İşte aşk mücadelelerinin en büyük meselesi: Arar mı? Ben onun için neyim?
Çünkü hiç kimse benim kadar seni kendisiyle karıştırmıyor; ve hiç kimse senin kadar benim içimin aydınlığında körleşmiyor.
Hayatta her şeyin yalan ve palavra olduğunu tekrarlayan vecizeleri vardı.
Sayfa 140 - Ötüken neşriyat yayınları 47. basımKitabı okuyor
... Bilmek için bilgi kâfi değildir, anlamak da lazımdır.
Sayfa 138 - Ötüken neşriyat yayınları 47. basımKitabı okuyor
Bu inat nedir bilir misin? Şahsiyetsizliğin yerini alan kör ve karanlık bir benlik duygusudur. İnsanı saadete de, felakete de götürebilir.
Sayfa 138 - Ötüken neşriyat yayınları 47. basımKitabı okuyor
Septisemi, verem, kanser bunlar hep boş lâkırdıdır. İnsanı yalnızca bir illet öldürür: Sıkıntı.
Meçhulün karnından istediğimiz çocukları doğurtabiliriz. Faraziyeden faraziyeye...
Sayfa 227Kitabı okuyor
Nefret, başarısızlığa uğramış sevgidir.
Âşıklara haber vermek isterim. Kalbin bütün meseleleri yalnız kalpte halledilir. Çünkü bir hissin hakkından ancak başka bir his gelir. Ümitsiz bir aşkın panzehiri ancak nefrettir.
Âşıklara haber vermek isterim. Kalbin bütün meseleleri yalnız kalpte halledilir. Çünkü bir hissin hakkından ancak başka bir his gelir. Ümitsiz bir aşkın panzehiri ancak nefrettir.
Gelmesinden başka şifam yoktur.
"Endişe ile beslenen ruhların üzüntüye ne kadar muhtaç olduklarını bilirdi. Kız kardeşinde bu ihtiyacı her zaman görmüştü. Sinir hekimlerinin sempatikotonik (sempatik sinirin baskın olması hali) deyip çıkıverecekleri feveranlı ruhlarda iç mücadele zevkinin şüphe, korku, hınç, öfke ve kuruntu gibi düşman hisleri kendi dinamizminin gıdalarını aradığını ve bulamayınca, ansızın bomboş kalan ruhun dayanılmaz bir sıkıntı içinde kıvrandığını, şimdi bir kere daha, fakat bu sefer en kuvvetli tecellisi içinde görüyordu. Bu da Samim'in "olmak dramı" adını verdiği dip zıtlığın, varlığın temellerini sarsan büyük ızdıraplarından biriydi.
Başını salladı ve mırıldandı:
-Bahtiyar olmak için bedbaht olmaya ihtiyacı var. Her insan böyledir. Fakat Mefharet gibi galeyanlı tiplerde bu daha açıktır. "Başının belasını arıyor," der halk.Her insan arar bunu. Farkında değildir. Sanatkârlar hissederler. Fuzulî'yi hatırlayın:" Yani ki çok belalara kil müptela beni." Hamid de Makber"in önsözünde "Kederimin artmasi için sevinmek isterim," der. Aynı şeydir: Sevincinin artması için kedere ihtiyacı var, demektir."
Sayfa 151 - ÖtükenKitabı okuyor
“İnsanın en kolay aldatabildiği budala kendi kendisidir.”
Sayfa 100 - Ötüken Neşriyat YayınlarıKitabı okudu
İnsanın en kolay aldatabildiği budala kendi kendisidir.
Bu dünyada ölümden başka hemen her şeyin bir bakımı vardır. Mesele diye ortaya çıkanların çoğunluğunun kendi ruhumuzun içinde halledilebilir.
Artık yalana güvenmiyorum. Kendi yalanlarım başkalarından önceki beni aldattılar.