%63 (250/392)
7/10 puan verdi
Görüş
Altın Çağ çok katmanlı, dikkatinizi her an kaybedebileceğiniz, zor fakat bir o kadar da keyifli bir okuma. Ajvaz, Altın Çağ'da Prag'ın gizli köşelerinden uzaklaşıyor ve Atlantik'in ortasında bir yerde dikkate değer bir adada buluyor kendini. Ada çok kendine özgü, geleneklerin ötesinde, kendine ait davranışları ve dili olan bir yer.
Altın Çağ
Altın ÇağMichal Ajvaz · Çınar Yayınları · 20207 okunma
“ keşke insan türüne ait olmak, o dayanılmaz ve sağır edici gürültüyü de beraberinde getirmeseydi…”
Reklam
“Yaşamını bir saat gibi kuruyorsun, sanki kendini kaybetmemenin, tamamen dibe vurmamanın en iyi yolu kendini gülünç işlere vermek , her şeyi önceden kararlaştırmak,hiçbir şeyi rastlantıya bırakmamakmış gibi.”
fosil şehirde avare dolaşıyorsun, kiri pisi temizlenmiş cephelerin tertemiz beyaz taşları, oldukları yerde duran çöp tenekeleri, kapıcıların gelip oturdukları boş sandalyeler; ölü şehirde avare dolaşıyorsun, delik deşik edilmiş binaların yakı­nında terkedilmiş inşaat iskeleleri, sisin, yağmurun önüne ka­tıp götürdüğü köprüler
Konuşmaktan vazgeçtin ve sana cevap veren tek şey sesizlik oldu.Ama bu sözcükler,boğazına takılıp kalan bu binlerce,milyonlarca sözcük,arkası gelmeyen sözcükler,sevinç çığlıkları,aşk sözcükleri,budalaca gülüşler,peki onları ne zaman bulacaksın yeniden? Şimdi sessizliğin dehşetinde yaşıyorsun.Ama sen herkesten daha sessiz değil misin?
Sayfa 79 - Metis Yayınları
Reklam
Önemli olan tek şey yalnızlığın:Ne yaparsan yap,nereye gidersen git,gördüğün hiçbir şeyin önemi yok,yaptığın her şey boşuna,aradiğın her şey sahte.Var olan tek şey yalnızlık;onun karşısında,her seferinde yalnız kalıyorsun,yardımdan yoksun,şaşkın ya da afallamış,umutsuz sabırsız.
Sayfa 79 - Metis Yayınları
yalnızlığın bir şey öğretmediğinden, kayıtsızlığın bir şey öğretmediğinden başka hiçbir şey öğrenmedin. bu bir aldat­macaydı, göz alıcı ve tuzaklı bir yanılsamaydı. yalnızdın, hepsi bu, ve kendini korumak istiyordun; dünyayla senin arandaki köprüler sonsuza dek atılsın istiyordun. ama sen bir hiçsin, dünya ise öyle kocaman bir sözcük ki: büyük bir şehir­ de başıboş dolaşmaktan, birkaç kilometre uzunluğundaki cep­heler, vitrinler, parklar ve rıhtımlar boyunca yürümekten baş­ka bir şey yapmadın hiç
hiçbir uğursuzluk dolaşmıyor başında. bir ucubesin bel­ki, ama bir cehennem ucubesi değil. kıvranmaya, ulumaya ih­tiyacın yok. hiçbir sınama beklemiyor seni
N’apcaz şimdi diyo bana Diyorum ki bi bakalım Bakalım da önümüz taş Aç gözünü bakmak lazım N’apıp yapıp dış avluya Bir sofaya kapak atsak Hazırlandım sıvışmaya İmlayı azcık bozarak Konuş konuş hiç faydasız Özgür diyilim ki hâlâ Koş duvara, aş duvarı Bir duvar daha karşında Dışarıda bi avlu var Avludan sonra dört duvar Duvara çarpar dalgalar Dalgalar sözümü yutar Artık n’olcaksa olmalı Bu söz firar’dip kaçmalı Ona bir yardakçı lazım Suçortağı olsun şarkım!
Reklam
“Neye ihtiyacın vardı? Kendim olmaya…”
Sayfa 111Kitabı okudu
“Ölgünlük. Birbirini izleyen günler. Sonra geçmek bilmeyen, onlarca ağırlıklarıyla üstüne çöken saatler.”
"Yapmamayı Tercih Ederim"
Vaktiyle, New York'ta, Atlantik'in son dalgalarının gelip çarptığı kör kayaların birkaç yüz metre ötesinde, bir adam kendini ölüme terk etmişti. Bir kanun adamının yanında kâtiplik yapıyordu. Bir paravananın arkasında duran yazı masasında oturur, hiç kımıldamazdı. Zencefilli çöreklerle beslenirdi. Pencereden elini uzatsa neredeyse dokunabileceği kararmış tuğlalardan bir duvara bakardı. Ondan herhangi bir şey yapmasını, bir metni yeniden okumasını ya da postaneye gitmesini istemek boşunaydı. Ne tehditler ne de ricalar etki ederdi ona. Sonunda, hemen hemen kör oldu. Onu kovmak zorunda kaldılar. Binanın merdivenlerine yerleşti. Onu içeri tıktırdılar, o da hapishanenin avlusunda oturdu ve önüne konan yemeklere el sürmedi.
Sayfa 97 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Sanki her an, kendine şöyle deme ihtiyacını duyuyormuş gibisin: Bu böyle, çünkü ben böyle istedim; ben böyle istedim yoksa ölürüm.
Sayfa 85 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Bitmek bilmez, yorulmak bilmez yürüyüş. Elinde görünmez valizler taşıyan bir adam gibi yürüyorsun; gölgesini izleyen bir adam gibi yürüyorsun. Kör yürüyüşü, uyurgezer yürüyüşü; mekanik adımlarla, sonu gelmezcesine, yürüdüğünü unutana dek ilerliyorsun.
Sayfa 66 - Metis YayınlarıKitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.