Kupa Meyhanesi’nde tek bir müşteri vardı:
Devlet güvenlik örgütünde görevli sivil polis Bretschneider.
Meyhaneci Palivets bardakları yıkıyor, Bretschneider de onu kapana
kıstırmaya çalışıyordu, ama boşuna. Palivets, ağzı bozuğun tekiydi.
“Göt”ten, “bok”tan, “sıçmak”tan başka laf bilmezdi.
Ama aslında mürekkep yalamış adamdı;
önüne
Evreni yaratan yüceler yücesi bu ilkelliği ister mi?
İnsanoğlu Allah’a sonsuz sevgi, doğruluk dürüstlük adadı da, o mu kabul etmedi?.
Kutsal kitaplara göre beni Allah yarattı..
Killi topraktan..
Kendisine benzer ve kendi suretinde..
Sonra yaşam soluğu üfledi..
Kaderimi yazdı..
Akıl verdi bana..
Verdiği akılla ne düşüneceğimi biliyor
Peki ya ben neden daha önce Metin Karabaşoğlu kitapları okumadım? diyee hayıflanmanız pek mümkün..Zira benim için çok farklı bir ufuktu, daha once okumalıydım dedim hep kendi kendime..Bu yüzden
Aslı.B hanıma teşekkür ederim..Kur'an okumaları incelemesiyle merak ettim ve okudum.
Ve kendime sorduğum ilk soru şu oldu
ya hüseyin.!!!
Yeryüzünün dört bucağında mazlum kanının oluk oluk aktığı bir zamanda Kerbela'yı hatırlamanın vaktidir: Ben Kerbela'yım, Ali'nin gözyaşıyım, etiyim, kanıyım, canıyım. Peygamber'in katında kim Ali'den daha değerli olabilir ki! Ben Ali'nin hüznüyüm, ben Hüseyin'im. Şehitlerin efendisi Hamza'yım ben.
Savaş alanına gönderilen Ali'nin
Sadece gökten düşme, müstesna bir fesahat ve hürriyet ruhu içinde, putperest, yağmacı, soyguncu, hırsız, adam öldürücü, kan dökücü, kız çocuklarına kıyıcı, pislik, zina, kumar, şarap, istihza, hakaret, iftira, kibir ve en sert oymak taassubu içinde kaskatı donmuş bir ruh, eski ruh, nasıl da bir nefhada kurtulmuştur?
•
Bu nefha, daima noktalıyalım ki. Peygamber soluğudur. Çölün her kum tanesi içinde bir Elhamra sarayını, bir Bağdat sitesini yerleştiren de hep bu nefha...
O'nun ne bulduğu ile ne getirdiği arasındaki hayal çatlatıcı muhasebedir ki, Peygamberliğinin azamet dolu destanı...