Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hasan ve Hüseyin babalarının cenazesini yıkadılar, ona kokulu otlar sürdüler ve üç kat kefene sardılar onu. Sonra, Hz. Ali'nin vasiyetine uyarak, onu en sevdiği devesinin üstüne koydular ve deveyi serbest bıraktılar. Kırk yıl kadar önce Hz. Muhammed de Medine'de caminin inşa edileceği yeri saptamak için devesini serbest bırakmıştı.
Sayfa 159Kitabı okudu
223 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Günümüzde Sünni-Şii ayrımı ne yazık ki hala devam ediyor ülkemizde de olduğu gibi.Yazar bu konuyu öyle güzel anlatmış ki hiç sıkılmadan okuya bileceğiniz roman tadında bir kitap. Hz. Muhammed'in ölümünden günümüz ortadoğusuna geçen zamanda bölünmeler nasıl olmuş kimler bunu kullanmış bir fikir sahibi oluyorsunuz.
Peygamberden Sonra
Peygamberden SonraLesley Hazleton · Kitabix Yayınları · 2013544 okunma
Reklam
Yûnus Aleyhisselâmı bilirsiniz. Hani şu Yûnus balığı var ya, adını bu peygamberden almış. Yûnus Aleyhisselâmın başından geçenler kısaca şöyle: Cenabı Hak, Hazreti Yûnus’u Ninova halkına peygamber olarak gönderdi. Ninova, bugün Irak sınırları içinde yer alıyor. Musul’a yakın bir şehir. Ninova o tarihlerde yüz bin nüfuslu bir şehirdi. Şehir halkı
223 syf.
7/10 puan verdi
·
102 günde okudu
Hikaye anlatımı tarzı sürükleyici. Roman okur gibi bir solukta bitirebileceğiniz bir kitap. Lakin, bir çok ihtilaflı konuda insanın aklına ciddi şüpheler eken bir kitap. Doğruluğunun kesin olmadığı bazı olaylara tek taraflı baktığını düşünüyorum, zira kendisi de kitabın önsözünde ağırlıklı olarak Şii kaynaklarını kullandığını söylemiş. Kitabın bir bölümünde, Hz. Aişe'nin çölde kayboluşu anlatılırken oldukça irite oldum. Yazara göre kendisi "ben peygamber karısıyım gelip bulsunlar" diyerek oturup beklemiştir, ancak orada kaybolduğu ve artık ağlamaktan bitap düştüğü sırada bir asker tarafından bulunduğu kayıtlarda kesin olarak bulunmakta. Okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.
Peygamberden Sonra
Peygamberden SonraLesley Hazleton · Kitabix Yayınları · 2013544 okunma
Ölmek üzere olan Hz. Muhammed kendisi yazmak istese de, yazdırmak istese de o anda herkesin aklında aynı soru vardı: Acaba ne yazılacaktı? Onlara genelde neler yapacakları mı söylenecekti? Geride bırakacağı topluma dinsel öğütler mi bırakacaktı Hz. Muhammed? Ya da belki en çok beklenen ama en çok korkulan şeyi yapacak, vasiyetini bildirecekti. Ölmesi yakın olan Hz. Peygamber halefini kesin olarak belirtecek miydi acaba?
Ama oradakilerin hiç biri bu soruları yüksek sesle soramadı tabii. Kendi aralarında hastanın fazla zorlandığını konuştular. Hz. Muhammed kendinde değildi ve ona aşırı baskı yapmaktan çekiniyorlardı. Hasta odası sessiz olmalıydı ama bunu tartışırken bile seslerini yükselttiler. Odada garip bir hava vardı. Hepsinin de sıkıca bağlı ve sadık oldukları adamın ölmeden önce isteklerini bildirmeye, belki de halefinin adını açıklamaya hazır olduğu belliydi. Hepsi de bunu hem bilmek istiyor, hem de istemiyorlardı. Eğer halef Hz. Ali olacaksa, oradakilerin hiçbiri bunun yazılmasını istemiyordu. Ama orada aynı zamanda bir insanlık oyunu sergileniyordu. Herkes hastayla ilgileniyor, onun etrafında dolanıyor, diğerlerinin onu rahatsız etmesini istemiyor, ölümcül hasta bir insanı rahat ettirmeye çalışıyorlardı. Göründüğü kadarıyla hepsi de ellerinden geleni yapıyordu. Fakat onlar kağıt kalem getirip getirmeme konusunda tartışıp seslerini yükseltince, gürültüye karşı hassas olan hasta rahatsız oldu. Birden sinirlendi ve daha fazla dayanamayıp, elinden geldiğince sert bir sesle, "Yalnız bırakın beni," dedi. "Yanımda tartışmanızı istemiyorum."
Reklam
Kuzeni ona, insanları Osman'a karşı kışkırtanın o olduğunu hatırlattı. Ayşe, Hz. Peygamberin mestini kaldırıp sallamamış mıydı Osman'a? O hareket Hz.Muhammed'in desteklediği her şeye ihanet demekti. Kuzeni olan adam ona, "Eğer sende Hz.Muhammed'in saçının bir tek teli olsaydı, onunla övünür, ondan faydalanırdın," diye konuştu. Ayşe ayrıca, Müslümanı Müslümana öldürterek Allah'ın kelâmı Kuran'a karşı da suç işlemişti. Hepsinden kötüsü, Hz. Muhammed'in ailesi Ehlibeyt'e nasıl meydan okurdu Ayşe?
Kuzen, "Bizler Hz.Peygamber'in soyundan geliyoruz, onun etinden kemiğindeniz," diye devam etti. "Ama sen sadece onun arkada bıraktığı dokuz karısından birisisin. Ve ona köklü bir aile bırakmadın." Savaşta yenilmiş olan Ayşe için, Hz. Peygamber'in dokuz karısından sadece biri olduğunu duymak ve bu kadar acı ifadelerle duymak korkunç bir şeydi. Her zaman Hz. Muhammed'e yakınlığıyla övünen bir kadın için büyük hakaretti, aşağılanmaktı bu sözler. Ve o anda köklü bir ailesi, çocukları bile olmadığı da acı bir ifadeyle yüzüne vurulmuştu. Ayşe bunu asla affedemez ya da unutamazdı.
"Baban, Hz. Peygamber'in, kendisine, 'İnsanı bedenen olduğu gibi kalben de öldürecek bir fitne olacak ve sen o zaman yaşıyorsan, öldüren değil, ölen ol,' dediğini söylemedi mi sana?" Hz.Peygamber köylünün babasına gerçekten de söylemişti bunu ve çiftçi korkudan titreyerek anlattı onlara, bu adamlardan yana olduğunu söylemezse,
Sayfa 151Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.