Eski yöntem öğrencileri harflerden başlatır, çünkü öğrencileri zihinsel eşitsizlik ilkesine göre, özellikle çocukların zihinsel olarak aşağı olduğunu kabul ederek yönlendirir. Harfleri ayırt etmenin kelimeleri ayırt etmekten kolay olduğuna inanır; yanlış bir inanış, ama sonuçta o buna inanır. Çocuk zekasının ancak K, A, KA diye öğrenmeye elverişli olduğunu, Kalipso diye öğrenmek için yetişkin, yani üstün bir zeka gerektiğini sanır. Kısacası, Kalipso gibi B, A, BA hecelemesi de bir bayraktır: kapasite'ye karşı kapasitesizlik'in bayrağı. Hecelemek bir öğrenme yönteminden önce bir nedamet duası gibidir. Bu yüzden de ilkelerin karşıtlığı açısından hiçbir şey değiştirilmeksizin tekniklerin sırası değiştirilebilir: Günün birinde belki Eski Yöntem öğrencilerine kelimeleri okutacak, biz ise heceleteceğiz. Peki bu sözde kılık değişikliğinden ne gibi bir sonuç doğacaktır? Hiç. Öğrenciler yine bir o kadar özgürleştirilmiş olacak, Eski Yönteminkilerse yine bir o kadar aptallaştırılmış. ... Eski Yöntem öğrencilerini heceleterek değil, tek başlarına heceleyemeyeceklerini söyleyerek aptallaştırır; dolayısıyla kelimeleri okutarak da onları özgürleştirmez, aptallaştırmış olur; çünkü büyük bir özenle onlara körpe zekalarının hocanın ihtiyar beyninden çekip çıkardığı açıklamalardan vazgeçemeyeceğini söyler. Demek ki özgürleştiren veya aptallaştıran teknik, yol yordam, tarz değil, ilkedir. Eşitsizlik ilkesi, şu eski ilke, ne yaparsak yapalım aptallaştırır; eşitlik ilkesi, jocotot'un ilkesi ise kullandığı teknik,kitap, olgu ne olursa olsun özgürleştirir.