen, onu önce içine giy, sonra nefsine, sonra bedenine! Zühdün ilki buradan başlar. Yani içten, dışa dogru süzülür. Dıştan içe pek geçmez. Bir insanın iç alemi temiz olunca kalbi nurla dolar; oradan nefsine, duygularına, yemesine, içmesine ve diğer hâllerine de tesir eder. Önce evin içini yap. Kapısını sonra takarsın. Iç yapılmadan dışın yapılmasında hayır yoktur. Yaratıcı olmadan yaratılmış olmaz, ev olmayan yerde kapı da olmaz. Harap olmuş yere kilit asan olmaz. Ahiret olmayan yerde dünya da olmaz.” Abdülkâdir Geylânî
Reklam
Gençken yapmak istediğim pek çok şey vardı, Poppy gibi uzun ve gönüllülüğe dayalı gezilere çıkmak istemiştim. Bir ce­ maate atandıktan sonra bu düşünce imkânsız hale gelmişti. Eğer özgür olsaydım, Etiyopya’daki kıtlık için bir şeyler yapmaya ça­ lışabilirdim. Bir sene yaz aylarını Belarus’ta İngilizce öğreterek geçirebilirdim. Belki de Kenya’da bir kuyu açardım. İstediğim zaman, istediğim yere gidebilirdim. Herhangi biriyle. Pekâlâ, herhangi biriyle gitmezdim çünkü gözlerimi kapatıp Pokot’un tozlu ovalarını ya da Belarus ormanlarını düşündü­ ğümde, kaybettiğim geleceklerin hayallerinde yanımda sadece tek bir kadın vardı. Kısa boylu, zayıf, siyah saçlı ve kırmızı du­ daklı bir kadın. Bazılarında benimle su taşıyordu, bazılarında çocuklara yeni defterler götürüyordu. Belki de toplantılarda bir­ likte yürümek için parmaklarımızı birleştirirken güneş gözlükle­ riyle bana bakıyordu. Belki de hamakta üstüme uzanıyordu, ha­ mağın teninde bıraktığı elmas şeklindeki izleri görebiliyordum. Kim bilir, belki de sert bir yatakta birbirimize doğru kıvrılmış- ken soğuk bir yatakhaneyi paylaşıyorduk.
Sherlock Holmes, şömine rafının köşesinden şişesini, zarif Fas kutusundan da hipodermik şırıngasını aldı. Uzun, beyaz, gergin parmaklarıyla narin iğneyi ayarladı ve gömleğinin sol manşetini geriye doğru kıvırdı. Kısa bir süre gözleri düşünceli bir şekilde sayısız delik izleriyle noktalanmış ve yaralanmış olan kaslı ön koluna ve bileğine takıldı.
...kendi isteklerim konusunda pek doğru dürüst bir fikrim yok.
Sayfa 11
İnsanlar bazen,bir şeyin tümüyle doğru olduğunu sanırlar. Ben öyle şeyleri pek sallamam,ama birileri bana yaşıma uygun davranmam gerektiğini söylediğinde canım sıkılır. Bazen yaşıma göre olgun davrandığım da olur -ciddi söylüyorum - ama buna kimse dikkat etmez. İnsanlar hiçbir şeye dikkat etmiyorlar zaten.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.